Yükselen halk muhalefetine bir çözüm(!): Yeni anayasa
ODTÜ Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi öğrencilerine anayasa tartışmalarına dair düşüncelerini sorduk.
Sıla ALTUN
ODTÜ
Geçtiğimiz günlerde iktidarın farklı kanatlarından “yeni bir anayasa ihtiyacı” sesleri yükselmeye başladı. Aynı zamanda iktidar “yüzünü batıya dönme” amacıyla da bir süredir demokrasiyi kendi söylemiyle güçlendirebilecek bir hukuk reformu öneriyordu. Yeni anayasa tartışmaları da bunların üzerine, darbe anayasasından farklı olarak sivil ve demokratik bir anayasa olarak tartıştırılmaya başlandı. Bizler de ODTÜ Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi öğrencilerine anayasa tartışmalarına dair düşüncelerini sorduk.
YENİ ANAYASA DEMOKRATİKLEŞMENİN BİR ADIMI MI?
Bahsedilen anayasanın demokratikleşmenin bir adımı olup olmadığına dair 2. sınıf öğrencisi Sinan, şu an seçim şartlarında mevcut iktidarın daha fazla oy alabilmesi adına yeni anayasa tartışmasını kullandığını ve görünüşte daha demokratik bir izlenim vermeye çalıştığını söylüyor. Ancak son kertede Cumhurbaşkanı’nın görev dönemi sayısının arttıracağının garantilerini içeren, aynı zamanda iktidar olmak için gereken 50+1 oy yüzdesinin azalmasını sağlayan bir anayasa hazırlanacağını düşündüğünü belirtti. 1. Sınıf öğrencisi Uygur ise, “Değişikliklerin tıpkı 2017 referandumunda olduğu gibi güçler ayrılığının yıkılması ve dolaylı ya da dolaysız olarak Cumhurbaşkanlığı makamına daha fazla güç vermek anlamına geleceğini düşünüyorum” dedi. Ayrıca yasaların basitleştirilmesinin de yasaları muğlaklaştıracağını belirten Uygur, bu sayede iktidarın yasaları kendi çıkarı doğrultusunda yorumlamasının önünün açılacağının altını çizdi.
O HALDE NEDEN “YENİ ANAYASA?”
Arkadaşlarımız, yeni anayasa tartışmasının iktidarın kendi konumunu sağlamlaştırması için açıldığı konusunda hemfikir. 1. Sınıf öğrencisi Jiyan, bu tartışmanın gündemi değiştirme amaçlı açıldığını ve 8 HDP’li milletvekilinin fezlekesinin meclise gitmesinin bunun bir işareti olduğunu düşünüyor. Jiyan aynı zamanda bu tasarının nedenlerinin Cumhurbaşkanı’nın görev süresinin uzatılmasıyla birlikte “Bir tehdit olarak görülen yeni neslin, despotizme karşı hissettiği rahatsızlığın izdüşümü olan Boğaziçi Üniversitesi direnişi; pandeminin bir numaralı mağduru işçilerin, İstanbul'da belediyelerde başlayan ve tüm sınıfa sıçraması muhtemel grevler” olduğunu belirtti. Uygur ise, modern burjuva hukukunun özüyle feodal dönemde tanrıdan verilmiş yönetim hakkının farksız olduğunu belirterek, sömürülen sınıfların baskı altında tutulması ve sömürünün meşrulaştırılmasının bir aracı olarak “yeni anayasayı” tartıştı. Bunlara ek olarak Sinan, bu tartışmayla hükümetin kendi seçmen kitlesini tetikte ve diri tutmayı amaçladığını söyledi.
“ANAYASA TARTIŞMASI ÖĞRENCİLERE BİR ÇİÇEKLİ BAHÇE VAAT ETMİYOR”
Bu tartışmanın öğrencileri nasıl etkilediğini sorduğumuzda Sinan öğrenciler için bir şey değişmeyeceğini belirtirken, mevcut güç dengesinde iktidarın muhalif görüşlere istediği gibi müdahale edebildiğini söylüyor. Sinan, demokratik taleplerin anayasaya şeklen girebileceğini söylese de asıl amacı yönetim süresini uzatmak olan iktidarın bu maddeler üzerinde çok da kafa yormayacağını belirtiyor. Uygur ise, iktidarın üniversitelerde öğrencilerin iradelerini uzun süredir kırmaya çalıştığının altını çizerken, anayasa tartışmasının öğrenciler için kesinlikle bir çiçekli bahçe vaat etmediğini düşünüyor.
Evrensel'i Takip Et