14 Nisan 2021 06:54

Meral Akşener: Suçu millete yıkıp kaçamazsın, bu tablo milletin değil iktidarın eseri

Partisinin Meclis grup toplantısında konuşan Meral Akşener "Suçu milletin üzerine yıkıp kaçamazsın. Lebalep kongrelerin sorumluluğunu alacaksın. Bu tablo milletin değil iktidarın eseridir" dedi.

Meral Akşener, partisinin TBMM'deki grup toplantısına katılarak konuşma yaptı | Fotoğraf: Aytaç Ünal/AA

Paylaş

İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, partisinin Meclis grup toplantısında konuştu. "Salgının bu noktaya ulaşmasından, 84 milyon hepimiz sorumluyuz" açıklamasına tepki gösteren Akşener, "Bu tablonun sorumlusu milletimiz değil. Bu tablonun sorumlusu, salgını yönetemeyen, aşıyı getiremeyen, milleti yokluğa mahkum eden sizsiniz! Suçu milletin üzerine yıkıp kaçamazsın Sayın Erdoğan! O lebalep kongrelerin sorumluluğunu alacaksın" dedi.

Akşener ayrıca "Yüz binlerce esnafımıza parça parça 5 milyar, 5 müteahhide tek kalemde 3 buçuk katı. Allah aşkına hak bunun neresinde? Vicdan bunun neresinde? Adalet bunun neresinde? Yazıklar olsun size" ifadelerini kullandı.

"6 ayda bir ısıtılıp önümüze getirilen, aynı abuk sabuk konuları konuşmayacağız" diyen Akşener, "Bir kere olsun, milletimizin yüzünü nasıl güldürürüz, onu konuşalım. Sorunlarını nasıl çözeriz, onu konuşalım. Nasıl öldüğümüzü değil, nasıl ölmeyeceğiz, onu konuşalım" çağrısında bulundu.

Akşener'in açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:

"BU TABLO MİLLETİMİZİN DEĞİL İKTİDARIN ESERİDİR"

"Salgının başından beri iktidarı defalarca uyardık. Uyarıların yanında, neler yapılması gerektiğini de gün gün anlattık. 'Bilim insanlarına kulak verin, milletimizin canı daha fazla yanmasın' dedik. 'Üç hafta tam kapanma için gecikmeyin, bu işin sonu iyi değil' dedik. 'Aşı tedariğini ciddiye alıp bir an önce aşıları getirin, başka çıkış yok' dedik. 'Dar gelirli vatandaşlarımızı, öğretmenlerimizi öncelikli olarak aşılayın' dedik. 'İnsan üstü bir gayretle çalışan, sağlık ordumuz yoruldu, yüklerini hafifletin, onlara moral verin' dedik. 'Esnek mesai uygulamasına acilen dönün, milyonlarca vatandaşımızı, aynı saatte toplu taşıma araçlarına bindirmeyin' dedik. Ekonomik destek paketleri önerdik, kaynaklarını gösterdik. Ama maalesef bir kulaklarından girdi, diğerinden çıktı. Biz, işi ciddiye alıp, önlemleri sıkılaştırmalarını beklerken onlar gittiler, lebalep kongreler yapıp, virüse davetiye çıkardılar. Sonuç? Türkiye dünyada en çok vaka görülen ülke oldu.

Biz bu tabloyu hak etmedik. Ama, özveriyle çalışan doktorlarımızın, sağlık ordumuzun uyarılarını dinlemeyenler, aklın ve bilimin yolundan sapanlar, Türkiye’yi maalesef bu korkunç tabloyla baş başa bıraktı. Salgını ciddiye alıp, üzerine düşeni yapmaya çalışan ülkeler birer ikişer normale dönerken Türkiye’nin, en kötü dönemini yaşıyor olması, bir büyük basiretsizliğin, bir büyük ciddiyetsizliğin, bir büyük beceriksizliğin sonucudur. Bu tablo milletimizin değil, iktidarın eseridir."

ERDOĞAN'A: "SEN DOKTOR MUSUN, ENFEKSİYON UZMANI MISIN?"

"Bu kürsüden, daha önce de Bilim Kurulu’na seslenip, uyarmıştım. 'Ya çıkın gerçekleri anlatın, ya da sizi susturuyorlarsa istifa edin' demiştim. Bilim Kurulu, pazartesi günü yine toplandı. Bilimin ışığında neler yapılması gerektiğini Sağlık Bakanı’na anlattılar. Peki sonra ne oldu? Bilim Kurulu’nun çözüm planı, bir tavsiye muamelesi gördü, kaybedecek tek bir saatimizin bile olmadığı bir zamanda 24 saat daha heba edildi. Neden? Sayın Erdoğan inceleyip karar verecekmiş… Hangi bilgiyle, hangi birikimle belli değil. Kardeşim sen doktor musun? Sen enfeksiyon uzmanı mısın? Böylesine uzmanlık isteyen bir konuda kararı niye sen veriyorsun? Niye bilim insanlarına bırakmıyorsun? Bu nasıl bir hırs, bu nasıl bir nobranlık, bu nasıl bir sorumsuzluk! Böyle ciddiyetsizlik olmaz. Böyle devlet yönetilmez. Yazıktır, günahtır."

"MİLYONLARCA ÇALIŞANIN EKMEĞİYLE OYNADIN, MUTLU MUSUN?"

Sayın Erdoğan, ülkeler birer birer Türkiye’ye uçuşları durduruyor. Türkiye’nin en önemli gelir kaynağı olan turizm sezonu yaklaşırken,    milyonlarca çalışanın ekmeğiyle oynadın, mutlu musun? Vatandaşlarımız hastanelerde yatak bulamıyor, mutlu musun?"

"LİBYA'YA AŞI GÖNDERİP CAKA SATMAYA UTANMIYOR MUSUN?"

"Milletimiz aşı beklerken, Libya’ya 150 bin aşı gönderip, caka satmaya utanmıyor musun? Hiç mi Allah’tan korkmuyorsun? Yazıklar olsun."

"DUYMADINIZ, MERAK ETMEDİNİZ, UMURUNUZDA BİLE OLMADI"

"Hadi bizi duymamazlıktan geliyorsunuz, onu anladık. Ama Türk Tabipler Birliği çıktı, 'Üçüncü ve en yüksek zirvedeyiz' dedi. Onu da mı duymadınız? İstanbul Tabipler Odası, 'Hastaneler doldu. Hastalar sıra bekliyor' dedi. Onu da mı duymadınız? Ankara Tabipler Odası seslendi; '12 saat sedyede bekleyen hastalarımız var' dedi. Onu da mı duymadınız? Adana, 'Bir yılın sonunda başa döndük. Tam kapanma şart' dedi. Onu da mı duymadınız? Bursa, 'Sözün bittiği yerdeyiz, durum tespiti işe yaramaz' dedi. Onu da mı duymadınız? Giresun, 'Vakalar pik yaptı, görmüyorlar mı' diye sordu. Diyarbakır, 'Vakalar 6-7 kat arttı, bu yükü taşıyamayız' dedi. Samsun, 'Tükenme noktasındayız' dedi. Onları da mı duymadınız? Urfa, Van, Mersin, Ankara, Hakkari’de doktorlar feryat etti, duymadınız, merak etmediniz, umurunuzda bile olmadı. Çünkü, milletimiz canıyla uğraşırken, siz başka hesapların, başka planların peşindesiniz."

"SUÇU MİLLETİN ÜSTÜNE YIKIP KAÇAMAZSIN!"

"Şimdi de çıkıp utanmadan, 'Salgının bu noktaya ulaşmasından, 84 milyon hepimiz sorumluyuz' diyerek suçu milletin üzerine atmaya kalkıyorsunuz. Kurallara uymayanları, önlem almayanları ayrı tutuyorum. Ama hayır. Bu tablonun sorumlusu milletimiz değil. Bu tablonun sorumlusu, salgını yönetemeyen, aşıyı getiremeyen, milleti yokluğa mahkum eden sizsiniz! Bu kadar basit. Suçu milletin üzerine yıkıp kaçamazsın, Sayın Erdoğan! Öyle zora gelince, kaçıp saklanmak yok. Arşa çıkan vaka sayılarının sorumluluğunu alacaksın. Gelmeyen aşıların sorumluluğunu alacaksın. O lebalep kongrelerin sorumluluğunu alacaksın. Öyle yağma yok. Sorumluluğu alacaksın ve Türkiye’yi salgın listesinin ilk sırasına çıkaran, bu basiretsizliğin, bu umursamazlığın, bu beceriksizliğin hesabını, ilk seçimde milletimize mutlaka vereceksin."

"EKONOMİK SORUNLARIMIZIN TEMELİNDE PARTİLİ CUMHURBAŞKANLIĞI SİSTEMİ YATIYOR"

"Türkiye demokrasiye kavuşmadan, kalkınamaz. Türkiye özgürleşmeden, kalkınamaz. Türkiye adalet olmadan, hukuk olmadan, huzur olmadan kalkınamaz. Bunu, iktidarından muhalefetine herkes aklına iyice yazsın. Bugünkü ekonomik sorunlarımızın temelinde Sayın Erdoğan’ın demokrasiyi tehdit, millet iradesini de ayak bağı olarak gören, çarpık zihniyeti ve de o zihniyetin ürünü olan Partili Cumhurbaşkanlığı Sistemi yatıyor. İşte tam da bu nedenle oyları düştükçe, demokrasiye daha çok saldırıyorlar. Seçimleri kazanma şansları azaldıkça, özgürlükleri daha çok kısıtlıyorlar. Yolun sonun göründükçe, hukuku daha çok çiğniyorlar."

"ONLAR İÇİN ÖNEMLİ OLAN EŞİ DOSTU YANDAŞI ZENGİN ETMEK"

"Türkiye fakirleşmiş, umurlarında değil. Vatandaşlarımız işini kaybetmiş, umurlarında değil. Çiftçimiz bitmiş, esnafımız batmış, insanlarımız ölmüş, umurunda değil. Siz hiç, 'İşsizlik arttı, bu sorunu çözelim' diye Bakanlar Kurulu’nun olağanüstü toplandığını duydunuz mu? Duyamazsınız. Siz hiç, çiftçilerin dertlerini görüşmek için, lebalep toplantı yaptıklarını duydunuz mu? Duyamazsınız. Siz hiç, KOBİ’lerin, 860 milyar liraya ulaşan banka borçlarına çare bulmak için paket açıkladıklarını duydunuz mu? Duyamazsınız. Çünkü Sayın Erdoğan ve iktidarının, milletimizin sorunlarına çözüm üretmek gibi bir önceliği yok. Onlar için önemli olan, eşi, dostu, yandaşı zengin etmek."

"YAZIKLAR OLSUN SİZE"

"İşte o nedenle, bir yıldır iş yapamayan esnafımıza, hepi topu, 5 milyar lira reva gören bu arkadaşlar, sadece Kuzey Marmara Otoyolu için, 17 milyar 800 milyon lira ek maliyet ödüyor. Yüz binlerce esnafımıza parça parça 5 milyar, 5 müteahhide tek kalemde 3 buçuk katı. Allah aşkına hak bunun neresinde? Vicdan bunun neresinde? Adalet bunun neresinde? Yazıklar olsun size!"

"6 AYDA BİR ISITILIP ISITILIP ÖNÜMÜZE GETİRİLEN KONULARI KONUŞMAYACAĞIZ"

"Milletimiz canının derdine düşmüşken, işsizlik almış başını gitmiş, iflaslar başlamışken, mutfakta tencereler kaynamıyor, gençlerimizin umutları hayalleri yok olmuşken, emeklilerimiz ay sonunu getiremiyor, EYT’lilerin çilesi devam ediyorken, Türkiye her geçen gün fakirleşiyorken, kimse kusura bakmasın, iktidar kendini parçalasa bile, biz 6 ayda bir ısıtılıp önümüze getirilen, aynı abuk sabuk konuları konuşmayacağız. Yetti arkadaş! Ayıptır, günahtır. Bırakın da millet bir nefes alsın. Bir kere olsun, milletimizin yüzünü nasıl güldürürüz, onu konuşalım. Sorunlarını nasıl çözeriz, onu konuşalım. Nasıl öldüğümüzü değil, nasıl ölmeyeceğiz, onu konuşalım!"

"ERDOĞAN'IN KADROLARI ERDOĞAN'IN YÖNETTİĞİ TÜRKİYE'DEN ARDINA BAKMADAN KAÇIYOR"

"Ama maalesef konuşamazlar. Çünkü korkuyorlar. O saray sefalarını kaybetmekten korkuyorlar. Altlarındaki arabaları kaybetmekten korkuyorlar. 5 farklı yerden aldıkları maaşlar kesilir diye korkuyorlar.

Öyle korkuyorlar ki artık AKP'li belediye çalışanları bile, bize duyduğu derin kıskançlıkla tanıdığımız Almanya’ya iltica ediyor. Malatya Yeşilyurt Belediyesinin AKP'li başkanı, 42 kişilik bir grubu, Almanya’ya eğitim için yollamış. 2 kişi hariç kalan 40 kişi, gidiş o gidiş… Sayın Erdoğan’ın kadroları, Sayın Erdoğan’ın yönettiği Türkiye’den ardına bakmadan kaçıyor. İşte size, Sayın Erdoğan’ın Türkiye’yi düşürdüğü durum. Güler misin, ağlar mısın? Ama korkunun ecele faydası yok… Milletin gerçeklerinden kaçış yok." (HABER MERKEZİ)

ÖNCEKİ HABER

Cinsel istismar suçlamasıyla yargılanan Tuma Çelik beraat etti

SONRAKİ HABER

Ekonomist Uğur Gürses, "128 milyar dolar" için 15 temel soru yöneltti

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa