Ekonomistlerden faiz değerlendirmesi: Enflasyon, döviz kuru ve faiz sarmalı sürecek
Merkez Bankası'nın faizi artırmasını yorumlayan ekonomistlere göre makroekonomik dengelerin bozulmasının bir sonucu yaşanıyor ve faiz oranlarının arttırılmasıyla krizden kurtulmak mümkün değil.
Fotoğraf: Pixabay
Selman GÜZELYÜZ
Merkez Bankası Para Politikası Kurulu (PPK), yüzde 10,25 olan politika faizini yüzde 15'e çıkardı. Kararla birlikte dolar/TL ilk olarak 7,50'ye, euro/TL ise 8,90 liraya geriledi. Ancak piyasanın kararı olumlu karşılamamasıyla, aynı saatlerde dolar 7,59 seviyelerine çıkarak, yükselişini sürdürdü. AKP’li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın ekonomiye müdahalesiyle, 26 Temmuz 2019’da yüzde 24’ten aşamalı olarak yüzde 8,25’e kadar indirilen politika faizleri, böylece bir yıldan sonra yüzde 15’e çıkartılmış oldu.
Merkez Bankası'nın faiz kararını yorumlayan ekonomistlere göre, politika faizini 475 baz puan artırarak yüzde 15’e yükseltmesi, piyasalarda fiili olarak işletilen faizin resmileştirilmesi anlamına geliyor.
MAKRO EKONOMİK DENGELER BOZULDU
Yeditepe Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Veysel Ulusoy, piyasanın belirlediği faiz oranlarını yukarı taşıyan Merkez Bankası'nın beklentileri karşılamış gibi davranarak, tüm sermaye maliyetlerini birkaç ay önceki seviyelerine göre artırmak zorunda kaldığını söyledi. “Bugün ekonomide genel kural olan bir fiyatın (döviz kuru) diğer bir fiyatla (faiz) tedavi edilemeyeceği kuralının aksine bir davranışı tecrübe ettik” diyen Ulusoy, şöyle devam etti: “Esas itibariyle rezervler başta olmak üzere ekonomik büyüme, enflasyon, verimlilik, kazanç, yatırımlar, tüketim harcamaları üzerine kurulu tüm makroekonomik dengelerin bozulmasının bir sonucunu şu an yaşıyoruz.”
ÜRETİM POLİTİKALARI SAĞLANMALI
Çözümün sadece para politikalarıyla olmayacağını vurgulayan Ulusoy, para politikalarının yanında, üretim politikalarının da sağlanması gerektiğini vurgulayarak, “Hiçbir toplumda zaten yüksek olan döviz kurunun yaklaşık yüzde 46 oranında artırılan bir faiz oranı ile düşürülmesine sevinmek olmaz. Bu, ekonomik tedbirlerin alınma olanağı olmadığı bir durumda, yine daha yukarılarda seyreden bir enflasyon, döviz kuru ve faiz sarmalı olarak karşımıza çıkacak sonuçları ortaya çıkarmaya devam edecektir” dedi.
Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi’nden Ekonomist Prof. Dr. Yalçın Karatepe, Merkez Bankası'nın sadece politika faiz oranlarını arttırdığını ancak artırılan faiz miktarının zaten uygulandığını söyledi. Karatepe, “Çünkü zaten politika faiz oranlarından kimseye kaynak kullandırmıyordu. Diğer kaynaklar üzerinde bankalara borç veriyordu ki o da yüzde 15 oranlarındaydı” diye belirtti.
Merkez Bankası'nın bir önceki PPK toplantısında faiz oranlarında değişikliğe gitmeyerek kurların yukarıya doğru seyretmesine sebep olduğunu söyleyen Karatepe, MB ile ekonomi yönetiminin zorunlu olarak faiz artırımına gittiğine dikkat çekti.
PİYASA DOSTU MESAJI
Karatepe, “Artık Cumhurbaşkanı Erdoğan ve onun izin verdiği çerçevede karar alma yetkisine sahip olan ekonomi aktörleri, biraz piyasa dostu, piyasaların beklentileriyle uyumlu kararlar alacağını deklare etmiş oldu. Bu kararı başka şekilde yorumlamak mümkün değil. Bunun etkisi de çok fazla olmayacak. Çünkü zaten fiili olarak var olan faiz oranları tabelaya yansıtılmış oldu. Bu vatandaş için döviz mevduat hesaplarında bir çözülme yaratmayacak. Sadece mevcut durumunu resmi olarak ilan ettiler” ifadelerini kullandı.
"BU İKTİDAR DÖNEMİNDE GELİŞME OLMASI PEK MÜMKÜN DEĞİL"
Faiz oranları artırılarak mevcut krizden kurtulmanın mümkün olamayacağına dikkat çeken Karatepe, ekonomik göstergelerin sadece faiz oranlarından ibaret olmadığını belirtti. Karatepe, şöyle devam etti: “Faiz oranları sadece para politikasının bir göstergesi. Ama diğer tarafta maliye politikası dediğimiz bütçeyi takip etmek lazım. Ama, Türkiye’nin asıl sorunu olan yönetim modelinden kaynaklanan hukuk sisteminden, ifade özgürlüğünden, eğitim, sağlık vesaire gibi durumlardan kaynaklanan sorunlar devam ediyor. Buralarda bir değişim olmadan, sadece faizleri değiştirerek Türkiye’nin uzun dönemde bir büyüme patikasına girmesini sağlamak, insanlara istihdam olanakları sağlamak ve refahı yaratmak mümkün görünmüyor. Bu saydığımız alanlardan bir gelişmenin olması da bu iktidar döneminde pek mümkün değildir diye düşünüyorum.”
OLUMLU GELİŞMELER YAŞANMIYOR
Bilkent Üniversitesi İktisat Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Erinç Yeldan da Merkez Bankası'nın aldığı faiz kararının zaten piyasada hüküm süren ve yüzde 14,75 oranında olan geç likidite penceresi faiz oranı olduğunu söyledi. Yeldan, “Dolayısıyla Merkez Bankası faiz yükseltmesi değil, süregelen, efektifi olan, vuku bulan faizi kabul etmiş oldu” diye belirtti. Yeldan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Ekonomiye yararlı olan kararlar; makro ekonomik istikrarın sağlanması, istihdamın artması, yatırımların özendirilmesi ve dış ticaret açığının stratejik bir şekilde kapatacak maliye, para ve gelirler politikasında geçer. Türkiye’nin de şu anda o noktada olduğunu ve herhangi bir olumlu gelişme yaşandığını görmüyorum.” (Ankara/MA)