25 Şubat 2021 23:45

Diyarbakır’da el arabasında yoksulluğun çehresi

65 yaşındaki İzzettin Önen, el arabasında ikinci el kıyafet ve sarımsak satarak, günlük kazandığı 10-20 lira ile geçinmeye çalışıyor.

Fotoğraf: Fırat Topal/Evrensel

Paylaş

Fırat TOPAL
Diyarbakır

Diyarbakır’ın Sur ilçesinde 65 yaşındaki İzzettin Önen, el arabası üzerinde sarımsak ve ikinci el elbise satıyor. “Evimde yağ yok, çay yok alamıyorum. Bu tezgahtan ne kazanabilirim” diyen Önen, 7 yıldır atanamayan oğlu için iş istiyor. 

Pandemiyle birlikte ekonomik krizi yoksullar daha derin yaşıyor. Diyarbakır işsizlik ve yoksulluğun yüksek olduğu kentler arasında. Diyarbakır’ın Sur ilçesi ise kent içinde işsizlik ve yoksulluk oranının yüksek olan ilçelerinden… Haber için gittiğimiz Sur ilçesinde tesadüfen gözüm bir tezgaha ilişiyor. Burada insanlar günlük işlerle hayatını idame etmeye çalışır. Her sokak başında bir tezgah görebilirsiniz. Kimi yeşillik satar, kimi elbise, kimi ekmek… Bu durum yalnız yeni bir durum değil, Sur için. Yıllardır böyle… İnsanlar tezgahlarda sattıklarıyla hayata tutunmaya çalışıyorlar.  

Tezgahın ön kısmında birkaç kilo sarımsak, arka tarafında ikinci el daha eski elbiseler, tezgahının alt tarafında ise onarılmış ya da ikinci el kullanılabilir ayakkabılar duruyor. Tezgahın başında yaşlı bir adam bekliyor. İzlediğim haberi yetiştirme telaşıyla yaşlı adamla görüşmeden büroya geçiyorum. Haberi yazıp geri döndüğümde yaşlı adamı göremedim. Sonraki gün sabah erken saatlerde tezgahı gördüğüm yere tekrar gidiyorum. Tezgah ve yaşlı adam yerinde. Yaşlı adam kaldırım kenarında önünde beyaz bir poşet içinde biraz çökelek ve bir parça ekmekle kahvaltısını yapıyor. Selam verip, gazeteci olduğumu söylüyorum. Görüşme isteğime “tamam” dedikten sonra sohbete başlıyoruz.  

ÜNİVERSİTE MEZUNU OĞLU 7 YILDIR ATANAMIYOR

65 yaşındaki adamın adı İzzettin Önen. 20 yılı aşkın bir süredir tezgahının başında. Önceleri hamallık yapan Önen’in, çalışırken yaşadığı bir kaza sonucu bir ayağı sakat kalıyor. 6 çocuk babası Önen, eve ekmek götürmek için el arabası üzerinde tezgah açıyor. 6 çocuktan, 4’ünün evlendiğini anlatan Önen, “Anca kendi yağında kavruluyorlar” diyor. Bir çocuğu şu an terzide çalışıyor. O da anca cep harçlığına yetiyor. Bir diğer oğlu Hacettepe Matematik Bölümü mezunu ve 7 yıldır atanamadığı için işsiz. Önen, en çok da ona üzülüyor. “Oğlum Ankara’da Hacettepe’de okudu ama işsiz” diyor. Önen, “Ankara’ya gönderdiğimde bende para yoktu. Eş dost yol parasını verdi, telefonunu aldı öyle gönderip okutabildik, bitti okulu 7 yıldır işsiz” diyor. Önen, çocuğunun bazen ücretli öğretmenlik yaptığını fakat onun da uzun sürmediğini söylüyor. “Ücretli yapıyor bazen, işten çıkarıyorlar. Torpilin yoksa işe giremiyorsun. Çocuğum okumuş elinde kalem var kalem! Oğlum Hacettepe Mezunu 3-5 TL harçlık veriyorum ona, Allah’tan sigarası yok” diyor. 

EVDE YAĞ, ÇAY YOK ALAMIYOR

550 TL’lik engelli maaşı dışında tezgahtan günlük 10- 20 lira kazandığını dile getiren Önen, tezgahta hiç siftah yapmadığı günlerin de çok olduğunu söylüyor. Sözü Önen’e bırakalım: “Sabah saat 8’den akşam saat 5’e kadar buradayım. 10-20 TL ya kazanıyorum ya kazanmıyorum. Milletten alıyorum bu elbiseleri, 5-6 liraya 1 lira kazansam satıyorum. Zaten yapacağım başka iş yok. İŞKUR’a gittim iş için ‘yaşlısın’ dediler. Daha önceleri Valiliğe gittiğim de oldu, ‘herkes boşta’ dediler bana. Şimdi belediye bizi buralarda görmek istemiyor, o yüzden yer değiştiriyorum. Bir iş istiyorum ne olursa ya da oğluma bir iş versinler, sigortası olmasa da olur. Şimdi evimde yağ yok, çay yok alamıyorum. Bu tezgahtan ne kazanabilirim, tek derdim bir iş” diyor. Önen’e yaşını sorduğumda ise cebinden engelli kimliğini çıkarıyor kimliğinin arka tarafına yakınlarına ait telefon numaraları yazılı bir kağıt iliştirilmiş. Yakın zamanda AKP Genel Başkan Yardımcısı Mahir Ünal’ın çiftçiye cebindeki telefonu sorduğu konuşması gözümde canlanıyor. Önen’in bir telefonu dahi yok. Önen’le sohbetimiz bitince yanından ayrılıyoruz. İzzettin Önen’in 20 yıllık hikayesi Sur’daki yoksulların durumunun özeti gibi. Sur içinde gezerken, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yakın zamanda yine bir köprü açılışındaki konuşmasında, “Milletimizin desteği ve teşvikiyle 18 yılda her alanda Türkiye’nin çehresini değiştirdik” ifadesi aklıma geliyor. Sur’da 18 yılda çok şey değişti. İzettin Önen’in hikayesinde olduğu gibi değişmeyen tek şey yoksulluğun çehresi...

ÖNCEKİ HABER

Novares, Teknokauçuk, Tekpo ve Cavo işçileri CPS işçilerine destek verdi

SONRAKİ HABER

KESK heyeti Baldur ve Migros işçilerini ziyaret etti

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa