23 Mart 2021 12:35

Depremzede Emine Yücel: Rıza Bey aparmanının yerine söz verildiği gibi park yapılmalı

İzmir depreminde Rıza Bey apartmanında ailesini kaybeden Emine Yücel, Rıza Bey apartmanının bulunduğu alanın park yapılmaması yönündeki açıklamaya tepki gösterdi.

Fotoğraf: AA

Paylaş

Emine YÜCEL
İzmir

30 Ekim 2020 tarihinde meydana gelen İzmir depreminde 118 insanımız hayatını kaybetmiştir. En fazla can kaybı ise benim de evimin bulunduğu Rıza Bey apartmanında yaşanmıştır. Benim çocuklarım da dahil 37 can Rıza Bey enkazında can vermiştir.

Büyük acıların ve kayıpların yaşandığı ve depremin simgesi haline gelen Rıza Bey apartmanının enkazının oluştuğu alanın yaşanan can kayıplarını anmak ve gelecek nesillere yaşanılan depremleri ve deprem farkındalığını aktarabilmek için ilgili kurum ve kuruluşlara Rıza Bey apartmanının bulunduğu alanın boş bırakılarak park yapılması için resmi olarak başvurduk. İzmir halkı da bu haklı talebin yanında yer alarak binlerce park taleplerini içeren imzalı dilekçelerini Çevre ve Şehircilik Bakanlığına ilettik.

21.02.2021 tarihinde Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum yaptığı açıklamada “Rıza Bey apartmanı alanını boş bırakıyoruz ve bu alanda bir yeşil alan düzenlemesi ve depremzede vatandaşlarımızın hatıralarını yaşatılacağı bir mekanı da Toplu Konut Başkanlığımız da yapıp İzmir’e kazandırmış olacağız” diyerek Rıza Bey Apartmanı alanının boş bırakılacağını beyan etmiştir.

22.02.2021 tarihinde Sayın Cumhurbaşkanımızın Rıza Bey apartmanı enkazı üzerinde yaptığı konuşmada ise “Rıza Bey apartmanının yerinde ise farklı bir projeyi hayata geçiriyoruz. Bilindiği gibi enkazının altından 38 insanımızın cansız bedeninin çıkartıldığı depremin üzerinden 91 saat geçtikten sonra sağ olarak ulaşılan Ayda bebeğimizin sevinci ile 84 milyon hep birlikte kucaklaştığımız yer burasıdır. Bu alanı hem depremde kaybettiğimiz vatandaşlarımızın hatıralarını yaşatacak hem de deprem bilincinin hafızalarda canlı kalmasını sağlayacak bir yer olarak düzenleyeceğiz, Rıza Bey apartmanı sakinlerinden burada ev sahibi olmak isteyenlere de aynı bölgede konutlarını yapıp teslim edeceğiz” demiştir.

Hem Cumhurbaşkanımız hem de Çevre Şehircilik Bakanımızın yaptığı açıklamalarla Rıza Bey Apartmanının alanının boş bırakılarak yeşil alan düzenlemesi yapılacağı ilan edilmişti.

Rıza Bey alanının park yapılması, orada kaybettiğim kızlarımın anılarını orada yaşatabiliyor olmak bizim ve orada yaşamını yitirenlerin yakınları için çok değerli ve önemliydi. Çünkü günlerce bir umutla enkaz alanında beklemiş ancak tüm umutlarımız ve yaşamımızı da bu enkazda bırakmıştık.

Ancak bu açıklamaların ardından yaklaşık bir hafta sonra Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğünden çağrılmamız üzerine gittiğimizde tarafımıza sunulan iki dilekçeden birini imzalamamız istenildi. Dilekçenin birisindeki talep “Rıza Bey apartmanın park olmasını istiyorum, rezerv alandan ev istiyorum” diğeri de “Rıza Bey apartmanın park olmasını istemiyorum evimi buradan istiyorum” şeklindeydi. Biz de buna ilişkin talebimizi yaklaşık 3 ay kadar önce verdiğimizi söyledik ancak neden bu şekilde bir dilekçe istenildiğini anlayamadık. Çünkü hak sahipliği başvuruları AFAD’a yapılmaktaydı, park ile ilgili projeyi görmek istedik bu hususta Bakan yardımcısı ile görüşmemiz gerektiği söylendi.

Ankara’ya giderek Çevre ve Şehircilik Bakan Yardımcısı Fatma hanım ile yaptığımız görüşmede projeyi göstererek Rıza Bey apartmanının alanına bina yapacaklarını, binanın önündeki kaldırıma da bir anıt koyacaklarını belirtti, biz de Cumhurbaşkanımız ve Bakanımızın kamuoyuna yaptığı açıklamaları hatırlatarak binlerce İzmirlinin talebi gereği bu alanın boş bırakılması gerektiğini söyledik.

Ancak “İzmir de depremin açtığı yaraları sarmak için binaların yapılması gerek, ben orada yapılacak bir parkın yanında veya yakınında oturmak istemem oraya yapılacak park her gün depremi hatırlatacak, şahsen ben bina yapılmasını istiyorum” diyerek bizi ve talebimizi anlamadığı gibi sayın Cumhurbaşkanımız ve Bakanımızın açıklamalarına da karşı bir görüş beyan etmiştir.

Depremde kaybettiğimiz yavrularımızın ihtiyaçlarından kısarak aldığımız ve bize mezar olan bu evin bulunduğu Rıza Bey alanının park yapılması halinde buradaki ve rezerv alandaki tüm haklarımızdan vazgeçtiğimizi yeter ki gelecek nesillere bir duyarlılık bırakabilmemiz gerektiğini içerir talep dilekçemizi Bakan Yardımcısı Fatma hanıma bu kez bizzat teslim ettik. Ancak buraya bina yapılacağı yinelendi.

Belki de bizi hayata ucundan bağlayabilecek, zaten olması gereken bu talebimizin bu şekilde değiştirilmesi çocuklarını, yeğenlerini, annesini, evini her şeyini kaybeden bir anneyi ne hale getirdiğini tahmin edemezsiniz.

Her şeyini kaybetmiş bir anne olarak verdiğim bu mücadele hiçbir anne hiçbir insan ihmallerin getirdiği bu sonucu yaşamaması içindir.

Toplumumuzun bize kazandırdığı vicdani ve ahlaki değerlerin maddiyata, taşa, toprağa karşı kaybedilmemesi gerekmektedir. Kamu yararı oluşmuş ve binlerce İzmirli vatandaşın talebinin olduğu Rıza Bey alanında maddiyattan oluşan hak sahipliği olduğu kadar; örf, adet ve geleneklerimiz gereği toplumda oluşan hak sahipliği, söz sahipliği vardır. Nitekim 37 insanımızın yaşam hakkının gasbedildiği Rıza Bey apartmanı enkazında da afet sonrası toplumsal bir felaketin yaşanmasıyla bu alanda toplumsal söz sahipliği oluşmuştur. Hiç kimse bu durumu göz ardı ederek sadece yazılı hukuktan kaynaklanan hak sahipliğini ön plana çıkarmamalıdır.

Binayı tekrar yaparak önündeki kaldırıma anıt yapmak gibi bir uygulama: ölümün anlamını bile bilmeyen çocukların hayatlarını rant ve kira getirisi çıkarları nedeniyle kaybettiği bu alanda rantın ödüllendirilmesidir.

Binanın ön tarafında zaten bulunan boş alandaki kaldırıma anıt yapılması kentsel dönüşüm faaliyetlerinin insan odaklı değil rant odaklı yapıldığı anlamına gelmektedir.  

Rıza Bey İzmir’in Kent hafızasıdır. Deprem değil, rant hırsı ve binalar öldürür gerçeğinin yaşandığı alandır.

Hayatında yaşayabilecek en büyük felaketi orada yaşayan bir anne olarak Rıza Bey apartmanının bulunduğu alanın boş bırakılması hususunda sonuna kadar mücadelemi sürdüreceğim. Ayrıca bu mücadele sadece orada çocuklarını kaybeden annelerin değil İzmir halkının mücadelesidir. Bu mücadele yerine koyamadığımız tek şey olan insan hayatının mücadelesidir.

Buradan sayın Cumhurbaşkanımıza seslenerek; Rıza Bey alanın söz verildiği gibi boş bırakılmasının sağlamasını istiyorum. Bu sadece orada hak sahibi bir ailenin talebi değil artık orada söz sahibi binlerce İzmirlinin talebidir.

ÖNCEKİ HABER

Boğaziçi Üniversitesi öğrencilerinin boykotu 2. gününde etkinliklerle sürüyor

SONRAKİ HABER

Rusya ve Çin Dışişleri Bakanlarından Batı’ya mesajlar

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa