17 Aralık 2020 23:28

Döküm işçisi yazdı: Para uğruna ölümcül salgına teslim edildik

"50 yaşıma geldim, hâlâ çalışmak zorundayım. 26 yıldır bilfiil çalışıp emekli olmasına rağmen hâlâ çalışan işçi arkadaşım var. Çünkü aldığı ücret geçinmesine yetmiyor."

Fotoğraf: Evrensel

Paylaş

İMES D Blok’tan bir döküm işçisi

Ben 20 yıldır İMES’te dökümhanelerde çalışan döküm ustasıyım. Yani dişimle tırnağımla usta oldum. İtildim, horlandım zaman zaman insani olmayan davranışlara maruz kaldım. Çeşitli dökümhanelerde ömrümü törpüledim. 50 yaşıma geldim, hâlâ çalışmak zorundayım. 26 yıldır bilfiil çalışıp emekli olmasına rağmen hâlâ çalışan işçi arkadaşım var. Çünkü aldığı ücret geçinmesine yetmiyor.

Benim de yetmiyor. Üniversitede okuyan çocuklarımızın eğitim masrafını ve kirayı karşılamıyor aldığımız ücretler. 20 yıllık bir işçiyim, usta da olsam 3 bin lira alıyorum. Boş zamanlarımda mukavva kağıt hurda topluyorum, akşamları gece yarısına kadar ekstra iş bulunca çalışmak zorunda kalıyorum.

İŞÇİLER AİLELERİNE BULAŞTIRIYOR

2020 mart ayında yaygınlaşan koranavirüs salgınına rağmen çalışma koşullarımızda en ufak bir değişiklik olmadı. Sokağa çıkma yasağının olduğu günlerde bile özel izin belgeleriyle aralıksız çalışmak zorunda bırakıldık. Patronlarda en ufak bir duygu yok. Ben para kazanayım ne olursa olsun. Yani işçilerin canı cehenneme diyorlar. Dip dibe çalıştırıldık. Maskesiz, toz toprağın, kimyasal gazların içinde sağlığımız bile bile hiçe sayıldı. İMES’teki birçok firmada arkadaşlarım da aileleri de koranavirüse yakalandı. 10 gün eve gönderilip sonra tekrar işe çağrıldık. İki hafta önce bir işyerinde 5 işçi arkadaşımızın kovid testi pozitif çıktı. Eve gönderildiler, birkaç ilaç verip evde kalmalarını söylediler. İşçi arkadaşlar evlerinde eşlerine bulaştırdılar. İki işçi arkadaşımızın eşi şu an entübe durumda, biri zattüre olmuş. Ölümle pençeleşiyor.

Kim bunun sorumlusu? İnsan hayatı bu kadar ucuz olabilir mi? Her bir işçi arkadaşımızın iki üç çocuğu var. İşe gelmedikleri için SGK primleri kesiliyor, gelmedikleri günler ücretsiz izinden sayılıyor. Bu nasıl bir vicdan, böyle insanlık olur mu? Bizden habersiz patronlarımız kısa çalışma ödeneğine başvurup bizim üzerimizden paralar devşiriyorlar. İşyerlerimizde kullandığımız tuvalet, banyo, soyunma oda ve dolapları tiksindirici bir halde. Hepatit B olan arkadaşlarımız oldu. Parça parça hayatımızı söndürüyorlar.

Döküm ham maddesi kullanırken, lav haline gelirken, döküm kalıplarını hazırlarken kimyasal gazlarla iç içe çalıştırılıyoruz. Büyük döküm kalıplarını kaldırmaktan bel fıtığı oluyoruz. Tüm bunlar akciğerlerimizde tahribatlar oluşuyor. Bunlar meslek hastalığı sayılmıyor. İşçi sağlığı ve iş güvenliği tedbirleri uygulanmıyor. Denetim yok. Eldiven, cerrahi maske verilmiyor. Hatta kendimiz maskemizi almak zorunda kalıyoruz. Aşı oluncaya kadar yaşarsak kendimizi şanslı göreceğiz.

İNSAN HAYATINI HİÇE SAYMAYIN

Asgari ücretle geçinmek de imkansız artık. Ücra bir mahallede kiralar 1100 lira ve 1500 liradan başlıyor. Hep borçla yaşıyoruz. Borcu borçla kapatıyor işçiler. Utanmadan sıkılmadan bizi yönetenler, hükümetin bakanları Avrupa’da birinciyiz diyorlar. Hiç utanma arlanma da yok bunlarda. 2 bin 300 lira ile 15 gün geçinsinler ücretlerimizi onlara vereceğiz. Yazık çok yazık, artık bizi kandırmayı bıraksınlar.

Bizim talebimiz ücretlerimiz tam ödenerek, SGK primlerimizin tam yatırılarak en az iki hafta işyerlerinin kapatılması ve bu süreçte ek ödenek verilmesidir. Ey bizi zorunlu olarak çalıştıran patronlar, hükümetin yöneticileri ve bakanları, iki elimiz yakanızda olacak. Sizleri törenle şatafatla karşılayan İMES yönetiminden, patronlardan da er ya da geç hesap soracağız. Ne döküm işçileri, ne de İMES işçileri sahipsizdir. Para uğruna, kâr uğruna insan hayatını hiçe saymaktan vazgeçin.

ÖNCEKİ HABER

Ekmekçioğlulları işçisi: Biz kazanacağız

SONRAKİ HABER

"Mahkeme karantinaya alınırsa memura idari soruşturma" yazısına tepki: Hukuka aykırı

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa