31 Mart 2021 12:10

Madencilik sektöründe kamu yararı ve altın işletmeciliği

Maden Mühendisi Mehmet Torun, "Madencilik sektöründe kamu yararı ve altın işletmeciliği" üzerine yazdı.

(Temsili görsel) Burkina Faso'da bir maden ocağı | Fotoğraf: avesoro.com'dan alınmıştır

Paylaş

Mehmet TORUN
Maden Mühendisi
KESK-ESM Madencilik Komisyonu Üyesi

“Altın Güney Afrika'da yerin altından yoğun çalışmalarla çıkarılıyor. Hırsızlığa ve soyguna karşı geniş güvenlik önlemleri altında taşınarak, New York ve Londra'da yine yerin altında çelik kasalara gömülüyor. Hiç çıkarılmasaydı ne değişirdi ki?​” 
Bertrand Russel

Geniş anlamıyla kamu yararı; ulusun, toplumun gereksemelerini karşılayan, toplumun bütün çıkarlarını gerçekleştirmek amacıyla girişilen çalışmalar olarak tanımlanmaktadır. Kamu yararı, çok parametreli bir kavram olmakla birlikte genel olarak halkın ve toplumun yararı olarak değerlendirilmektedir. Günümüzde “kamu yararı” kavramı yanında; “toplum yararı” “ortak çıkar”, “genel yarar” gibi birbirinin yerine kullanılan kavramlarla anlatılmak istenen; tümünün “bireysel çıkar”dan farklı onun, üstünde ya da dışında ortak bir yararın amaçlanmasıdır.

Madencilik, kamu yararı doğrultusunda plânlandığı ve uygulandığı ölçüde toplumsal kalkınmaya önemli destek olan bir sektördür. Üretilen madenin ülke sanayisinde kullanılması, üretilen nihai ürünler, istihdam edilen çalışan sayısı, yan sektörlerdeki istihdam, üretilen madenin piyasa değeri, devletçe alınan vergiler, devlet hakkı vb. gibi kalemler kamu maliyesinin girdileri ve toplumsal değerlerdir.

Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 168. maddesi; “Tabii servetler ve kaynaklar Devletin hüküm ve tasarrufu altındadır. Bunların aranması ve işletilmesi hakkı Devlete aittir. Devlet bu hakkını belli bir süre için, gerçek ve tüzelkişilere devredebilir. Hangi tabii servet ve kaynağın arama ve işletmesinin, Devletin gerçek ve tüzelkişilerle ortak olarak veya doğrudan gerçek ve tüzelkişiler eliyle yapılması, kanunun açık iznine bağlıdır. Bu durumda gerçek ve tüzelkişilerin uyması gereken şartlar ve Devletçe yapılacak gözetim, denetim usul ve esasları ve müeyyideler kanunda gösterilir” şeklinde düzenlenmiştir.

Buna göre; doğal kaynakların belli bir süre için gerçek ve tüzel kişilere devredilmesi istisnai bir durumdur ve özel şartlara bağlanmıştır. Bu özel şartlar kanunlarla açıkça belirlenmiş olup gözetim ve denetim yetkisi devletin tasarrufuna bırakılmıştır. Ancak; son yıllarda uygulanan politikalar ile -istisnai durum- genel uygulama haline dönüştürülmüş, hemen hemen tüm madenler özel sektör marifetiyle işletilmeye başlanmıştır. Ayrıca; ülkemizde madenciliğe ilişkin temel hükümleri düzenleyen Anayasa, Maden Kanunu ve diğer mevzuatta madenlerin korunması, verimli biçimde işletilmesi, işletilmesinde kamu yararının gözetilmesi gerektiğine ilişkin açık bir düzenleme bulunmamaktadır.

Son yıllarda ülkemizde özellikle altın, gümüş, bakır, endüstriyel hammaddeler vb. gibi değerli madenlerin büyük bir kısmı çok uluslu şirketler ve yerli (!) ortakları tarafından işletilmektedir. Yabancı şirketler, genellikle uluslararası hukuk çerçevesinde ilişkilerini yürütmekte, anlaşmalarını bu şekilde yapmakta ve uluslararası tahkim yasalarına göre çalışma yapmaktadır. Bu çalışmaları yaparken devletlerarası anlaşmaların kendi yararına olan maddelerinden azami ölçüde yararlanmaktadır. Örneğin; Çifte Vergilendirmeyi Önleme Anlaşması ile madenin üretildiği ülkede ya hiç vergi vermeme ya da daha az vergi verme avantajına kavuşmaktadır. Bu kapsamda anlaşma imzalanmış ülkelerin yabancı sermayeli şirketleri kendi ülkelerinde vergi ödemektedir.

Bu konuda değişik modeller mevcut olup genellikle gelişmiş ülkeler lehine bir durum söz konusudur. Vergilerin iktisadi faaliyetler açısından önemli bir maliyet unsuru olduğu dikkate alındığında, çifte vergilendirme maliyetleri daha da artırmaktadır. Bu durum yatırımcıları daha az vergi verecekleri ülkelere yönlendirmektedir. Ülkemiz, 80 ülke ile Çifte Vergilendirmeyi Önleme Anlaşması imzalanmıştır. Bu ülkeler içinde ülkemizde altın üretimi yapan şirketlerin kayıtlı oldukları Kanada, Avustralya gibi devletler de bulunmaktadır.

MADENCİLİK YATIRIM TEŞVİKLERİ

Ülkemizde yapılan madencilik faaliyetlerine devlet tarafından çeşitli teşvikler verilmektedir. Bu teşvikler incelendiğinde bazen ilk yatırım maliyetlerinin tamamı söz konusu teşviklerden karşılanmakta ve tabiri caizse yatırımcı cebinden beş kuruş harcamadan faaliyete başlayabilmektedir. Sonuçta söz konusu teşvikler devlet kasasından verilen halkın parasıdır.

İlgili kanuna göre söz konusu teşvikler madencilik yapacak şirketlere yatırım ve işletme aşamasında verilmektedir. Aşağıdaki tabloda madencilik yatırımlarına sağlanan devlet destekleri gösterilmiştir.

MADENCİLİK YATIRIMLARINA SAĞLANAN DEVLET DESTEKLERİ 
Destek UnsurlarıAçıklama

Madencilik yatırımlarında 5.Bölge desteklerinden yararlanabilecek toplam 66 il ; (Adana  Adıyaman Afyonkarahisar,Aksaray,Amasya Ankara Antalya Artvin Aydın Balıkesir Bartın Bayburt Bilecik Bolu,Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Düzce Edirne Elazığ,Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hatay Isparta,İstanbul İzmir Kahramanmaraş Karabük Karaman Kastamonu Kayseri Kırıkkale,Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mersin,Muğla Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Sinop Sivas Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Yalova Yozgat Zonguldak)

Madencilik yatırımlarında 6.Bölge desteklerindenyararlanabilecek toplam 15 il;   (Ağrı Ardahan Batman Bingöl BitlisDiyarbakır Hakkari Iğdır Kars Mardin Muş Siirt Şanlıurfa Şırnak Van)

KDV İstisnası

yurt içi ve yurt dışı makine teçhizat alımlarında

Var

Var

Gümrük Vergisi Muafiyeti

yurt dışı makine teçhizat alımlarında

VarVar

Vergi Muafiyeti (%)

Yatırıma katkı oranı (%)

4050

Kurumlar vergisi veya gelir vergisi indirim oranı (%)

8090

Sigorta Primi İşveren  Muafiyeti

Toplam  yararlanma Süresi

7 yıl10 yıl

Prim Muafiyet tutarı % (Gerçekleşen yatırım )

35Öngörülen oran

Yatırım Yeri Tahsisi

Hazine arsaları, Boş devlet binaları yatırım yeri olarak istenebilir.

VarVar

Faiz Desteği

İç kredi5 puan7 puan
Döviz kredisi2 puan2 puan

5 Yıllık emlak vergisi muafiyeti

işletme döneminden itibaren

VarVar

Belediye  imar bina inşaat harçları muafiyeti

Tesislerin belediye imar bina inşaat harç muafiyetleri

VarVar

Damga vergisi muafiyeti

yükleniciler ve tedarikçilerle yapılan sözleşmeler üzerindeki hesaplanan damga vergileri

VarVar

 

Tabloya göre, 66 il 5. bölge, 15 il ise 6. bölge kapsamında teşviklerden yararlanmaktadır. Teşvikler detaylı olarak incelendiğinde yatırım yapan şirketlerin ilk yatırım ve işletme dönemi harcamaları önemli ölçüde devlet tarafından karşılanmaktadır. Yine vergilerin büyük bir kısmından muaf tutulan şirketler, makine-ekipman alımında KDV istisnasından yararlanmaktadır.  Bu teşviklerin yanı sıra özellikle yabancı şirketler, “yeni teknoloji getirme” gerekçesiyle TÜBİTAK’dan da teşvik alabilmektedir.

 

DEVLET HAKKI

Maden Kanunu’na göre; madencilik yapan şirketler belli oranlarda devlet hakkı ödemek durumundadır. Bu oran, altın madeninde üretilen madenin %5'idir. Ancak, gerçekte bu oran hiçbir şekilde uygulanmamaktadır.

Şöyle ki; Maden Kanununa göre (Madde 14) altın ve benzer madenlerden Devlet Hakkı “ocak başı satış fiyatı” üzerinden alınmaktadır. Ocak başı fiyatı altının satış fiyatı olmayıp kanundaki tanımı; “ … madenin ocakta üretiminden ilk satışının yapıldığı aşamaya kadar oluşan nakliye, zenginleştirme ve varsa farklı prosese ait kullanılan tesis ve ekipmanın amortismanı dahil giderler çıkarılarak oluşan fiyattır.” şeklinde yapılmıştır.

Diğer taraftan Maden Kanununun 9. maddesinde ; “… altın, gümüş ve platin için ise Devlet hakkının %40’ı alınmaz.” denilmiştir.

Bu iki madde birlikte değerlendirildiğinde altın üreten yabancı/yerli şirketler ülkemizde Devlet Hakkı olarak ürettikleri altının %5’ini değil %1’ ini bile ödememektedir. Örneğin; 10 ton/yıl altın üretildiğinde ve üretilen 10 ton altının 7 tonu maliyet olarak alındığında, Ocak başı satış bedeli 10 - 7 = 3 ton altın karşılığıdır. 3 ton * %5 = 0.150 ton(150 kg) devlet hakkı olarak ödenecektir. Bu bedelin %40’ı da yine Maden Kanunu’na göre alınmayacaktır.

150 - ( 150* %40) = 150 - 60 = 90 kg. Yani çok iyimser bir hesaplamayla 10 ton altın üreten şirket, devlet hakkı olarak yaklaşık 90 kg. altın ödemektedir. Bu oran %1 bile değildir.

İSTİHDAM

Altın işletmelerinde emek yoğun bir çalışma yapılmamaktadır. Mekanizasyon ve makine ekipmanlarının yoğun kullanıldığı bir yöntem söz konusudur. Bu durum açık işletmede daha belirgin olup yeraltı işletmelerinde göreceli olarak çalışan sayısı daha fazla olmaktadır. Ayrıca, işletme ömrünün neredeyse yarısı süresince çalışanların sigorta primlerinin önemli bir kısmı teşvik kapsamında devlet tarafından ödenmektedir.

SONSÖZ:

Madenler; milyonlarca yılda oluşan, tüketildiğinde yerine konulamayan, hiçbir kişi ve zümrenin emeği olmadan oluşan, doğanın insanlığa sunduğu ortak değerlerdir. Bu nedenle insanlığın yararına plânlı ve rasyonel bir biçimde üretilmeleri zorunludur. Yukarıdaki değerlendirmeler ışığında; altının öncelikle insanlık için gerekliliği ile çevresel ve diğer alanlardaki etkileşimleri de dikkate alınarak yapılan altın işletmeciliğinde kamu/toplum yararı bulunup bulunmadığının detaylı şekilde irdelenmesi gerekmektedir.

ÖNCEKİ HABER

Kılıçdaroğlu'nu mektupla tehdit eden Alaattin Çakıcı yargılanmaya başladı

SONRAKİ HABER

Mağaza Market Sen: ETS Tur Acentası Niris Turizm’den işçilerin hakkını aldık

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa