Veli Polat yazdı: Mehmet amcayı nasıl yaşatırız?
Ellili yaşlardaki İnşaat İşçisi Mehmet Amca, işçi temsilcisi olan oğluna, "Sen başkansın bana sigortalı bir iş bulamıyor musun?" diye sormuştu.
Fotoğraf: Evrensel
Veli POLAT
Gebze
Aydınlığın karanlığı araladığı, günün ilk saatlerinde telefon çaldı. Buğulu bir ses “Babam, babam inşaattan düştü, hastanedeyiz!” dedi. İliklerime dek sarsılıp, kalktım. “Geliyorum.”
Hastane yolu bir düzlük ki bitmiyor. Kafamda anılar, anılar… Oğlu Mahmut, abim, kardeşim, yoldaşım daha fazla yalnız kalmamalı telaşı kemiriyor beni. “Ah Mehmet amcam ah” iç çekişleriyle yaklaşıyoruz hastaneye.
Omzum, Mahmut için sığınak. Sarılıyoruz. Ağlamak mı? Hafif kalır. Bir tutamağın kalmayışı, bir keder, bir ağır yük! Sanki Mahmut’la değil, Mehmet amcanın anılarına sarılıyorum!
Mehmet amca… Pandemi zamanı kısa çalışma ödeneği nedeniyle izinde olan oğlu Mahmut’la el birliğiyle ev yapmıştı… Mehmet amca için ikinci bahar dönemiydi. Büyük gibi görünen düşler arasında, gerçeğe en yakınıydı. Dost gibi oldukları oğlu yanı başında olacaktı, daha ne olsundu! Yaşam maratonuna yeniden başlamak için bir bahane daha.
İlk tanışmamız… Oğlu Mahmut’la birlikte, yorgunluğu kabullenmeyen bir iradeyle çalışıyordu. Onca işin arasında “Hoş geldin” demeyi ihmal etmedi, etmezdi. Ağacın gölgesi bizi çağırıyordu, çay vakti. Beyaz kasenin içinde bademi önce bana uzattı, çayı da. Oğlunun arkadaşları olmamız değil mesele, hayatın her alanına özen göstermesi… İnsanları önemsemesi. Hastanede olduğumuz zaman, onu tanıyanlardaki şaşkınlık da bu özenden geliyordu.
Yüzünde hafif çiziklerin arasında tebessümü olmazsa olmazıydı. Dikkatli, özenli olması inceliğinden geliyordu. Şakayla karışık hafif uğraşsam da bir türlü sinirlendiremiyor, istediğimi alamıyordum. Eve geldiğimizde ayaklanıp, “Benim işim var, zaten eve geçecektim” diyerek bizi yalnız bırakma çabası, inceliği unutulacak gibi değil… Hereke’ye gidip yanına uğramadığımda, “Neden bizi görmedi?” diye kızması bende bir pişmanlık ki, geri dönüşü yok.
Mehmet amca ellili yaşlarda, iş cinayetinde hayatını kaybetti! Hem de pazar günü! Oğlu Mahmut, İşçi Temsilcisi. Oğluna, “Sen başkansın bana sigortalı bir iş bulamıyor musun?” diye sormuştu. Bu sözleri bir acı, bir yara olarak bize kaldı. Bu soru oğluna değil, hepimize! “Ellili yaşlardayım sigortalı bir iş yok mu?”
Mehmet amca, yaşayacak. Mahmut’un o dik duruşunda! Verilen her işçi mücadelesinde, her tebessümde, her özenli davranışta yaşayacak Mehmet amca… Sınıfsız, sömürüsüz bir dünya mücadelesi için atılan her ince adımda yaşayacak. Mahmut’la omuz omuza verdiğimiz her mücadelede yaşayacak… “Ellili yaşlardayım sigortalı bir iş yok mu?” sorusuna cevap vermenin tek yolu bu!