Ziraat Mühendisi Ferdan Çiftçi: Bakanlığın iklim raporu iyi niyet beyanı gibi
İklim Değişikliğiyle Mücadele raporu sonuç bildirgesini ve iklim değişikliğinin tarıma etkisini eski Ziraat Mühendisleri Odası İzmir Şube Başkanı Ziraat Mühendisi Ferdan Çiftçi değerlendirdi.
Fotoğraf: Ferdan Çiftçi'nin kişisel arşivi
Ramis SAĞLAM
İzmir
Türkiye için önümüzdeki 10 ve 20 senenin tarım politikaları belirlenirken, 2-3 ⁰C sıcaklık artışı ve bu artışın iklim üzerine yaratacağı etkiler çok boyutlu olarak tartışılmaya devam ediliyor. Çevre ve Şehircilik Bakanlığının açıkladığı, İklim Değişikliğiyle Mücadele raporu sonuç bildirgesini ve iklim değişikliğinin tarıma etkisini eski Ziraat Mühendisleri Odası İzmir Şube Başkanı Ziraat Mühendisi Ferdan Çiftçi ile konuştuk.
İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ VE TARIM İLİŞKİSİ
İklim değişikliğinin tarım üzerindeki etkilerinin uzun süredir uluslararası düzeyde tartışıldığını belirten Ferdan Çiftçi, 2018 yılında gerçekleştirilen Birleşmiş Milletler Hükümetlerarası İklim Panelinde (BMHİP) açıklanan rapora vurgu yaptı. Çiftçi, “BMHİP Raporuna göre küresel ısınma, gelecek 20 yıl içinde, sanayi öncesi dönemin ortalama sıcaklık derecesine göre 1.5°C derecelik bir artışta durdurulamadığı takdirde iklim krizi artık geri döndürülemez bir sürece girecek.” dedi. İklim değişikliği dendiğinde akla sıcaklık, nem, atmosfer basıncı, rüzgâr, yağış ve diğer meteorolojik olayların belirli zaman içerisindeki ortalamanın anlaşılması gerektiğini belirten Ferdan Çiftçi, İklim değişikliğinin artık küresel iklim krizine dönüştüğünü savundu.
“PARİS SÖZLEŞMESİ YOK, UYGULAMADA GÖRECEĞİZ”
Çevre ve Şehircilik Bakanlığı geçtiğimiz günlerde açıkladığı, İklim Değişikliğiyle Mücadele raporu sonuç bildirgesine de değinen Çiftçi, böyle bir çalışmanın yapılmış olmasının elbette önemli olduğunu söyledi. Çiftçi, “Ancak bu önem ne kadar değere dönüşecek bunu ancak uygulama sırasında göreceğiz. Sonuç bildirgesi biz bu anlamda bir fikir veriyor tabi ki. Sonuç bildirgesinde 14 madde var ve iyi niyet beyanları gibi duruyor. Bunların ne kadarının yapılıp yapılmayacağını Temel eksiklik Paris anlaşmasından hiç bahsedilmemmiş olması. İmza koyduğunuz bir anlaşmayı Büyük Millet Meclisinde Onaylanmadığı sürece bir anlam taşımıyor. Anlaşma yükümlülüklerinden kaçınmış oluyorsunuz. Burada yapılan tamda budur. Temel hedefler olması gereken emisyon oranlarına ilişkin somut bir hedef gösterilmemesi değişen bir şey olmayacağını gösteriyor.” dedi.
“KÜRESEL ISINMAYI DURDURMALIYIZ”
İklim değişikliğinden etkilenecek alanların başında tarımın geleceğinin altını çizen Çiftçi, bu durumun en önemli nedenleri arasında, insan faaliyetleri olan fosil yakıtların kullanımı, arazi kullanımı değişiklikleri, ormansızlaştırma ve sanayi süreçleri olduğunu söyledi. Çiftçi “Tarım tamamen doğa koşullarına iklim faktörlerine bağımlı olarak yürütülen bir faaliyettir. Tarımı sınırlayan faktörler üretim yapılan coğrafyanın toprak yapısı yükseltisi sıcaklık, yağış, gibi faktörlerdir. Küresel iklim değişikliğinin etkileri ise kuraklık, aşırı sıcaklıklar, zamansız şiddetli yağışlar, zamansız don olayları, mevsimsel kaymalar şeklinde kendini göstermektedir. Tüm bu değişimler ekolojik dengede bozulmaya bazı bitki türleri ve böcek türlerinin yok olmasına neden olacaktır” dedi.
Son yıllarda yaşanan küresel iklim değişikliklerine dikkat çeken Çiftçi, daha uzun yaz ve daha kısa kış koşulları yaşadığımızı vurguladı. Bunun sonucu olarak sıcaklık ve büyüme mevsimlerindeki değişimler, mahsul verimini etkileyebilecek böcek gibi bazı türlerin, istilacı otların veya hastalıkların çoğalmasını ve yayılmasını etkileyebileceğini savundu. Çiftçi, Bunun da tarımsal üretimde verim ve kalite kayıplarına neden olacaktır. Yağış azlığı nedeniyle yaşanacak kuraklık birinci derecede verimi etkileyecektir. Çünkü su tüketimi ile verim arasında doğrudan güçlü bir ilişki vardır. Zamansız ve aşırı yağan yağışlarda yarar yerine su baskınları yoluyla tarımsal üretimde doğrudan ürün kaybına neden olacaktır. Kışın mevsim normalleri üzerinde seyreden sıcaklıklar kış sebzelerinde erken olgunlaşma ve vejetasyon süresinde kısalma gibi nedenlerle verim ve kalite kaybına neden olur.” dedi.
TARIMIN KÜRESEL ISINMAYA ETKİSİ VARMI
Tarımsal faaliyetler küresel ısınmadan doğrudan etkilenen sektörlerin başında geldiğini belirten Çiftçi, aynı zamanda karbondioksit gazı (CO2), metan gazı (CH4) ve azot protoksit (N2O) salınımı nedeniyle küresel ısınmayı etkileyen bir iş kolu olduğunu söyledi. Ziraat Mühendisi Ferdan Çiftçi, “Tarım sektörü küresel ısınmayı artıran sera gazlarından karbon emisyonunu azaltmada yutak görevi görürken metan gazı ve azot oksit salınımıyla küresel ısınmayı artırıcı etkisi nedeniyle iki yönlü bir etkileşim içerisindedir. Özellikle hayvancılık faaliyetleri nedeniyle metan gazı artarken, bitkisel üretimde azotlu gübre uygulamaları ile de azot oksitlerin türevleri atmosfere karışmaktadır. Bunun yanı sıra tarımda mekanizasyon uygulamaları ve tarımsal ürün ticareti nedeniyle de karbon emisyonlarında artışla tarım sektörü küresel ısınmayı etkilemektedir. Bu iki yönlü ilişki nedeniyle tarımın küresel ısınmaya etkisini hesaplarken karbon emisyonunu azaltmadaki rolü de dikkate alınmalı ve net etkisi ortaya konmalıdır” dedi.
GIDA FİYATLARI HIZLA YÜKSELECEK
Küresel ısınma sonucu tarımsal üretimde meydana gelecek kayıplar gıda güvensizliği, verimli tarımsal bölgelerde, beklenilenden daha sıcak ve kurak koşullar sonucu mahsulün negatif etkilenmesi, üretim miktarının azalması sonucu dünya gıda arzının tehdit altında olması olarak değerlendirilebileceğini savunan Çiftçi, “Gıda güvenliğini iklim değişikliklerinin yanı sıra, sera gazı emisyonları ile iklim değişikliğinin etkilerinin azaltılması çabalarının oluşturduğu ekonomik etkiler yani, tarımsal ürün fiyatları ve tedarik zincirleri, olumsuz etkilemektedir.” dedi. Bu etkilemenin gıda ihtiyacını karşılamak için tarım ürünleri ihracatına sınırlama getireceğini, bu sınırlamanın dünya gıda fiyatları yükseleceğini savundu. Çiftçi, “Gıda fiyatlarında yaşanacak artışlar domino etkisi ile diğer mal fiyatlarında yükselmelere yol açmaktadır. Gıda fiyatlarındaki yükseliş az gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerde emeği ile geçinen yoksul halkın gıda erişimini zorlaştıracaktır. Bunun yanında iklim değişikliği nedeniyle üretmekte zorlanan küçük üreticiler üretimden koparak kırdan kentlere göç hızlanacaktır” diye konuştu.