Neden 8 Mart’ta alandaydık?
Kadının isterse her şeyi yapabileceğinin olanağını göstermek açısından 8 Mart'ta bir arada bulunup taleplerimizi haykırmamız önemliydi.
Fotoğraf: Evrensel
Ekin KARABULUT
Hacettepe Üniversitesi
Geçtiğimiz günlerde 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü kadınların güçlü sesleri ve talepleriyle alanlarda coşkulu bir şekilde kutlandı. Ben de bulunduğum şehirdeki kadınlarla yan yana alandaydım. 8 Mart’a giden her kadın gibi benim de taleplerim ve orada bulunma sebebim vardı. Özellikle bulunduğumuz toplumsal yapı özelliklerinden de bildiğimiz biçimiyle kadının sadece aile içinde bir yere konumlandırılmaya çalışıldığı bir durum söz konusu. Bu yüzden, aileyi kutsallaştırıp kadını sadece aile içinde görmeye çalışanlara karşı ve buna bağlı olarak çevreden gelen “evlenme çağın geliyor, artık çalışmalara başla” gibi cümlelere cevaben katıldım 8 Mart'a. Sanki bir kadın olarak eksikmişim ve tamamlanmak için birisine veya çocuk doğurmaya ihtiyacım varmış gibi, toplumda bir statü elde etmek için -ki bu statü toplumda hala bir değere sahip olacağım anlamına bile gelmezken- eş veya anne olmam gerekliymiş gibi dayatmalarda bulunup oturdukları yerden ahkam kesen ama başka bir yandan da artmaya devam eden kadın cinayetlerine karşı üç maymunu oynayan bu zihniyetle savaşmak için alandaydım. Aksi tüm algılara rağmen bu ülkede kadının doğurmadan da üretken olabileceği ve bir anne ve bir eşten önce bir birey olduğu bilincine sahip bir toplum en büyük talebimdi. Bunun için, kalıplaşmış ifadelerle "o senin elinin harcı değil" deyip iş hayatından uzak tutulmaya çalışılmasına karşı, kadının isterse her şeyi yapabileceğinin olanağını göstermek açısından 8 Mart'ta bir arada bulunup taleplerimizi haykırmamız önemliydi.
EŞİT, YAŞANILABİLİR BİR DÜNYA İÇİN MÜCADELEYİ BÜYÜTELİM
Dayatmalara maruz kalmadan dilediğimiz gibi yaşamak istiyoruz diye bağırırken, cinayete kurban giden, tecavüze uğrayan ve her türlü şiddete maruz kalan kadınların, LGBTİ+’ların haklarını savunmak bir yandan bana buruk hissettirmiş olsa da; tüm mücadele ettiğimiz bu olumsuzlukların varlığına rağmen, tanımadığımız onlarca kadınla birlikte eşit, güvenilir ve yaşanılabilir bir dünya için bir araya gelmek beni oldukça güçlü hissettirdi. Edindiğim bu deneyimden eve birlikte götürdüğüm şeyse bir sürü çekilmiş fotoğraf ve bir tutam cesaret oldu.