Yeşilkentliler yerinde dönüşüm istiyor: Evim TOKİ’ye giderse aidatını bile ödeyemem
Yeşilkent Mahallesi’nde İstanbul Büyükşehir Belediyesi ve Avcılar Belediyesi ortak bir kentsel dönüşüm projesi yürütüyor. Yerinde dönüşüm isteyen mahalleli evlerinden olmaktan korkuyor.
Diren GÖKTEPE
Mete Kağan YILDIRIM
Kaan BİÇİCİ
İstanbul
İstanbul’un depreme karşı en riskli ilçelerinden biri Avcılar. Avcılar’da birçok mahallede kentsel dönüşüm projeleri sürüyor. Esenyurt ve Avcılar arasına sıkışmış Yeşilkent Mahallesi de bunlardan biri. Mahallede İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) ve Avcılar Belediyesi ortak bir proje yürütüyor. Projeyi halka anlatmak için bir de ofis açmışlar. Ofisin önünde mahalle planını gösteren bir tabela konulmuş. Mahalleli isterse bu tabelaya taleplerini yazarak yapıştırabiliyor. Projenin çeşitli kurumlar için yapılacak binalarla başlayacağını öğreniyoruz. Mahalleli de tabelaya hastane, park, ATM gibi taleplerini yazmış. Bizler de mahallelilere hem 2000’li yılının başlarında kentsel dönüşüm meselesine dair gösterdikleri direnişi hem de bugün gerçekleştirilmeye çalışılan projeye dair ne düşündüklerini, ne talep ettiklerini ve gidişatı nasıl değerlendirdiklerini sorduk.
"CHP VE AKP ARASINDA SIKIŞIP KALDIK"
Röportaj için gözlemeciye giriyoruz. Geçmiş dönemde muhtar adayı olduğunu öğrendiğimiz İbrahim Kurt’la konuşuyoruz. Kurt da 20 yılı aşkın mahallede yaşıyor. Mahallenin başlıca sorununun imar sorunu olduğunu söyleyen Kurt, pek de hizmet alamadıklarından yakınıyor. Kentsel dönüşüm konusuna ayrımcılık yapıldığını düşünen Kurt, “Başımızda Göl Panaroma Evleri, KİPTAŞ Konutları, Ardıç Evler var. Onlar imar alabiliyor, Esenyurt’a da imar verildi. Aynı topraklar ama biz imar alamıyoruz. Burası Avcılar’ın en büyük mahallelerinden biri. Siyasetin kurbanı olduk. CHP ve AKP arasında sıkışıp kaldık. Anadolu’nun güzel yerlerinde her şeyimizi satarak, burada aldığımız yerler TOKİ’ye peşkeş çekilecek diye korkarak yaşıyoruz” diyor.
"YALILARA İMAR VERİLİYOR BİZİ GÖRMÜYORLAR"
İbrahim Kurt da mahallelinin geçmiş deneyimlerini hatırlatarak, imar konusunda mahallelinin haklarının verilmesini istiyor. “Bunun mücadelesini geçmişten bugüne verdik. 2000 öncesi ve sonrasında mücadele ettik alın terimiz için. Zengin insanların yalılarına imar verilirken bizi görmüyorlar. Yeşilkent Mahallesi halkı olarak Esenyurt’taki gibi yerinde dönüşüm istiyoruz.”
Mahallede yaptığımız röportajlardan mahallelinin çoğunun kentsel dönüşümden haberdar olmadığını söylediğimizde Kurt, “Benim haberim var. Ancak işlerimin yoğunluğu nedeniyle ofise uğrayamadım” diyor. Kentsel dönüşümle ilgili tek isteğinin olduğunu söyleyen Kurt “Mahallemiz Kanal İstanbul Projesiyle sermaye odaklarına peşkeş çekilmesin. Biz bir metre kaybımız olmadan imar istiyoruz. Onun dışında imar kabul etmiyoruz. Yerimizi korumak için mücadele verdik. Bizler kara para yemeyiz, alın teriyle yaptık evimizi. Kimsenin hakkını istemiyoruz, hakkımızı da yedirmek istemiyoruz” diyor.
Mahalledeki dayanışmaya dair ise şunları ekliyor: “Biz yerimizi, evimizi koruyoruz kararlılıkla. Ama bir sıkıntı var, insanlar kandırılıyor. Sen şu partilisin, şu etnik gruptansın diye. Bizi ayırarak elimizden almaya çalışıyorlar. Kenetlenmek zorundayız. Evimiz TOKİ’ye giderse ben ne yaparım, çocuklarım ne yapar? Aidatını bile ödeyemem. Buranın insanı emekçi insan. Rant parasıyla yaşayanlardan değiller. Kötü alışkanlıkların yaygın olduğu bir yer, toplu konut bu sorunu çözmez. CHP ve AKP uzlaşacak. Muhtarlar, ilçe/il meclis üyeleri taraf olacak ki, bu sorun iki taraf arasında sıkışan halkın birliğiyle çözülsün.”
"PARAMIZ İSTANBUL’UN EN ÜCRA YERİNDE ARSA ALMAYA YETTİ"
Saadet’le kadınların kolektif emeğiyle oluşturulmuş bir atölyede konuşuyoruz. O da mahalleye imar izninin verilmesini istiyor. Mahallenin eskilerinden olduğunu belirten Saadet, “Ben geldiğimde 3-5 bina vardı. Her şeyi kendimiz yaptık. Dışarıdan yoksullar geldi. Biz işçiyiz İstanbul’un güzel mahallelerinde yaşama imkanımız yok. Bir insan asgari ücretle belli bir kirayı karşılayabilir. Bu ücretle işçiler zamanında İstanbul’un en ücra yerinden arsa aldılar, ev yaptılar. Bu insanların suçu değil ki. Herkes daha güzel koşullarda yaşamak ister” diyor.
"EVİMİN TABUTUM OLMASINI İSTEMEM"
Saadet, projenin mahalleli açısından mağduriyet yaratmaması gerektiğine vurgu yaptıktan sonra ekliyor: “Diyelim ki devlet ev yapacak. Bana diyecek ki ‘Sana depreme dayanıklı ev yaptım. Asansör var, kat görevlisi var.’ Peki ben o evin aidatını nasıl karşılayacağım. Etrafımızdan duyuyoruz sitelerde aidatlar 800 lira, 1000 liraya yakın. Ne yapacağım? Öyle yapacağına depreme dayanıksız evleri tespit edip yıksın. Evimin tabutum olmasını ister miyim? Eğer rapor çıkarsa ben ona karşı olmam, benim evim tek değil. Çoğu 2000’den sonra yapıldı. Çok azı eskidir, onları yıkabilirler. Mahallemizi güzelleştirsinler, altyapı yapsınlar, sosyal tesis yapsınlar. Bir kadın olarak yürüyüş yoluna çıktığımda tacize maruz kalmak istemem, çocuğumu elinden tutup parka götürmek isterim” diyor.
Tarım arazisi olarak geçen mahallenin konut statüsüne geçirilmesini isteyen Saadet şunları söylüyor: “20 katlı binada niye yaşayayım? Komşumu tanıyorum. Özgürüm ben evimde. Burada dayanışma yüksektir. İşçi çok olduğu için birliğiz biz. 3 tane bina yıkılmasın diye halk işe gitmedi, engel oldu. Binanın sahibini tanımıyorduk. O bina yıkılsaydı sıranın bize geleceğini biliyorduk çünkü.”
Sosyal alanlar konusunda mahallenin çok büyük eksiklikleri olduğunu belirten Saadet “Gençler için ücretsiz müzik kursu, yüzme kursu olsun. Benim çocuğumun eksiği ne? Kızım piyano çalmak istiyor, oğlum yüzme alanında ilerlemek istiyor, ben onları gönderemiyorum. Ben çocuklarımın hayallerini çalıyorum” diyor.
"HALKI GÖZ ARDI EDEMEZLER"
Kırtasiyeci Servet 20 yıldır mahallede yaşıyor. Mahallede yapılacak kentsel dönüşüme olumlu bakan Servet’in kaygıları var. “Elimde sadece tapu var. Arsa tapusundan başka bir şey talep edemeyebiliriz. Arsa üzerindeki evi görmezler, ‘Arsanı kamulaştırıyorum’ derler. Mahallenin adı gibi yeşil kalamadığını, beton kente döndüğünü belirten Servet “Mahalle kapalı cezaevi gibi oldu. Öncelikli talebimiz imar planı. Daha sonra yeşil alan, park gibi talebimiz var” dedi.
Avcılar Belediyesi ve İBB’nin birlikte yaptıkları projeye Çevre ve Şehircilik Bakanlığının dahil olmasına pek mutlu olmamış Servet. Belediyenin yapmak istediklerine Bakanlığın karşı duracağını belirten Servet, “Burası büyük bir rant alanı. Kentsel dönüşüm süreci doğru ilerlerse halkın yararına olma ihtimali var” diyor. İşler yolunda gitmezse direnişe işaret eden Servet 2000’li yılların başındaki direnişi hatırlatıyor: “Geçmişten biliyoruz. Halkın birlikte hareket etme refleksi var. Binaların yıkılmasına karşı bir olduk. Bu geçmişi bildikleri için halkı göz ardı edemezler. Bugün birliktelik zayıf gibi gözükse de halkın canı yandığında hava değişir.”