24 Haziran 2021 14:15
/
Güncelleme: 19:49

BES İzmir Şube Başkanı Mustafa Güven: Emekçinin KESK’i

Mustafa GÜVEN
BES İzmir Şube Başkanı

KESK’in 10. Olağan Genel Kuruluna başladığı için işkollarındaki sendika genel kurullarında yaşananlar üzerinde çokça değerlendirme yazı vb. yapıldığı için bu konulara girmeyeceğim. Benim merak ettiğim sade bir emekçi açısından bu kongre süreçleri bugün ne anlam taşımaktadır, emekçilerin bugün sendikalardan, özelde KESK ve bağlı sendikalardan beklentileri nelerdir? İşyerlerinde sendikalar ne şekilde ele alınmaktadır? Ve bugünün emekçisi ne istiyora mümkün olduğunca gözleme dayalı bir aktarım paylaşmak istedim. Çünkü sade emekçisin sendikalara bakışı KESK’in de bulunduğu yeri değerlendirmek, önüne gerçekçi hedefler koymak bir mücadele hattı oluşturmak için oldukça önemlidir.

KESK’in kuruluşundan bu yana fiili meşru mücadele hattı diye tarif edilen ve kamu emekçilerinin başta sendika hakkı, örgütlenme hakkı olmak üzere işçi sınıfının bir bileşeni kazanımları vardır, bunlar bilinmektedir. Kamu sendika hakkının olağan hale gelmesi, grevli toplu sözleşmeli sendikal hak mücadelesinin yükseltilmesi kamu emekçilerinde önemli bir bilinç sıçramasına neden olmuştur. Memur tanımından emeği ile geçinen emekçi kavramına geçiş belki de en önemli kazanım sayılmalıdır. Tüm bu mücadelelerde aşağıdan yukarıya emekçilerin ortak çıkarı için örgütlenen KESK, kamu emekçileri mücadelesinin uzun yıllar merkezini tutmuştur. Kamu emekçilerinin merkezinde yer almak demek, hangi sendikadan olsun ya da olmasın tüm kamu emekçilerinin taleplerine, duygularına yaklaşımlarına hakim olmakla ilgili olmak demektir. KESK’in çağrılarının uzun yıllar iş yerlerinde, meydanlarda, grev ve direnişlerde karşılık bulması ancak bu şekilde açıklanır. Doğru hak alıcı bir mücadele hattı, taleplerin doğru ele alınması ve emekçilerden karşılık bulması…. Tüm bu dönemlere baktığımızda sendikal hareketin varlık mücadelesinin aşağıdan yukarıya iş yerlerinde başlayan, sadece sendikal kurullarla dahi ifade edilmesi yetersiz kalacak emekçilerin şevkle katıldığı, söz hakkını kullandığı, aşağıdan yukarıya demokratik basıncın göz ardı edilemediğini süreçlerdir. Bu süreçlerde sendika kurullarının daha iyi işlemesinin yanı sıra iş yerinde emekçilerin sendikanın her sürecinin takipçisi olduğunu görüyoruz. Çünkü bu sendika önemli oranda emekçinin KESK’idir. İş yeri temsillerinin iş yerinde tüm emekçilerle bağının olduğu, emekçilerin talep ve sorunlarında çağrı merkezi halinde olduğu dönemlerdir bunlar. Tüm bunlar emekçilerin ortak mücadelesinin yanı sıra ülkenin demokratikleşme mücadelesinde de emekçilerin bir güç olarak kendini ifade etmesini sağlamıştır. Çünkü 2000’li yılların ortalarına kadar az çok bu şekilde yürüyen süreç kamu emekçilerinin bir sınıf olarak kendisini var ettiği süreçlerdir. Özelleştirme karşıtı mücadeleden, kamu yönetimi reformuna, sağlıkta dönüşüme kadar emekçilere yönelik saldırılara karşı ortak mücadelede, tüm eksiklikleri bir yana KESK’in çekim ve çağrı merkezi olduğunu herhalde herkes kabul eder. İşte KESK üyesi olsun olmasın tüm kamu emekçileri için iş yerinde KESK denildiğinde tüm bu mücadeleleri örgütleyen, bu mücadeleler örgütlenirken emekçilerin, iş yerinde gördüğü sendika temsilcileri, önderleri, hamalları Ayşe, Fatma, Ali'den; gerektiğinde bedel ödeme uğruna işi duran nice isimsiz sendika üyesi emekçilerden emekçinin KESK’inden bahsetmiş oluruz.

Bugün dahi belki unutulan ya da göz ardı ettiğimiz durum, KESK’in emekçilerdeki yansıması hatırlattığı mücadeleler, dürüst, demokratik değerlere sahip, tüm emekçilerin sorunlarına kulak kesilen iş yeri temsilcileri ve üyeleri akla gelir. Bu KESK için önemli bir kazanımdır ve geleceğin kamu emekçilerinin mücadelesinde hareketin merkezini tutacaksa ve söz verdiği gibi tüzük programlarına yazdığı gibi üç milyonu aşkın kamu emekçisinin sesi olacaksa bu kazanımı yitirmeden yeniden emekçinin KESK’i olabilme yoluna girmelidir.

GENÇ KAMU EMEKÇİLERİ İÇİN SENDİKANIN ANLAMI

Genç kuşak kamu emekçileri için ise sendikalar maalesef taraftar toplulukları gibi görülüyor. Yapılan anketler, iş yeri çalışmaları, iş yeri toplantılarında en çok duyduğumuz şey sendika ne işi yarar, bugüne kadar hangi hakkımızı kazandınız, sendikalar neden birleşmiyor? Şurası genç kamu emekçileri için çok açık; ortak taleplerle birleştirilmiş bir mücadele olmadan emekçilerin ne saldırı yasalarını püskürtebilmesi ne de yeni hak kazanabilmesi mümkün değil, o zaman tüm bunlar için sendikalar nasıl bir örgütlenme ve mücadele hattı öneriyor? Genç kamu emekçileri bu v.b soruların yanıtını bekliyor, hatta bir çoğu bu yanıtları da beklemiyor yapacak bir şey yok, tek adam rejimine karşı sendikalar ne yapabilir ki!

Eski kuşaklar için geçmiş sendikal mücadeleler önemli bir varlık nedeni ve hala değer taşırken, genç kamu emekçileri içinse bunu söylemek maalesef mümkün değil. Bu umutsuz ruh halinin bir kısmı bilinçsizlikten olsa bile önemli oranda sendikaların bugün iş yerinden kopmuş dar rekabetçi kendi iç tartışmalarına boğulmuş hallerinin etkisi göz ardı edilemez bir önem taşımaktadır. Bu durumun sendikaların kamu emekçilerinin kendi için bir sınıf olarak varlık mücadelesinden, giderek sendikanın kendi için var olma mücadelesine yönelmesi düşünsel olarak da emekçilerin taleplerinden çok toplumsal hareket sendikacılığına dayanmasının bir sonucu olduğunu söyleyebiliriz…

Kısaca emekçi gözünde sendikaların durumuna baktığımızda sendika kongrelerinin, genç kamu emekçilerinin yukarda belirttiğimiz sorularını yanıtlayabilmesi gerektiği açıktır: Sendikalar neden birleşmiyor, neden ortak mücadele edemiyorsunuz, neden sendikalarda örgütlenmeliyim, taleplerimizi nasıl ve ne zaman çözeceksiniz?...

Sendikalarımızı genç kamu emekçileri ile birlikte yeniden inşaa etmemiz, emekçileri kendi talepleri etrafında mücadelesini örgütlenmesi emek ve demokrasi mücadelesinin doğru zeminde birleştirilmesi için büyük önem taşımaktadır. Tek adam rejiminin giderek otoriterleşen anti demokratik uygulamalarına, işçi ve emekçilere topyekün saldırlarına karşı yeniden emekçinin KESK’i olmak bugün zorunludur ; ama bu mücadelenin emekçilerin gündeminde azade sığ kongre tartışmalarından çıkmasının mümkün olmadığını da kabul etmek gerekir. Emekçinin KESK’i,  KESK’i yönetim bürokrasisinden ibaret görmeyen doğal iş yeri önderlerinin, emekçilerin mücadelesi ile yeni bir mücadele hattında ortaya çıkacağı şüphesizdir. Ancak KESK’in tarihsel misyonunun gereğini ancak kongrelerinde bu soruların yanıtlamaya çalıştığında yerine getirmiş olur. Yeniden emekçinin KESK’i olmak umuduyla KESK’in 10. Olağan kongresini ve KESK’e inanan tüm emekçileri selamlıyorum.

EVRENSEL'İNMANŞETİ

Yüzde 30 için sıkıyönetim

Yüzde 30 için sıkıyönetim

Antep’te devlet, patronların yüzde 30 zam dayatmasını kabul etmeyerek fiili greve çıkan işçilere karşı adeta sıkıyönetim ilan etti. Eylemler yasaklandı, grev çadırları yıkıldı, işçilere öncülük eden Sendika Başkanı gözaltına alındı, Demokrasi Meydanı işçilere kapatıldı.

BİRİNCİSAYFA
SEFERSELVİ
Başpınar işçilerinin Demokrasi Meydanı'nda yapacağı eylem polis engeline takıldı. BİRTEK-SEN Genel Başkanı gözaltına alınıp serbest bırakıldı.

Evrensel'i Takip Et