Tuzla'da işçiler mafya-devlet-sermaye ilişkini tartıştı: AKP’yi savunan az işçi var
Emek Partisi Tuzla İlçe Örgütü'nün çağrısıyla, mafya-devlet-sermaye tartışmalarına ilişkin bir işçi toplantısı düzenlendi. Bir işçi, "AKP’yi savunan az sayıda işçi var" dedi.
Fotoğraf: Freepik
Tuzla’da EMEP’in çağrısıyla bir araya gelen işçiler, mafya-devlet-sermaye ilişkisini tartıştı. Bir tersane işçisi, “Geçmişte benzer konularda bir kısım işçi AKP’yi savunuyordu. Şu an bir sessizlik var. AKP’yi savunan az sayıda işçi var” derken bir tekstil işçisi de iş yerinde AKP’li işçilerin suskunluğunun dikkat çektiğini söyledi.
Emek Partisi (EMEP) Tuzla İlçe Örgütü'nün çağrısıyla, mafya-devlet-sermaye tartışmalarına ilişkin bir işçi toplantısı düzenlendi. Toplantıya Tuzla’da kurulu farklı iş kollarında çalışan sendika komite ve temsilciliklerinde yer alan fabrika ve tersane işçileri katıldı. EMEP Genel Başkanı Ercüment Akdeniz de toplantıda yer aldı. İşçiler, Mafya Lideri Sedat Peker’in açıklamalarının ardından mafya-devlet-sermaye ilişkilerine ilişkin tartışmaların iş yerlerinde de sürdüğünü aktardı. Toplantıda söz alan bir tersane işçisi ülkede yaşam koşullarının ağırlaştığı böyle bir dönemde mafya ve siyaset ilişkisinin gündeme geldiğini dile getirerek “İş yerimde AKP ve AKP’ye yakın işçiler arasında suskunluk ve durgunluk hali var. Geçmişte AKP’ye yöneltilen suçlama ve eleştiriler sırasında bir kısım işçi arasında bariz bir savunma hali vardı. Bu durgunluğun başka bir yere kanalize olabileceğini düşünüyorum” dedi.
Bir metal işçisi de kendi iş yerindeki tartışmalara dair şunları söyledi:
“Son bir yıl içerisinde çalıştığım fabrika epey büyüdü. Pek çok genç işçi çalışıyor. Bizim fabrikamızda insanlar genel olarak devletin mafya ile olan ilişkisini biliyor. Bu sebepten dolayı işçiler arasında konuya dair çok merak oluşmadı. Bu ilişkiler geçmişte Susurluk olayında da ortaya çıkmıştı. Ancak yeni jenerasyon bu olaylardan habersiz.”
"HAKKIMIZ İÇİN BİRLEŞMELİYİZ"
Toplantıda söz alan bir tekstil işçisi de “1990’lı yıllarda sokağa dökülen mücadeleci işçiler bugün ne yazık ki yok. İnsanlar sindirilmiş ve kabına çekilmiş durumda. Çünkü karşı tarafın sokaktaki hareketi bastıracak gücü var. Memlekette tecavüzcüleri değil gerçeği yazan gazetecileri yargılıyorlar. Hukuksuzluk aldı başını gidiyor. Bizleri A, B partisi diye böldüler. Bizler gidip oy verdiğimiz partilere hesap sormalıyız. Şu an herhangi bir parti öncü olmuyor. Eskiden insanlar sokakta hesap soruyordu. Şu an böyle bir şey yok. Kendi çocuklarıma nasıl bir ülke ve gelecek bırakacağımı düşünüyorum, endişeleniyorum. Neredeyse günlük 1 avroya çalışıyoruz. Hakkımızı aramak için birleşmeliyiz. Buna da tabandan, fabrikalardan başlamalıyız” dedi. “DİSK’in örgütlü olduğu, işçilerin oldukça muhafazakar olduğu bir fabrikada çalışıyorum” diyen tekstil işçisi şöyle devam etti:
“Kendi iş yerimde şu an AKP’yi savunan çok az işçi var. Belki destekliyorlardır ancak açıktan bir şey söylemiyorlar. Ben genç kuşağa dair oldukça umutluyum. Onların çok şey bildiğini hissediyorum. Genç kuşağı kazanmanın yollarını bulmalıyız.”
AKDENİZ: HESAP SORMALIYIZ
İşçilerin ardından söz alan EMEP Genel Başkanı Ercüment Akdeniz de “Sakarya’da Hendek davası vardı. Burada sizinle birlikte mafya düzenini tartışıyoruz. Adamın biri Konya’dan bir sermaye ile çıkarak Sakarya’ya geliyor. Patlayıcı bir madde üretiyorlar. Bu malzemeleri kullanması için izin alması, denetlenmesi lazım. Fabrikaya işçi alırken bu malzemeden anlayan uzmanlar alınmalı, işçiler eğitimden geçirilmeli. Sakarya’da köylü kadınlar hiçbir eğitimden geçirilmeden bu fabrikalara alındı. İşçiler uzun süre patlayıcıların patlayacağı konusunda uyarılar yapıyor. Çalışma Bakanlığı, milletvekilleri, baro başkanı, MÜSİAD, patron… Hep birlikte bir şebeke kurmuşlar. Mafya, çete düzeni dediğiniz şey budur” dedi.
“Peki adaleti nerede arayacaksınız, nereye gideceksiniz?” diyen Akdeniz şunları söyledi:
“Yargı, hukuk, norm kalmıyor. Burjuva düzenlerindeki en asgari haklar dahi kalmıyor. Uluslararası uyuşturucu trafiği Türkiye’de hiç bu kadar fazla olmamıştı. Çocuklarımızın geleceği için hesap sormalıyız ve soracağız da. Bizim elimiz güçlü, çünkü haklıyız. Bizim ses çıkartma hakkımız ve meşruluğumuz var. Önemli olan yan yana durabilmektir.” (İstanbul/EVRENSEL)