Meslek hastalığı mı?
Çalışma bakanı bugüne kadar 5 müracaat olduğunu söylüyor. Kaybettiğimiz sağlık çalışanı sayısı 270’i geçti. Bu sayı, her hafta kaybettiğimiz onlarca arkadaşımız nedeniyle artıyor.
İLGİLİ HABERLER
4 sağlık çalışanı daha Kovid-19 nedeniyle yaşamını yitirdi
Her 10 koronavirüs hastasından 1'i sağlık çalışanı
TTB: 'Meslek hastalığı' genelgesinde illiyet şartı var, tüm sağlıkçıları kapsamıyor
SGK, Kovid-19'un meslek hastalığı sayılmasına dair işlemler için süreci başlattı
10 sağlık meslek örgütü: Kovid-19 meslek hastalığı olarak kabul edilsin
Herkese ücretsiz aşı
Aylardır savunduğumuz bu konu; TBMM’ndeki bütçe görüşmelerinde, meclisin de gündemine geldi. Yıllarca, AKP hükümetlerinde Sağlık Bakanlığı yapmış, sağlıkta ticarileşmenin tetikçisi Recep Akdağ; covid nedeniyle vefat eden hekimlerin, ölüm gerekçelerini meslek hastalığı olarak kabul eden bir düzenlemeyi sağlık komisyonunda kabul ettiklerini açıkladı.
İlginç gelişme hızla yasalaşır diye beklerken, SGK’nın bağlı olduğu Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanı Zehra Zümrüt Selçuk, bu durumun zaten çalışma mevzuatında var olduğunu, ancak “ölüm ile bulaşıcı hastalık arasında bir illiyet bağının” kanıtlanması gerektiğini açıkladı. Aynı günlerde Sağlık Bakanlığı da illere bir yazı göndererek bilgilendirme yaptı.
Bu yazıda; “Çalıştığı veya yaptığı işin niteliğinden dolayı ortaya çıkan meslekte kazanma ve çalışma gücü kayıpları ile vefat halinde, sigortalıların, illiyet bağı kurulması şartıyla, meslek hastalığı veya vazife malullüğü kapsamındaki sosyal güvenlik haklarından yararlanabilecekleri.... Covid-19 tanısı alıp rahatsızlanan veya vefat eden sağlık çalışanlarının meslek hastalığı ve vazife malullüğü hükümleri kapsamına alınma ve ilgili mevzuat ile sağlanan haklardan yararlanma talebi olması halinde, ilgili belgelerin kurumları aracığıyla SGK İl Müdürlüklerine gönderilmesi gerekliliği düzenlenmiştir” denilmektedir.
Her olayda olduğu gibi, bu konuda da kafaların karışması için her şey yapılıyor. Madem böyle bir hüküm vardı, bugüne kadar neden uygulanmadı? Ayrıca hastanelerde bu kadar yoğun viral yük altında çalışan sağlık çalışanının, bu virüsü başka yerden almış olabileceğini hangi bakanlık ya da iş müfettişi kanıtlayabilir? Çalışma bakanı bugüne kadar 5 müracaat olduğunu söylüyor. Kaybettiğimiz sağlık çalışanı sayısı 270’i geçti. Bu sayı, her hafta kaybettiğimiz onlarca arkadaşımız nedeniyle artıyor. Ama bakanın açıkladığı sayı 5.
AKP iktidarının samimiyetsiz tavrı bir kere daha ortaya çıkıyor. Göstermelik açıklamalarla sanki bir şeyler yapıyormuş gibi görünüyorlar. Tıpkı sağlık çalışanları için koruyucu ekipman temini, sağlık çalışanlarının çalışma koşulları ve süresi, ek ödeme tazminatı, kreş hakkı, yeni sağlık çalışanlarının alınması ya da aşıda olduğu gibi. Saymakla bitmeyen, ama bir türlü gerçekleşmeyen vaatler. Ey iktidar, eğer samimi iseniz; bir an önce bu konuyu, pandemi şartları nedeniyle, özel olarak ele alır ve yasalaştırırsınız.
Bu yasada;
- Sağlık çalışanı ayrımı yapılmamalıdır. (hekim, hemşire, 4c,4d gibi)
- İlliyet (nedensellik) bağı hiçbir sağlık çalışanı için aranmamalı, bunun tersi düşünülüyorsa, olmadığını SGK kanıtlamalıdır.
- Başvuru şartı aranmaksızın, işlem doğrudan olmalıdır.
- Yasa geriye doğru işlemeli ve kaybettiğimiz tüm sağlık çalışanlarını kapsamalıdır.
Recep Akdağ, sağlıkta ve sağlık çalışanına yaptığı onca yıkımın küçük bir vicdan acısını duyuyorsa, canlısına sahip çıkmadığı sağlık çalışanlarının, hiç olmazsa ölüsüne sahip çıkar. Ama göreceğiz ki, bunu da çorbaya çevirip, anlaşılmaz hale getirecekler. Güzel olan her şeye düşman AKP iktidarından beklentiler de maalesef ki bu.
Örnek mi? 27 Mayıs 1928 de kurulan Refik Saydam Hıfzıssıhha Müessesesi. 1931 yılında BCG, 1933 yılında kuduz, 1934 yılında çiçek, 1950 yılında grip aşısını üretmiş ve ülkeye yeter hale getirmiş bir sağlık kurumu. Bugünler için var olan bu kurum, AKP hükümetince 2 Kasım 2011 yılında kapatılmış ve ülke aşı konusunda da dışa bağımlı hale getirilmiştir. Eğer bu kurum geliştirilerek bu günlere gelseydi; bugün, hala ne zaman, nereden, kaç doz geleceği ve güvenilirliği bile bilinmeyen aşıyı değil, bu aşının ihracatını konuşuyor olurduk.
Kaderi değil bu halkın, ne üzerimize çöken AKP iktidarı, ne de savunmasız bırakılan salgın süreci. Halkı ve emekçiyi öne alan sağlık politikaları olmadan kurtuluş yok. Kurtuluş halkın ve emekçinin elinde. Aydınlık günlere özlemle, sağlıkla kalın.
Evrensel'i Takip Et