Yağmur suyu toplama sistemi | Bakanlık kendi sorumluluğunu halkın omuzlarına yükledi
İmar yönetmeliği ile 2 bin metrekareden büyük parsellerde yağmur suyu toplama sistemi kurulması zorunlu hale getirildi.
Fotoğraf: Unsplash
İsmet DOĞAN
İnşaat Mühendisi
Çevre ve Şehircilik Bakanlığınca hazırlanan Planlı Alanlar İmar Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik, 23 Ocak 2021 tarihli Resmi Gazete’de yayımlandı.
Bahsi geçen değişiklik ile, “Kuraklık sorununun giderek artması da dikkate alınarak artık 2 bin metrekareden büyük parsellerde inşa edilecek tüm binaların çatılarında toplanan yağmur sularının, bahçe sulama veya arıtılarak bina ihtiyacında kullanılmak üzere bahçe zemini altında bir depoda toplaması amacıyla “Yağmur suyu toplama sistemi” yapılması zorunluluğu getirildi.
Yönetmelikle ayrıca, belediyeler ve ruhsat vermeye yetkili diğer kurumlara, daha küçük parseller için de bu konuda zorunluluk getirebilmeleri yetkisi de verildi.
İmar Yönetmeliği’nde yapılan bu değişiklik, kuraklık ve buna bağlı su sıkıntısının gün geçtikçe arttığı dikkate alındığında yerinde ve olumlu bir karardır. Bu karar ile 2 bin metrekarenin üzerindeki parsellerde inşa edilen yapıların çatılarından akan sular atık su kanalına veya gelişi güzel şekilde sokağa, kaldırıma akıtılmayacak, toprak altında oluşturulacak depolarda toplanacak ve ihtiyaçlar için kullanılacak.
Bu şekilde bir yandan yağmur sularının kanalizasyona dökülerek heba edilmesi önlenirken diğer yandan şiddetli yağışların yol açtığı su baskınlarının da bir nebze önüne geçilmesi amaçlanmıştır.
Yönetmelikte yapılan değişiklik olumlu olmakla birlikte, bakanlık, kendi sorumluluk alanında olan bir işi halkın omuzlarına yüklemiştir.
Yağmur sularının toplanması, depolanması, barajlara ve su toplama havzalarına ulaştırılması, arıtılması ve halkın kullanımına sunulması yasaya göre bakanlığın ve belediyelerin sorumluluğundadır.
Halihazırda inşa edilen binaların çatılarından akan ve bahçede toplanan yağmur suları (varsa) yağmur suyu kanallarına, yağmur suyu kanalı olmayan bölgelerde ise atık su (kanalizasyon) kanallarına bağlanmaktadır.
Metropoller başta olmak üzere yağmur suyu kanal sistemlerinin çok yetersiz olması, birçok bölgede bu kanalların olmaması sebebiyle yağmur sularının ekseriyetle kanalizasyon kanallarına bağlanması şiddetli yağışların olduğu dönemlerde kanalların taşmasına ve su baskınlarına yol açıyor, can ve mal kayıplarına sebebiyet veriyor.
Öte yandan, son yıllarda daha fazla yakıcı bir sorun olarak karşımıza çıkan kuraklık ve içme suyu rezervlerinin azalması, yağmur sularının bir damlasının bile heba edilmemesinin hayati önemde olduğunu gösteriyor.
Su baskınları, kuraklık ve susuzluk sorunları ile baş etmenin tek yolu özel kanal sistemleri oluşturularak yağmur sularının barajlarda ve su havzalarında toplanmasıdır.
Ancak yukarıda saydığımız sorunların en fazla yaşandığı en kalabalık şehrimiz İstanbul’da dahi yağmur suyu kanal sistemi ihtiyacın yarısından bile az durumdadır.
İSKİ’nin 2019 yılı verilerine göre İstanbul’un tüm ilçelerinde bulunan atık su (kanalizasyon) hattı uzunluğu 16 bin 762 kilometre iken sadece 4 bin 621 kilometre yağmur suyu hattı vardır.
Son 5 yıl içerisinde yapılan atık su kanalı miktarı 1899 kilometre iken aynı dönemde inşa edilen yağmur suyu kanal miktarı sadece 60 kilometredir. Bu veriler dikkate alındığında İstanbul’un ihtiyacı olan yağmur suyu kanal hattı ancak 80 yılda tamamlanacaktır.
En başta da dediğimiz gibi, bahse konu yönetmelik değişikliği olumludur, ancak, İstanbul başta olmak üzere ülkemizin karşı karşıya olduğu su sıkıntısını çözmeye yetmeyecektir.
Bakanlık ve belediyelerin acilen kaynak yaratıp, projelendirerek yağmur suyu toplama sistemleri yapması gerekirken çözümü halka havale etmesinin pandemi nedeniyle halka destek olması beklenen hükümetin IBAN numarası paylaşmasından farkı yoktur.