Ölmeden sınırı geçersen sınırsızca sömürülüyorsun
Göç Araştırma Derneğinin yayımladığı “İstanbul’un Hayaletleri: Güvencesizliğin kıyısında Afganlar” başlıklı rapor, mültecilerin tehlikeli yolculuğunu ve yaşam koşullarını gösterdi.
İLGİLİ HABERLER
Mültecilere mezar olan Van Gölü’ne karanfil atmak isteyenlere polis engeli
‘Savaşa, mermiye harcanan bütçe sorunu çözmeye yeter’
Hilmi MIYNAT
Denizli
Göç Araştırma Derneği (GAR), “İstanbul’un Hayaletleri: Güvencesizliğin kıyısında Afganlar” başlıklı rapor yayımladı. Raporda Afganların hem tehlikeli yolculukları hem de İstanbul’daki yaşamlarında daimi olarak maruz kaldıkları güvencesiz koşullar incelendi.
İstanbul’dan 50 Afgan ile görüşülen raporda göç hikayeleri, yolculukları, çalışma koşulları ayrıntılı incelendi. Zeytinburnu, Esenyurt, Tuzla ve Beykoz’da yapılan görüşmelere dayanan rapor Mart-Aralık 2020 tarihleri arasında yürütülen araştırma projesi kapsamında hazırlandı.
Raporda görüşülen Abdül göç yolculuğuna 2017 yılında çıktı. Öğretmenlik yaptığı sırada Taliban’ın okulun olduğu bölgeyi işgal ettiğini ve okulu patlatmak istediğini söyledi. Abdül, buna karşı çıkması üzerine Taliban’ın kendisini 1 buçuk yıl hapsettiğini ve ağır işkencelere maruz kaldığını anlattı. Babasının mülklerini satarak Taliban’a yüklü miktarda para ödemesi üzerine serbest kaldığını söyleyen Abdül ülkeden kaçmanın tek seçeneği olduğunu ifade etti.
250 KİŞİDEN 130’U SINIRA ULAŞABİLDİ
22 yaşındaki Ali, ceplerindeki son parayı sınırı geçebilmek için Pakistan polisine verdiklerini söyledi. Daha sonrasında da ölümcül yolculuklarının günlerce yaya olarak sürdüğünü söyleyen Ali, yolculuk esnasında hayvanların dahi içmediği çamurlu suyu içmek zorunda kaldıklarını ve günler sonra İran sınırına ulaşabildiklerini anlattı. Türkiye sınırında kendilerine ateş açıldığını ve kaçmaya başladıklarını iddia eden Ali, yola çıktıklarında 250 kişi olduklarını fakat sınıra 130 kişi ulaşabildiklerini ve diğerlerine ne olduğunu bilmediğini söyledi.
Göçmenler ev bulma konusunda da zorluklar yaşıyor. 27 yaşındaki tekstil işçisi Fatima Türkiye’ye eşi ve çocuklarıyla birlikte 2018’de geldi. Kayıtsız olduklarını dile getiren Fatima “İstanbul'a geldikten sonra ev arıyorduk ama başarısız olduk. Sonunda ikametgahı olan bir Afgan aile bize ev kiraladı. 2 odası olan bir bodrumda 6 kişi kaldık” dedi.
"BEN BIRAKIYORUM DİYEMEZSİN"
Araştırmada Afganların neredeyse hepsi yaşamlarını sürdürmek için son derece zor koşullar altında günde yaklaşık 12-14 saat çalışmak zorunda kaldıklarını da anlattı. İçlerinden birinin belirttiği gibi, inşaat, tekstil, çobanlık, araba yıkama, çöp toplama, garson vb. her türlü işi yapıyorlar. Diğer bir katılımcı, "İş nerede Afgan orada" diyor.
2019’da Türkiye’ye gelen 27 yaşındaki Kemal kendi yaşadığı örneği şöyle anlatıyor:“Mesela iş 10 saat sürüyor, ‘8 saat doldu ben bırakıyorum’ diyemezsin. Fazladan saatler için ödeme yaparsa, bu ona kalmıştır. Yapmazsa, kimse ona yaptıramaz. Her iki şekilde de çalışmaya devam edersiniz.”
Çalıştığı bir inşaatta en zor işlerin de göçmenlere verildiğini söyleyen Kemal, Türkiyeli işçiye 180-200 TL ücret ödenirken kendilerine en fazla 150 TL verildiğini anlattı. Kemal iş kazası sonucu yaralanan parmağı için gittiği doktorun da kendisini tedavi etmediğini söyledi.
Evrensel'i Takip Et