23 Mayıs 2021 23:19

Çevre felaketleri

Hükümetler, ne yazık ki her konuda olduğu gibi bu konularda da halkın sağlıklı çevrede yaşam hakkına değil, halk düşmanı şirketlerin kar hırsına hizmet ediyor.

Fotoğraf: MA

Fatih Sürenkök
Fatih Sürenkök

Bugün gündemimiz çevre. Sağlıklı bir çevrede yaşamak hepimiz için bir hak. Devletin ve yerel yönetimlerin de buna uygun tedbirleri alması yasal bir zorunluluk. Durum böyle ama gerçek nedir?

Özellikle merkezi iktidarların bu konuda karneleri oldukça zayıf. 18 yıldır iktidarda olan AKP hükümetinin icraatlarına kimse yetişemez ama önceki hükümetler de özellikle, altın madeni aranması konusunda ciddi yanlışlar yaptı. 2000 yılında başlayan ve yıllarca köylülerle birlikte mücadele ettiğimiz, Bergama Ovacık altın işletmeleri bunlardan biriydi. Siyanür ile liç yöntemi kullanılması nedeniyle, Bergama ovasının suyu da toprağı da havası da kirletildi. Uşak, Çanakkale ve Kaz dağları yakın dönem örnekleri. Torunlarımızın sağlıklı bir toplumda yaşama hakkına bile göz diken Altıncı filo ve onların destekçisi hükümetler, ne yazık ki her konuda olduğu gibi bu konularda da halkın sağlıklı çevrede yaşam hakkına değil, halk düşmanı şirketlerin kar hırsına hizmet ediyor.

Son bir ay içinde İzmir’de benzer sorunlar gündemde.Bunlardan ilki, belki de hepimizin gözü ve dikkatinin hep üzerinde olması gereken Aliağa’da meydana geldi. Gerek petrokimya gerekse gemi söküm tesisleri ile Aliağa, İzmir havzasının havası ve suyunun kirlenmesinde baş rol oynuyor. Buna son örnek bir savaş gemisinin bertaraf edilmesi için gemi söküm tesislerine getirilmesi. Gemi Brezilya’dan geliyor. Hiçbir ülke çevre kirliliğine yol açacağı gerekçesiyle bu gemiyi almazken, biz alıyoruz. Tıpkı İngiltere’nin plastik atıklarını Adana’ya aldığımız gibi.

Gemide 600 ton asbest var. Bu madde, havaya karışıyor ve özellikle akciğer kanserine yol açıyor. Duvar Gazetesi haberi, sevgili çevre savunucusu Prof. Dr. Ali Osman Karababa hocamızın görüşleri ile şöyle vermiş: Brezilya Donanması'na ait 'NAe São Paulo' uçak gemisi İzmir'de bulunan bir gemi söküm tesisinde sökülecek. EGEÇEP Eşsözcüsü Dr. Ali Osman Karababa, "Yeni gemi geldikçe atık miktarı artmaya devam edecek. Kâr eden sermaye kaybeden halk olmaktadır."

İkinci olay yine yıllardır İzmir’in başına bela edilen, Efem Çukurunda maden arama çalışmaları. Hukuk yolu ile engellense de her seferinde hükümetin de desteği ile Efem Çukuru Altın Madeni İzmir’in suyunu kirletmeye devam ediyor. Geçen ay içerisinde İzmir’deki çevre örgütlerinin İZSU ile açtıkları dava reddedildi. Yani altın madeni toprağımızı ve suyumuzu kirletmeye devam edecek.

Vereceğim son eylem haberi de Gaziemir’den. Çernobil faciasının yıl döneminde, Gaziemir Belediye Başkanı’nın önderliğinde, çevreci örgütleri, tabii ki Tabip Odamız da olmak üzere Emrez Mahallesi'ndeki İzmir'in Çernobil’i olarak bilinen eski kurşun fabrikasındaki radyoaktif atıkların alandan kaldırılması için Duran Adam eylemleri başlattılar. Nasıl ve ne şekilde getirildiği bilinmeyen, 14 yıldır toprağa, suya ve havaya karışarak tüm İzmir'in çevre ve insan sağlığını tehdit eden toprağa gömülü atıklar için geçtiğimiz haftalarda İzmir Tabip Odası, TMMOB İzmir İKK, Gaziemir Belediyesi ve çevre örgütleri eski Kurşun fabrikası sahasında bir basın açıklaması yaparak; bu nükleer atıkların bir an önce güvenli bir şekilde bertaraf edilmesini istediler, ama hükümetten yıllardır hiç yanıt gelmiyor.

Başımıza gelen en büyük felaket ne diye düşünsek başta AKP deriz ama, onların HES’ler ile, madenler ile, atık bertarafları ile bize ve gelecek kuşaklara verdikleri zararlar, inanın ekonomik zararlarından daha fazla. Hep söylediğim gibi, kapitalizm de onun temsilcisi AKP zihniyeti de halkın sağlığına zararlıdır. Sağlıkla kalın

Reklam
YAZARIN DİĞER YAZILARI