İskenderunlu metal işçisi: İktidardakilerin lüks yaşamı artık rahatsız ediyor
İskenderun'dan bir metal işçisi anlattı: "AKP’nin zenginleri arttı. AKP’li birileri zengin olurken birileri de fakir oluyor. Canhıraş savunanlar bugün artık çok savunmuyor."
Fotoğraf: Pixabay
Halil İMREK
İskenderun
İskenderun’da Özçelik-İş’in örgütlü olduğu büyük bir metal fabrikasında çalışan ileri bir işçi ile memleketin gündemini, işçilere nasıl yansıdığını konuşuyoruz. Özellikle AKP’li yöneticilerinin lüks içerisinde yaşamasının, daha önce cansiperane AKP’yi savunan işçileri bile rahatsız ettiğini belirten işçi, “Bizim gibi yaşamadıkları görülüyor artık. AKP’li hangi işçi bu kadar parayı bir arada görecek?” diyor.
Fabrikada en çok ne konuşuluyor?
Geçim derdi, ücretler, TL’nin dolar karşısında düşmesi, azalan paramız, yüksek vergiler, pandemi ve hükümetin icraatları konuşuluyor. Bizim orası ağırlıklı olarak AKP’ye oy veren işçilerin olduğu bir fabrika. Hatta bazı işçiler neredeyse AKP’ye daha doğrusu Tayyip Erdoğan’a tapıyordu. Halen böyle olanlar yok değil, mesela tövbe estağfurullah ona peygamber diyen var.
İŞÇİ ARTIK AKP’Yİ SAVUNAMIYOR
Ama artık, daha önce bir numaralı AKP’li olup bugün AKP’yi eleştiren birçok işçi arkadaş var. Ticaret Bakanının kendi şirketi üzerinden Bakanlığa 9 milyonluk dezenfekten satması, 128 milyar doların hiç edilmesini konuşuyoruz. Var olan para kaybolur mu, para nerede diye soruyoruz, bunun uçacak hali yok ya. Düne kadar AKP’ye oy veren işçi arkadaşlar artık ‘Bu kadar olmaz’ diyorlar. Artık seçimlerde oy vermeyeceğini söylüyorlar. Başkanlık sistemine kadar AKP’yi savunanlar bugün artık çok savunmuyor ya da savunacak bir şey göremiyor. AKP’ye oy veren işçilerin bir kısmının artık tercihleri değişecek gibi görünüyor. Mesela şöyle bir eğilim var: “AKP daha önce memleket için çalışıyor, hizmet yapıyordu. Yol, köprü yapıyordu” diyen işçi arkadaşlar bugün şunu diyor: “Yol, otoban, köprü yapıyor. Bunu benim senin paranla yapıyor. Üstüne bir de yüksek para ödüyoruz. Hatta geçmediğimiz köprünün, kullanmadığımız hastanenin parasını ödüyoruz. Köprüden geçmek en az 150 lira. Parasını 3 haftaya kadar ödemedin mi 8-10 kat zamlı ödüyorsun.”
"BİZİM GİBİ YAŞAMADIKLARI GÖRÜLÜYOR ARTIK"
Çevremde ve birlikte çalıştığımız birçok işçi, bunların artık kendi cebini doldurmanın, kendi kasalarını büyütmenin derdinde olduğunu düşünüyor. Benim gördüğüm başkanlık sistemine kadar AKP daha güçlüydü. Ama ne zamanki Erdoğan ‘Her şeyi ben belirleyeceğim’ deyip Cumhurbaşkanlığı sistemine geçildi, o zamandan itibaren daha fazla güç kaybetti. Her şeyi biri kafasına göre belirlerse orada yanlış çok olur. Bir de eskiden AKP yöneticileri de az çok bizler gibi yaşıyordu. Ama bugün öyle mi başkanlık sistemi ile öyle bir güç elde ettiler ki il başkanı valiye, ilçe başkanı kaymakama emir verir hale geldi. Artık bana, sana bakar mı?
AKP tabanı halen senin benim gibi yoksul, yani bizimle aynı. Ama parti merkezinden il, ilçe yönetim kademesine kadar artık çok ayrı dünyaları var. Bir tanesi lüks otomobilinin içinde burnuna kokain çekerken yakalandı ya. Yine başka biri arabasının bagajındaki para destelerini toplarken yakalandı. AKP’li hangi işçi bu kadar parayı bir arada görecek? AKP’nin zenginleri arttı. AKP’li birileri zengin olurken birileri de fakir oluyor. Canhıraş savunanlar bugün artık çok savunmuyor. Yani AKP içinde de çok zenginleşen ama diğer taraftan ona oy verdiği halde benim gibi emeğini satan, ayın sonunu getiremeyenler ve yoksullaşan çok. Bu böyle nereye kadar gidecek? Bunun için ben artık oy tercihleri değişecek diye görüyorum.
Peki sadece oy tercihinin değişmesi ile her şey düzelir mi?
Yok her şey oyla değişmez ama o da bir şeydir. Yani herkes insanlar niye sokağa düşmüyor diyor, millet bir kıvılcım bekliyor.
Bunu diyenlerin kendileri dünden farklı ne yapıyor mesela, 1 Mayıs’ı konuşuyor mu, daha fazla hak alma mücadelesine katılmak lazım diyor mu, yani kendisi de bir şey yapıyor mu?
İşin şöyle bir yanı var herkes başkasından bir şey bekliyor. Ama değişen şeyler de var. 1 Mayıs’ı konuşuyoruz. Katılmak gerekir diyoruz. İyi kötü bütün işçiler 1 Mayıs’ı biliyor. Fabrikada sendika var.
SES ÇIKARMAMIZ LAZIM
İşçiler 1 Mayıs’ı biliyor dedin peki katılacaklar mı?
İşçiler 1 Mayıs’ı biliyor ama kimi o gün fazla mesaiye kalıyor, yetmeyen maaşına iki kuruş ekliyor, kimi ‘O gün tatil ben gideyim yatayım’ diyor. Kimi işçiler ‘1 Mayıs solcuların bayramına çevrildi, işçi mi gidiyor, solcular katılıyor’ diye bakıyor. Oysa işçinin bayramı, onun günü, değer gördüğü, sahip çıkacağı bir gün. Ben dilim dolaştığı kadar 1 Mayıs’ı 1 Mayıs’ın nasıl ortaya çıktığını, tarihini anlatıyorum. Ama sendika da buna önayak olmuyor. Sendikanın işçiyi yönlendirmesi lazım. Bütün işçilerin 1 Mayıs’a katılması sendikası ile olabilir. Geçen sene pandemi başıydı, sendika kutlamadı. Bu sene Özçelik-İş’in başkanı gelip 16.00 vardiyasında iki kelam edecek. Sendika başkanı diye ona şirin görünmek isteyen bir kesim de alkışlayacaklar, bitecek. Bunun böyle olmaması lazım. İşsizlik, yoksulluk, alınmayan önlemlerden dolayı bitmeyen pandemi, insanların ulaşamadığı aşı... Yani o kadar çok dert var ki bunlara ses çıkarmamız lazım.