28 Mayıs 2021 19:14

CHP’den pandemi raporu: Gerçek filyasyon yapılmıyor, varyant tespiti yok

CHP Genel Başkan Yardımcısı ve İstanbul Milletvekili Gamze Akkuş İlgezdi,"439. gününde Türkiye’de Pandemi Raporu" hazırladı.

Fotoğraf: DHA

Paylaş

Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkan Yardımcısı ve İstanbul Milletvekili Gamze Akkuş İlgezdi, pandeminin 439 gününde yapılamayanları ortaya koyduğu raporunda "Sağlıkçıların özlük haklarında hiçbir iyileştirme yapılmadı, sağlıkta şiddeti önleme yasası çıkarılmadı” dedi.

"439. Gününde Türkiye’de Pandemi Raporu"nu CHP Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu'na sunan İlgezdi, Türkiye'de ilk olgunun görüldüğü bildirilen 11 Mart 2020 tarihinden bugüne geçen 439 günde yönetilemeyen bir pandemi sürecinin içinde savrulduğunu ifade ederek, "İktidarın yönetemediği pandemi sürecinde alınmayan önlemler, şeffaf açıklanmayan veriler nedeniyle pandeminin başından beri her gün ortalama en az 11 bin 765 kişi hastalanırken, 100 yurttaşımız da vefat ediyor" dedi.

GERÇEK FİLYASYON YAPILMIYOR, VARYANT TESPİTİ YOK

İlgezdi, raporunda filyasyonun ilaç bırakmak olarak uygulandığını kaydederek, "Oysaki geriye dönük, kaynağını yakalamaya yönelik ciddi bir filyasyon yapılmıyor" açıklamasını yaptı. Akkuş İlgezdi’nin varyant çalışmalarının yapılmadığını vurgulanarak, “Türkiye ‘yeni mutasyonlar’ sonucu oluşan, varyantlara teslim olmuş durumda. Türkiye’de veriler şeffaf olarak paylaşılmadığı için dünya üzerinde bugüne kadar ortaya çıkan varyantların hangilerinin, hangi illerimizde ve kaç kişi üzerinde etkili olduğunu bilmiyoruz” dedi.

"SAĞLIKTA ŞİDDETİ ÖNLEME YASASI ÇIKARTILMADI"

Raporda ana sorun olarak sağlık basamağına ilişkin başlıklar ele alındığı belirtilerek şu bilgiler paylaşıldı:

1)    Sağlık Çalışanlarının Özlük Hakları

  • "Sağlıkta Şiddeti Önleme Yasası çıkartılmadı!
  • Pandemiyle mücadele ederken hayatını kaybeden sağlık emekçilerinin 'şehit' sayılmasına ilişkin kanuni düzenleme yapılmadı.
  • Dünya Sağlık Örgütü ve 130'u aşkın ülke Covid-19'u meslek hastalığı saymışken, Türkiye’de tüm çalışanları kapsayacak şekilde bir yasal düzenleme yapılmadı.
  • Yöneticilerin insafına bırakılan döner sermaye ödemelerinden vazgeçilmedi. 
  • Sağlık çalışanlarının emeğinin karşılığı olan temel ücret düzenlemesi yapılmadı.
  • Ek ödemelerde ayrımcılık yapıldı, sağlık çalışanları ödemelerden eşit biçimde faydalanamadı. 
  • Ne zaman verileceği belli olmayan ek ödemeler yerine emekliliğe yansıyacak ücretler verilmedi. Yapılan ek ödemeler de emekliliğe yansıtılmadı. 
  • Sağlık çalışanlarının istifa, emeklilik ve tayin hakları engellendi. 
  • Kadro planlaması doğru yapılmadığı için 65-72 yaş arasında olup daha önce bakanlık veya bağlı kuruluşlarında çalışan tabip ve uzman tabipler göreve çağrıldı.
  • KHK vb. uygulamalarla mesleklerinden uzaklaştırılan sağlık çalışanları dışlandı. 
  • Atanmayı bekleyen on binlerce sağlık çalışanı olduğu halde, bu olağandışı dönemde sağlık çalışanlarının kamuda istihdamı eksik kaldı.

AİLE HEKİMLİĞİ SİSTEMİ YÜKÜ TAŞIYAMADI

2)    Sağlık Hizmetlerinin Sunumu

  • 2002 yılından sonra başlatılan Sağlıkta Dönüşüm Programı ile birinci basamak sağlık hizmeti sunumu için hayata geçirilen ve personelin performans ve sözleşme kaygısı ile görev yaptığı Aile Hekimliği sistemi yükü taşıyamamaktadır.
  • Hem Aile Sağlığı merkezleri hem Toplum Sağlığı Merkezleri sistemden kaynaklanan sorunlar nedeniyle (Bireye ve topluma yönelik koruyucu hizmetlerin birbirinden ayrılması, coğrafi bölge esaslı hizmet sunulmaması, aile hekimlerinin listesinde çok yüksek sayıda kişi bulunması, kapsamlı bir ekip hizmeti sunulamaması vb.)  yetersiz kalmaktadır.
  • Herhangi bir hastalık, durum veya olay ile ilgili olarak uygun koruyucu ve karşı önlemlerin önerilmesi, alınması ve uygulanması amacıyla verilerin, sürekli ve sistematik bir şekilde toplanması, analiz edilmesi, yorumlanması ve ilgili taraflarla paylaşılması anlamına gelen sürveyans işlemleri yapılamamaktadır.
  • Filyasyon, temaslı kontrolü ve izolasyon çalışmalarını yürütecek sağlık çalışanı sayısı yetersiz kalmaktadır.
  • Çalışma şartları başta filyasyon ekipleri olmak üzere, sağlık çalışanlarının en temel ihtiyaçlarını gidermelerine bile engel olmaktadır. 
  • Filyasyon ekipleri için mesai saatlerinin belirsiz ve değişken olması, temaslı ya da hastadan numune almada zorluklar yaşanması giderilemeyen sorunlar arasındadır.
  • Sağlık çalışanlarının kendilerini korumaları için kullandıkları kişisel koruyucu malzemelerin belirli bir standarda kavuşturulamamıştır. Yetersiz ve kalitesiz ekipmanlar sağlık çalışanlarının hayatını riske atmaktadır.
  • Filyasyon ekipleri başta olmak üzere tüm sağlık kurumlarında çalışan sağlık çalışanlarına düzenli tarama yapılmamaktadır.
  • Filyasyon çalışmalarının artan vakalarla birlikte birçok ilde gece 24.00’a kadar yapılması güvenlik açısından risk yaratmaktadır.
  • Sağlık Bakanlığı tarafından “Tedavi Kapsamında Önerilen İlaçlar ve Karantina/İzolasyon Şartları”na ilişkin halkı bilgilendirici bir rehber/broşür hazırlanmamıştır.
  • Kronik hastalıkları ve gebeliği olan sağlık çalışanları birçok ilde sahada çalışmaya zorlanmaktadır.
  • Pandemi öncesinde yapılan kanser taramaları, aile planlaması hizmetleri ise neredeyse durmuş durumdadır.

"EPİDEMİYOLOJİK AÇIDAN DEĞERLENDİRME YAPMAK OLANAKLI DEĞİL"

3)    Pandeminin Epidemiyolojisi

  • Salgının epidemiyolojik açıdan kapsamlı değerlendirmesini yapmak olanaklı değildir. 
  • Halen olguların yaşa, cinsiyete, sosyal sınıfa, meslek grubuna ve eşlik eden hastalığa göre dağılımı açıklanmamıştır.
  • Ölümlerle ilgili açıklanan veriler eksik ve kuşkuludur.
  • Belediyeler tarafından açıklanan bulaşıcı hastalığa bağlı ölüm sayıları ile Bakanlığın açıkladığı ölüm verileri birbirini tutmamaktadır.
  • Bugüne kadar açıklanan verilerin kapsam ve içeriği sürekli değiştiği için epidemiyolojik değerlendirme yapılamamaktadır. 
  • Sağlık Bakanlığı Sağlık Hizmetleri Genel Müdürlüğü bünyesi altında oluşturulan, hangi bilimsel esaslara göre çalıştığı belli olmayan “Covid-19 Bilimsel Araştırma Değerlendirme Komisyonu” nedeniyle, ulusal ve uluslararası çalışmalar geciktiriliyor, bir çok çalışma da sebebi ortaya konmadan engelleniyor. 
  • Sağlık Bakanlığı Bilim Kurulu 29 Temmuz 2020 tarihinden bugüne, turkuaz tabloda yer alan “ağır hasta” ve “hastalarda zatürre oranı” başlıklarına ilgili kapsamlı ve tereddütleri ortadan kaldıran bir tanımlama yapmamıştır.
  • Türkiye’nin uluslararası bildirimleri dâhil olmak üzere tüm verileri kuşkuludur.
  • Salgının başından itibaren test yapılan merkez sayısı sınırlı tutulmuştur. 
  • Testlere ilişkin açıklanan sadece yapılan test sayısıdır. Test yapılan kişinin vaka, hasta, temaslı ya da tarama amaçlı olup olmadığı açıklanmamaktadır.  
  • Vaka sayılarının artması ile etkin bir filyasyon çalışması yapmak imkansız hale gelmiştir. 
  • Filyasyonun, “kaç vakaya ne kadar zamanda gidildiği” ile ölçülmesi filyasyon çalışmalarının niteliğini tamamen bozmuştur. 

ACİL KULLANIM ONAYI SÜRECİ ŞEFFAF VE DENETLENEBİLİR OLMALIYDI

4)    Covid-19 Aşıları, Aşılama Çalışmaları ve Tedavi Protokolü

  • Türkiye; işe yaradığı konusunda kesin kanıt bulunmayan antiviral tedavi protokolünde ısrar etti.
  • Yaygın olarak kullanılan antiviral tedavinin sonuçlarına ilişkin hiçbir rapor yayımlanmadı. 
  • Sağlık Bakanlığı bütün tepkilere rağmen ancak pandeminin 423. gününde kovid-19 tedavisinde kullanılan hidroksiklorokin ilacını tedavi rehberinden çıkardı. Ancak bugüne kadar bu ilaç nedeniyle hayatını kaybeden ya da yoğun bakıma ihtiyaç duyan hasta/vaka sayısını açıklamadı. 
  • Bugün Türkiye’de Sağlık Bakanlığı takviminde yer alan bütün aşılar, tıpkı Covid-19 aşıları gibi yurtdışında üretilmektedir. 
  • Acil kullanım onayına ilişkin süreç şeffaf ve denetlenebilir olmalıydı. Yapılmadı. 
  • Değerlendirme süreçlerinde etik sorunların yaşanmaması için siyasi ve ticari baskıdan uzak, Bağımsız Bilimsel Kurulların oluşturulması gerekiyordu. Oluşturulmadı. 
  • Acil Kullanım Onayı vermek için yetkilendirilen kişilerin, hangi yetkinliklerinden ötürü görevlendirildiği açıklanmadı.
  • Acil Kullanım Onayı verilen aşılara ilişkin değerlendirme kriterleri ile aşıların etkinliklerini içeren sonuçlar ayrıntılı raporlar biçiminde açıklanmadı.  
  • Aşı tedariği zamanında yapılmadı. 
  • Hangi aracılarla, kaç doz aşı teslimi için anlaşma yapıldığı açıklanmadı.
  • Türkiye’de kullanılan aşıların, neden tercih edildiğine ilişkin kamuoyuna tatmine edici bir bilgilendirme yapılmadı.
  • Aşılama çalışmaları, dozların yetersizliği nedeniyle yavaşladı.
  • Randevu sistemi aksadı.
  • Aşı karşıtlığına ilişkin etkili mücadele yapılamadı.
  • Aşıya ulaşımdaki eşitsizlik ortadan kaldırılamadı, öncelik grubunda olması gereken (öğretmenlerin tümü gibi) bir çok kişi halen aşıya ulaşamadı.
  • Filyasyonda da ciddi sıkıntılar yaşanıyor. Sadece evlere gidip, ilaçlar bırakılıp, bir takım sorularla şu anda sürdürülüyor. Oysaki geriye dönük, kaynağını yakalamaya yönelik ciddi bir filyasyon yapılmıyor." (HABER MERKEZİ)
ÖNCEKİ HABER

Türkiye’ye gönderilmek istenen 30 mülteci tepkiler üzerine uçaktan indirildi

SONRAKİ HABER

Sezin Öney: Erdoğan, Soylu’yu Cumhur İttifakının devamı için sahiplendi 

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa