20 Mart 2021 00:00

Petrokimya işçisi: Kovid-19'a yakalanmak suçmuş gibi...

“Anne, babamız dahil olmak üzere hiçbir yakınımızla arkadaşımızla plan yapıp görüşmedik, sadece işyerine gidip evimize geldik. Market alışverişimizi bile en aza düşürdük ama kovide yakalandık.”

Petrokimya işçisi: Kovid-19'a yakalanmak suçmuş gibi...

Fotoğraf: DHA

Petrokimya işçisi
Gebze

Merhaba Evrensel okurları

Kovid-19 hastalığına 3 ay arayla 2 defa yakalandım. Birincisini evde geçirdim, ikincisini 20 gün hastanede yatarak ağır bir şekilde geçirdim. Kovidle tanışmam ise ağız tadımın gitmesiyle başladı, hemen test yaptırdım, nitekim test sonucu pozitif çıktı. Sağlık ekipleri ertesi gün, içinde pozitif insanların da olduğu hastane servisi ile gelip hastaneye götürdüler. Ciğer filmimi normal hastaların kullandığı makinelerde çekip, bizi aynı ortamda bulundurdular.

İşlemler bittikten sonra evde odamı, lavabomu ayırdık. Tabak, kaşık, bardak gibi gereçleri tek kullanımlık alıp, hemen çöp poşetine koyup evden çıkardık. 10 gün boyunca eşim ve oğlumla kapıya yemek bırakma dışında görüşmedik. Bu sürede vitamin takviyelerine ve sağlıklı beslenmeye özen gösterdim. 10 günlük süreci başım bile ağrımadan tamamladım.

İkinci kez kovid-19 hastalığına yakalandığımda eşimde gribal enfeksiyon başladı. Eşim 4 gün işe gripli halde gitti, teste gitmek istemesine rağmen işveren izin vermedi, gripsin dedi. 4 günün sonunda şiddetli kemik ağrısı ve sırt ağrısı başlayınca işvereni dinlemeyip teste gitti. Aynı gün de ben işyerinde aniden ateşlendim, titreme ve kemik ağrısı başladı. Hemen doktora gidip test yaptırdım ve o günün sonunda ikimizin testi de pozitif çıktı. Eşim tedavisine evde başladı, kronik hastalığımdan ve ateşten dolayı beni hastaneye yatırdılar. Eşimin hastaneye geç gitmesinden dolayı hastalık ciğerlere inmişti. Benim ise ateşim düşmüyor ve yürümekte dahil zorluk çekiyordum. Hastanede tedavinin ilk günlerinde ateşimi düşürmekte hayli zorlanıyorlardı, hastalık ciğerlere sıçrayıp kanımda enfeksiyon oluşmasına sebep olmuştu, her geçen gün durum biraz daha ağırlaşıyordu.

SENDİKA YOKSA DURUM DAHA KÖTÜ

Nefes almakta zorlanmanın, geçmeyen vücut ağrıları, öksürük krizleri ve ateşe hemşirelerin, doktorların birer birer hastalanması, oda arkadaşlarımın hastalığının ağırlaşması ve her gün duyulan ölüm haberlerinin psikolojimi altüst etmesi ekleniyordu. Doktor hastalığı ağır geçirdiğimi fakat yaşımın genç olmasından dolayı atlattığımı söylüyordu. Yakınlarıma durumumun kritik olduğunu, tedaviye birkaç gün daha yanıt vermezse yoğun bakıma alınacağımı söylemiş. Dışarıda yeni bir antibiyotik ilaç verildi ve bu ilaç sayesinde tedaviye yanıt vermeye başlayıp, her geçen gün biraz daha iyiye gitmeye başladım. Artık oksijen tüpüne bağlanmadan daha rahat nefes alıyordum. 20 günün sonunda nihayet taburcu oldum, bir daha hiç göremeyeceğim diye düşünmüştüm.

Şunu belirtmek isterim ki kovid-19’a yakalanmak suçmuş işverenler için. İşçisini kovid olduğu için bile suçlu gösteriyorlar. Yalnızsanız eğer, hele ki çalıştığınız işyerinde sendikanız yoksa itiraz hakkınız dahi yokmuş, bunu anladım. Bunu eşimin çalıştığı okulda gördük, kendi çalıştığım işyeri ise sosyal hakları olan sendikalı bir fabrika, buna rağmen işveren kovid-19 faturasını yine işçiye kesti, örgütlü olmayan yerleri varın siz düşünün!

Şunu belirtmeliyim ki kovide yakalanmadan önce anne, babamız dahil olmak üzere hiçbir yakınımızla arkadaşımızla plan yapıp görüşmedik, sadece işyerine gidip evimize geldik. Market alışverişimizi bile en aza düşürdük, oğlumuz 1 yıldır parkta oynamıyor. Diyeceğim o ki bu kadar dikkat etmemize rağmen bu hastalığa iki kere yakalandım. Aynı evde sevdiklerime hasret yaşadım, hastanede bir başıma nefessiz kaldım. Sağlığımız işverenlerin umurunda değil ama kendimiz ve sevdiklerimiz için olabildiğince kendi kurallarımızı da ihmal etmemeliyiz.

Evrensel'i Takip Et