OSTİM’den genç işçiler ne yapacaklar?
Yani mücadele, işçi gençler açısından son derece maddi nedenlerden ötürü en gerçekçi gelecek planı gibi görünüyor.
![OSTİM’den genç işçiler ne yapacaklar?](https://staimg.evrensel.net/upload/dosya/171987.jpg)
Fotoğraf: Pixabay
Sinancem ALİKOÇ
Ankara
Geçtiğimiz sayıda OSTİM bölgesindeki işçi gençlerin eğilimleri üzerinden çalışma ve yaşam koşullarına kısaca bir bakış atmıştık. Sınırlı da olsa aslında bir tablo sunan yazımızın sonunda birkaç soru işareti bırakmıştık. Bu soru işaretleri de bu yazımızın konusu olacak. İşçi gençlerin ağır yaşam koşullarına nasıl itiraz edecek, gençler nasıl bir mücadele çizgisini benimseyecek? Dergimizin bir sayısında cevabını veremeyeceğimiz bir soru da olsa en azında cevabı irdelemeye çalışacağız. Ancak bu irdelemenin yine bir sanayi bölgesi üzerinden olacağını hatırlatmakta fayda var.
GENÇ İŞÇİLERİN DE GELECEK PLANLARI VAR!
İşçi gençlerin mücadele olanaklarını tartışmak aslında onların bu yana dair eğilimlerini konuşmayı gerektiriyor. Yani önce işçi gençlerin ne gibi gelecek planları var onları tartışmak lazım diyebiliriz. Öncelikle sıkça ifade edilen ama OSTİM’deki (özellikle çıraklar) genç işçiler içinde rastladığımız cevaplarla örtüşmeyen bir eğilime değinelim. “İşçi gençler, genç yaşta çalışma hayatına girdikleri için herhangi alternatif gelecek planları yok” veya “Çoğu gelecekte işçilik yapacak, hayalleri bu yönde” gibi ifadeler işçi gençlerin ifadeleri ile örtüşmüyor. Aksine gençlerin ezici bir çoğunluğunun “zengin olma” planı var. Bunların gerçekleşmesi mümkün mü? Bu başka bir tartışma konusu. Ancak kendine ait bir dükkân açmaktan tutalım da çeşitli katılım fonlarına para yatırmaktan birçok planı gençlerin tartıştığını söyleyebiliriz. Bu eğilim biraz daha yaşça büyük (yaşça büyük derken 20 yaş ve üstünü kastediyoruz.) işçilerde ise “büyük bir fabrikaya girmeliyim” noktasına geliyor. Aslında temel arzu, rahat bir yaşam. Rahat yaşam elbette aşırı lükse ve konfora dayalı bir eğilim değil. İnsanca yaşamak için gerekli nesneler ne ise onlara sahip olmak ya da edinirken sıkıntı yaşamamak şeklinde tarif edilebilir.
GELECEK PLANLARINI KİM ENGELLİYOR?
Peki, gelecek planları ve bugünün arasındaki açı farkı nasıl açıklanacak? Bu açı farkının nedenlerini OSTİM’deki genç işçilerle tartıştığımızda buna açıkça cevap veriyorlar. Esas problemi ekonomik kriz olarak ele alanlar asıl sorumluluğu hükümette görüyorlar. Genelde tartışma alım gücü üzerinden ele alınıyor. Ağırlığını bekar işçilerin oluşturduğunu hesap edersek bu sonuçta başka açılardan çarpıcı. Yani temel erzak ve giderleri ailesi ile çözen bekar erkekler dahi bu erzak ve giderleri edinmekte ciddi manada sıkıntı yaşıyor diyebiliriz. Özel durumlarda (düşük ücret, eksik yatan mesai ücreti, yoğun çalışma saatleri, iş tanımı dışında temizlik vb. gibi işler) ise işçiler doğrudan patron ve her bakımından onun yanında duran ustaları (ki bu ustaların büyük bir kısmı kardan pay alıyorlar) sorumlu tutuyorlar. Ekonomik problemlerinin esas nedeninin sistem olduğuna dair değerlendirmeler ise yok denecek kadar az. Tartışmaların bir yanı ekonomik iken bir yanı da elbette siyasi. Birçok genç açısından her şey de olduğu gibi siyasette de belirleyicisi olan para, yani ekonomi. Tartışmalarda iç politikaya dair baskın bir izlenim elde etmek zor, ancak dış politika en çok konuşulanlar arasında. Her ne kadar işçi gençler kriz ve sonuçlarında AKP’yi sorumlu tutsalar da dış politikada “devletimiz zeval görmesin refleksi” baskın geliyor. “Siyasette de belirleyici şey, para” ifadesi ile bu tutum bir çelişki halinde görünüyor. Ancak genç işçiler “devlet para kazanacak ki millet kazansın” bağlamına en azından çokça kez ifade edecek derecede iknalar. Ama aynı zamanda bir iki pratik örnekle kırılabilecek kadar iknalar. Mesela, AKP’nin Suriye’deki, Libya’daki politikasının vatandaşın cebine uzun süredir bir yararı olmadı ifadesi dahi fikrini değiştiriyor. Özetle, ekonomik gidişatın ve yaşam koşullarının sebebi hükümet ve kendi patronları iken hem siyaseten hem de ekonomik olarak kapitalist sistem bir sebep olarak görülmüyor.
EN GERÇEKÇİ GELECEK PLANI
Gelecek planları ve bu planların önündeki engelleri ifade ettik. Esas sorumuza dönersek, işçi gençlerin mücadele olanakları ve buna dair eğilimleri. İlkin yukarıda söylediğimiz gibi mücadele eğilimleri hala daha bireysel gelecek planlarından oluşuyor. Zaman zaman atölyelerde küçük küçük deneyimler de oluyor. Mesela, iş ayakkabısı olmayan bir çırak yine çırak olan arkadaşlarının desteği ile ayakkabısını patrondan zorla da olsa alabiliyor. Bu örnek bize iki noktayı işaret ediyor. Birincisi her alandan çıkartabileceğimiz temel bir sonuç: Mücadele edince kazanılabileceği. Diğer ise OSTİM gibi sanayi bölgelerine özgü: OSTİM’de genç işçilerin en temel iş güvenliği kuralına bile uyulmasını sağlaması için mücadele etmesi gerekiyor. Ya da başka bir örnek ele alalım, yukarıda belirttiğimiz “dükkân açmaya hayalinin” “daha iyi koşullardaki fabrikalarda işe girme planına” dönüşmesi. Buradan tek çıkarılacak sonuç “hayatın gerçekliği genç işçileri yoksullukla yüzleşmeye itiyor” olamaz. Hayatın ilerleyişi, işçi gençleri sınıf atlama hayallerinden işçilerin mücadele ile kazanmış haklarının olduğu fabrikalara götürüyor. Yani mücadele. işçi gençler açısından son derece maddi nedenlerden ötürü en gerçekçi gelecek planı gibi görünüyor.
NASIL BİR MÜCADELE?
Tartışmalarımız birçok noktada sonuçlanabiliyor. Ancak genç işçilerin aklında düğümlenen nasıl bir mücadele sorusu asla bir sonuca ulaşmıyor. OSTİM gibi en ufak hatada işten çıkartmaya kadar varan sonuçların olduğu, işçilerin küçük atölyelere bölündüğü bir alanda genç işçiler (ki OSTİM’de en az hak sahibi olan grup) nasıl temel haklarını kazanmak, krizin yükünü egemenlere geri çevirmek için mücadele edecekler? Madde madde özel adımlar sıralamak oldukça havalı ve rahatlatıcı bir son paragraf olacaktır. Ancak bu mümkün değil, bunun için genç işçilerin yeni deneyimler elde etmesi, bu soruna kafa yorması gerekir. Beylik bir söz olsa da söylenecek son cümle şu olsa gerek: Her genç işçi geri kalan hayatını kendi gelecek planı yani mücadeleye yöneltmeli. Daha açığı başta kendi hayatı ve alanını değiştirmeye yönelik bir tutum içinde olması önemli gibi görünüyor.
Evrensel'i Takip Et