İskender Bayhan: 2825 TL asgari ücret işçinin dişinin kovuğunu bile doldurmayacak

Gazeteci İskender Bayhan 2021 yılı için belirlenen asgari ücreti Gündem Özel'de değerlendirdi.

28 Aralık 2020 13:03
Paylaş

Gazeteci İskender Bayhan, 2021 yılı için belirlenen asgari ücreti Zeliş Irmak'ın sunumuyla Gündem Özel'de değerlendirdi.

İskender Bayhan'ın değerlendirmelerinden satır başları şöyle:

Beklentilere yanıt vermeyen bir asgari ücret zammı oldu. Hükümet oranı yüzde 21 olarak açıklayarak, çok yüksek bir zam yapmış gibi bir propaganda yapmaya çalışıyor. Tespit edilen asgari ücret zammı insanca yaşayacak bir ücret değil, yoksulluk sınırının üçte biri seviyesinde kaldı. Asgari ücretin vergiden muaf tutulması talebi öne çıkmıştı. Bu konunun yakınından bile geçmediler. Aksine brüt ücret üzerinden kesintiler arttı. Hükümet ve sermaye cephesi açlık sınırının ölçüsünü 2 bin 825 lira olarak belirledi. Aynı zamanda Türkiye’de işçi ve emekçilerin toplam hak kayıplarıyla da değerlendirilmesi gereken bir rakam.

TİSK BAŞINDAN BERİ TEHDİTLE OTURDU MASAYA

TÜİK’in verdiği rakam, asgari ücretin olabildiğince aşağıda tutulması için belirlenen rakamdı. Salgının ve krizin faturasını işçi ve emekçilere kesmeye devam edeceklerini gösterdiler. TİSK başından beri tehditlerle oturdu masaya. ‘Asgari ücretteki her zam size işsizlik olarak geri dönecek’ diye başladı tehdit etmeye. Hükümet işçilerin ve emekçilerin hoşnutsuzluğunu yatıştırmak için açıkladıkları bir rakam olarak düşünüyor olabilir. Ama en fazla birkaç ay öteleyebilirler hoşnutsuzluğu. İşçiler emekçiler, ocakta, şubatta asgari ücreti almaya başlayınca aslında nasıl eridiğini de görecek. Yüksek kur, yüksek faiz temel politika şimdi. Dolayısıyla böyle bir politika karşısında asgari ücretin 2 bin 825 lira olmuş olması dişinin kovuğunu bile doldurmayacak. TİSK’in işsizlik tehdidi bu miktar belirlendi diye gündemden kalkmış olmayacak, aksine önümüzdeki dönem kapitalistlerin önümüzdeki dönem ne yapacaklarının açıklanmış bir ifadesi olarak işçilTİSK erin önünde duracak.

TÜRK-İŞ GÖREV SAVDI

Türk-İş’in yaptığı şey, görev savma ve sanki bir şey yapıyormuş gibi görünmek… Özellikle Türk-İş ve Hak-İş yönetimi başından beri asgari ücret tespit sürecini görev savma ve meseleyi sorun çıkarmadan çözme tutumundaydı. Türk-İş’in imza atmamış olması, bu işin böyle bağlanmasına itirazı olmadığı anlamına gelmiyor. İşçilerin tepkileri de zayıf kaldı. Sendikaların işçinin sesini duymadığı gibi işçinin sesinin gür çıkmasını engellemekten öteye de rolleri olmadı.

ÖRGÜTLÜ OLUNCA SES ÇIKABİLİYOR

İşçi ve emekçilerin zaman zaman özgüven ve kendi sınıf kardeşlerine güven konusunda ciddi bir gerilik var. Aslında işçiler kendi gerçekliklerine baksalar yapılabilecek en önemli şeyi orada görecek. Belli sayıda da olsa işyerlerinde işçiler birleştiler, eylemler yaptılar, insanca yaşayacak bir ücret istediklerini dile getirdiler. Demek ki örgütlü olunca ses çıkıyormuş. Asla ve asla bu işlerde topu sendikalara bırakmamaları lazım. Sendikaların yönetimleri bugün işçinin hakkını almayı sağlayacak bir hatta yürümüyor. Türkiye’de hükümetin herkese verecek parası var, ama işçi emekçilere gelince memleket ekonomisi kötü diyorlar. Sendikalı sendikasız ayrımı yapmaksızın işçiler bulundukları fabrikalarda sadece asgari ücret günü geldiğinde değil, yarından itibaren bütün bir günlük hayatın değişmesi ve örgütlü bir işçi hayatına kavuşmaları için adım atılmalı. (Evrensel WEBTV)

ÖNCEKİ HABER

Manisalılar, sık sık kaza yaşanan yol için seslerini duyurmak istiyor

SONRAKİ HABER

RTÜK'ten medyaya "Ailenin izleyebileceği programlar yayınlayın tavsiyesi"

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa