16 Mart 2021 23:00

Yasak-normalleşme döngüsünde savruluyoruz

Yasaklar, normalleşme; yasaklar, normalleşme. Bunlar, fiziksel sağlığımızı koruyalım derken zihinsel sağlığımızı mahvetti.

Fotoğraf: Pixabay

Paylaş

 

Mizgin TEYMUR

Deniz TEPE

Eskişehir

Türkiye’de resmen açıklanan ilk koronavirüs vakasının üzerinden 1 yıl geçti. İşçi ve emekçilerden ziyade sermayeyi destelemek üzerine kurulu ekonomik paketler, işsiz kalan ya da sefalet ücretlerine çalışan milyonlar, uzaktan eğitime katılmak için gerekli materyallerden yoksun olanlar ve daha birçok benzeri cümle iktidar için fırsatlar yılı olarak niteleyebileceğimiz bu bir yılı özetlemek için kullanıldı. Son 1 yılın vahim tablosunu özetleyen cümlelerin oldukça sıklaştığı alanlardan biri de eğitim oldu. Biz de bunu gözeterek Eskişehir’deki liseli ve üniversiteli gençlerle, pandemi döneminde yaşanılan süreci, nasıl yönetildiğini ve ne gibi zorluklarla karşı karşıya geldiklerini konuştuk.

BİTMEYEN DÖNGÜ

İlk olarak Anadolu Üniversitesi Hukuk Fakültesinden Ömer Faruk ile konuşuyoruz, “Öncelikle bir üniversite öğrencisi olarak YÖK’ün süreci çok iyi yönettiğini düşünmüyorum. Normalde özel bir apartta kalarak eğitime devam etmekteydim. Yeni eğitim yılının başlamasıyla birlikte bir öğrenci evine çıktık. Fakat belirsizliklerin hayli yüksek olduğu bu dönemde evi dağıtalım mı yoksa devam edelim mi düşüncesiyle ne yapacağımızı bilemedik. Süreci yönetirken sürekli belirsizlikler yarattıklarından ötürü yolumuzu çizemedik, şehirde kitlendik kaldık” diyor ve uzaktan eğitimde yaşadığı sorunları anlatarak devam ediyor: “Uzaktan eğitimin verimli geçtiğini düşünmüyorum. Amfide ders gördüğüm zamanlarda daha fazla verim alıyordum. Ve benim bir bilgisayarım yok, derslere aktif katılamıyorum. Telefondan da bir yere kadar oluyor. Kısaca nitelikli bir eğitim almıyoruz ve bunun altyapısı da sağlam değil. Hocayla kontak kuramıyoruz, soru cevap halinde de bir yere kadar ilerleyebileceğimizden dolayı bir süredir derslere girmiyorum. Bu açıdan sadece sınavları geçmeye, dersleri vermeye yönelik oynuyorum diyebilirim” diyor. Pandemi döneminde gerekli önlemlerin alınmadığı söyleyen Ömer, “Bunu en net geçen haftalarda gördüm. Dışarda maske takmayınca cezai yaptırım yapanlar, mevzu sermayeye gelince hiç kimseye maske demiyor. Virüs sanki gündüz yayılmıyormuş gibi yasaklar gece başlıyor ve sabah bitiyor. Yasaklar, normalleşme; yasaklar, normalleşme. Bunlar fiziksel sağlığımızı koruyalım derken mental sağlık açısından bizi mahvetti” diyerek sözlerini tamamlıyor.

“EVDE TEK BAŞINA ÇALIŞMAK DA BİR YERE KADAR”

Daha sonra lise 11. sınıf öğrencileri olan Fatmanur ve Berkan ile konuşuyoruz. Her ikisi de uzaktan eğitimin verimli geçmediğini söylüyor, Berkan “Herkes aynı eğitimi alamıyorken sınavlar herkese aynı şekilde yapıldı. Ben online eğitimde çok fazla sorun yaşamadım ama arkadaşlarım bu durumdan çok sıkıntı yaşadı. Durumu olmayan, interneti olmayan kısaca eğitim araçlarını karşılayamayan birçok arkadaşım var” diyor. Fatmanur ise sürekli sınav tarihlerini değişmesine, uzaktan eğitimin verimsizliğine değinerek “Ne kadar öğretmenlerimiz yardımcı olmaya çalışsa da ister istemez yüz yüze eğitimin aynısını online sistemde göremiyoruz. Bunların üstüne bir de anlamadığımız konulardan sınavlarımızın olması bizim hem moralimizi düşürdü hem de seneye gireceğimiz sınava dair bir sürü konu kaybettik” diyor. Sayısal alan seçimi yaptığını belirten Fatmanur, “Artık derslere girme isteğim bile yok. Zaten girsek de çok anlayacağımız bir şey yok. Çünkü sayısal derslerin hemen hepsi sınıfta yüz yüze olmadan anlaşılmıyor. Evde tek başına çalışmak da bir yere kadar” diyor.

SAĞLIK BAKANI YALAN VERİ VERDİĞİNİ İTİRAF ETTİ

Ardından Ege Üniversitesinde Tarih bölümü öğrencisi Ali Eren ile konuşuyoruz. Ali üniversitenin uzaktan eğitime geçmesiyle Eskişehir’e geri dönmüş. Sosyal açıdan herhangi bir önlem alınmadığını vurgulayan Ali, “Bu bir yıllık tablo gözetildiği zaman, en çapıcı örneklerden biri de bu ülkenin sağlık bakanının yalan veri verdiğini kendi ağzıyla söylemesiydi sanırım. Eğitim konusuna gelecek olursak da bu yaştaki bir öğrencinin eğitimi ve sosyal hayatı bence ilerideki çalışma hayatı açısından çok önemli. Bundan mahrum kaldık. Gerek online eğitimin kötülüğü, gerek de herhangi bir sosyal önlem alınmamasından” diyor ve yaşadığı sorunları anlatarak devam ediyor: “YÖK’ün gerekli şeyleri yaptığını düşünmüyorum. Çünkü üniversiteye sadece teorik eğitim alanlar değil, uygulamalı eğitim alanlar gitti. Teorik eğitim alanlar da bence gerekli tedbirler alınarak yüz yüze eğitimde olmalıydı. Çünkü özellikle benim üniversitem açısından uzaktan eğitim çok kötüydü. Ege Üniversitesinin uzaktan eğitim sistemi sürekli çöktü. Ve ben neredeyse birçok dersime hiç giremedim. Tüm bunlardan dolayı devlet bence yapması gerekeni yapamadı. Sorun yaşayan sadece öğrenciler değil, halkın %90’ı gerekli maddi desteği alamadı. Esnaf mağdur, emekçiler mağdur, kimse de para yok” diyor.

“YÜZ YÜZE OLACAKSA GEREKLİ ÖNLEMLER ALINARAK OLMALI”

Son olarak Lise 10. Sınıf öğrencisi olan İrfan ile konuşuyoruz, İrfan açıklanan ekonomi paketlerinden halkın çoğunluğunun yararlanamadığı düşünüyor. Ayrıca yüz yüze ders işlemeyi sağlıksız bulan İrfan, “Çünkü sıraları ne kadar mesafeli koymaya çalışsalar bile insanlar sürekli teneffüste dip dibe geziyorlar. Ve kolejde okuduğum halde yine de gerekli önlemler alınmıyor. Uzaktan eğitimde zaten düzgün gitmedi. Çünkü evdeyiz verimli olmuyor, derslere girip uyuya kaldığım bile oluyor. Kısaca yüz yüzeye ihtiyaç var. Benim sorunum olmasa bile meslek lisesinde okuyan arkadaşlarım 40 kişilik sınıfta yüz yüze eğitime başlıyor. Yani bir eşitsizlik söz konusu olduğu için yüz yüze olmalı ama yüz yüze olacaksa da bu haliyle değil gerekli önlemler alınarak olmalı’’ diyerek sözlerini sonlandırıyor.

ÖNCEKİ HABER

Staj sömürüsü günlüğü

SONRAKİ HABER

Tepkimiz sosyal medyayla sınırlı kalmamalı

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa