KESK: Yoksulluk sınırındaki artış oranı maaş artışında temel alınmalı
Toplu iş sözleşmesi teklifi öncesi kamu emekçilerinin taleplerini açıklayan KESK, reel gelir kayıplarının giderilmesi için maaş artışında yoksulluk sınırındaki artış oranının temel alınmasını istedi.
Fotoğraf: Evrensel
KESK, 14 Temmuz'da Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’na verecekleri Toplu iş sözleşmesi teklifi öncesi kamu emekçilerinin hak kayıplarına ilişkin basın toplantısında bulundu. Kamu emekçilerinin son iki yılda, yoksulluk sınırı verilerine göre yüzde 8,5 reel gelir kaybı yaşadığını aktaran KESK Eş Genel Başkanı Mehmet Bozgeyik, yaşanan reel gelir kayıplarının giderilmesi için yoksulluk sınırındaki artış oranının tüm kamu emekçilerinin maaş artışında temel alınması gerektiğini belirtti. 2022 yılı için tüm kamu emekçilerinin maaşlarındaki yansımalarla birlikte yüzde 43,5 artış yapılmasını talep eden Bozgeyik, “Taleplerimizin kabulü halinde 2023 yılı için 2022 yılında gerçekleşen TÜFE+ÜFE ortalaması üzerine + 3 puan refah payı verilerek maaş hesabının yapılmasını istiyoruz” dedi.
Yapılan basın toplantısında konuşan KESK Eş Genel Başkanı Mehmet Bozgeyik, TİS teklifini 14 Temmuz’da Devlet Personel Başkanlığı'na ulaştıracağını bildirerek, “Ne yazık ki 5 buçuk milyon kamu emekçisi ve emeklisi 2 Ağustos'ta başlayacak toplu sözleşme görüşmelerini artan sorunlarla karşılıyor. Bugüne kadar beş defa kurulan masadan, insanca yaşamaya yetecek bir ücretten güvencesiz, sözleşmeli istihdama son verilmesine, gelir vergisi adaletsizliğinin ve ek gösterge adaletsizliğinin ortadan kaldırılmasından ek ödemelerin emekli aylıklarına yansıtılmasına kadar hiçbir temel sorunumuz çözülmemiştir. Çözülmediği gibi giderek derinleşen ekonomik kriz mevcut sorunlarımızı daha da ağırlaştırmıştır” diye konuştu.
TALEPLER
Kamu emekçilerinin son iki yılda, yoksulluk sınırı verilerine göre yüzde 8,5 reel gelir kaybı yaşadığını aktaran Bozgeyik, "Yaşanan reel gelir kayıplarının giderilmesi için yoksulluk sınırındaki artış oran tüm kamu emekçilerinin maaş artışında temel alınmalı. Dört kişilik bir ailenin yoksulluk sınırını esas aldığımızda bugün itibariyle 408,68 TL çalışmayan eş yardımı, 179,80 TL 0-6 yaş arası 2 çocuk yardımı ile birlikte net maaşı 4.810 TL olan en düşük kamu emekçisi maaşının AGİ hariç 5.219 TL'ye yükseltilmesini, sonuç olarak 2022 yılı için tüm kamu emekçilerinin maaşlarında yansımalarla birlikte yüzde 43,5 artış yapılmasını, hali hazırda 408,67 TL olan eş yardımının asgari aylık gıda harcaması olan 707,50 TL'ye çıkarılmasını, Yine 0-6 yaş arasındaki çocuklar için 89,90 TL, 6 yaş üstü çocuklar için 44,95 TL gibi komik tutarlarda ödenen çocuk yardımının her bir çocuk için asgari aylık gıda harcaması olan 707,50 TL'ye çıkarılmasını, taleplerimizin kabulü halinde 2023 yılı için 2022 yılında gerçekleşen TÜFE+ÜFE ortalaması üzerine + 3 puan refah payı verilerek maaş hesabının yapılmasını istiyoruz” dedi.
Ücretsiz kamu kreşleri açılıncaya kadar 0-6 yaş arasındaki her çocuk için 1100 TL tutarında kreş yardımı verilmesini talep eden Bozgeyik, “Asgari ücretin vergi dışı bırakılmasını, maaşlarımızın asgari ücret tutarını aşan kısmı için gelir vergisinin ilk dilim oranın uygulanmasını, lisans ve ön lisans mezunu tüm kamu emekçilerinin ek göstergesinin 3600'e çıkarılmasını, bunun dışındakalan tüm kamu emekçilerinin mevcut ek göstergelerinin 800'er puan artırılmasını, ek gösterge konusunda en mağdur kesim olan Yardımcı Hizmetler Sınıfı personelinin ek gösterge cetveline dâhil edilmesini, tüm ek ödemelerin emekliliğe yansıtılmasını, zorunlu BES kesintisinin kaldırılmasını, mevcut emekli maaşlarının yoksulluk sınırı baz alınarak artırılmasını, EYT haksızlığına son verilmesini, kadın çalışanların 20 hizmet yılı, erkek çalışanların 25 hizmet yılı dolduğunda yazılı talepleri halinde emekli olma hakkı kazanmasını, kademeli geçişle ilgili yaş hadleri uygulanmamasını, 5510 sayılı kanunda kademeli geçiş süresinin sonundan itibaren öngörülen yaş hadleri yerine kadınlarda 50, erkeklerde 55 yaşın dikkate alınmasını, ek ödeme adaletsizliğinin ortadan kaldırılmasını, farklı kamu kurumlarında aynı unvanda çalışan tüm kamu emekçileri arasında ücret eşitliğinin sağlanmasını, adil ücret politikasının esas alınmasını, 4/C den 4/B ye geçen personelin mevcutta olan ek ödeme tutarının kademeleri temel alınarak yüzde 70 ile yüzde 105 bandına çekilmesini talep ediyoruz” dedi.
"HALKTAN YANA BİR KAMU HİZMETİ"
Halktan yana bir kamu hizmetinin önündeki engellerin kaldırılmasının, tüm insanlığın ortak talebine dönüştüğünü belirten Bozgeyik, “Bu kapsamda; halktan yana kamusal hizmetler için; özelleştirmelere son verilmesini, kamu yatırımlarının artırılmasını, kamuda istihdamın yeterli hale getirilmesini, kamu kaynaklarının, faiz ve Kamu Özel İşbirliği, Yap İşlet Devret adı altında sermayeye aktarılmasına son verilmesini, haftalık çalışma sürelerinin düşürülmesini, kamunun bu konuda öncü olmasını, dar gelirli milyonlarca vatandaşımızın kamu hizmetlerine parasız ulaşmasının sağlanmasını istiyoruz.Bu nedenle; Konfederasyonumuzun önerdiği Asgari Geçim Standardı Tespit Komisyonu tarafından yalnızca toplumun bir ferdi olmaları sebebi ile ülkemizde bulunan insanlara temel ihtiyaçlarını karşılayacak düzenli ve koşulsuz bir gelir kapsamında belirlenecek bir tutarın, Temel Gelir Güvencesi olarak belirlenmesini talep ediyoruz” diye konuştu.
"GERİYE DÖNÜK TÜM HAK KAYIPLARI KARŞILANSIN"
Sözleşmeli istihdam sorununa kalıcı bir çözüm hala üretilmemiş olduğunu söyleyen KESK Eş Genel Başkanı Şükran Kablan Yeşil, “Güvenceli istihdam, güvenli gelecek için hukuksuz ve keyfi olarak OHAL-KHK'leri ile işinden, ekmeğinden edilen kamu emekçilerinin görevlerine iade edilmesini, geriye dönük tüm hak kayıplarının karşılanmasını, Güvenlik Soruşturması ve Arşiv Araştırması yasasının geri çekilmesini, iş güvencemizi fiilen kullanılamaz hale getiren tüm düzenlemelerin kaldırılmasını, sözleşmeli, taşeron, ücretli, vekil gibi hür türlü güvencesiz istihdama son verilmesini, tüm kamu emekçilerinin güvenceli-kadrolu istihdam edilmesini, performans, esnek çalışma gibi kamu hizmetlerinde niteliği düşüren, kamu emekçilerini birbirinin rakibi haline getiren uygulamalara son verilmesini, Yardımcı Hizmetler Sınıfı personelinin öğrenim durumlarına göre diğer hizmet sınıflarına sınavsız atanmalarını, ayrımsız tüm çalışanları kapsayan, başta Covid 19 olmak üzere meslek hastalıklarının tanımlandığı yeni bir İşçi Sağlığı ve Güvenliği Yasasının hayata geçirilmesini, 30 Haziran 2021 tarihli Cumhurbaşkanlığı tasarruf genelgesi ile kreşlerin kapatılması yetmezmiş gibi yerel yönetimler bünyesindeki geriye kalan sayılı bazı kreşlerin kapatılmasına yol açacak ifadelerin bulunması kabul edilemez. ‘İtibardan tasarruf olmaz’ adı altında Saray üstüne Saray yapılmasını değil, 0-6 yaş grubundaki çocuklarımız için tüm kamu kurumlarında bir an önce ücretsiz kreşlerin açılmasını istiyoruz” dedi.
"İSTANBUL SÖZLEŞMESİ UYGULANSIN"
Kamuyu saran tüm haksızlıkların ve hukuksuzlukların ortadan kaldırılmasının demokratik, adil bir çalışma yaşamının tesis edilmesi ile mümkün olduğunu belirten Yeşil, işe almada ve görevde yükselmede-unvan değişikliğinde kariyer ve liyakatin esas alınmasını, torpilin ve kayırmanın kapısını ardına kadar açan mülakatın, güvenlik soruşturması ve arşiv kaydı araştırmasının kaldırılmasını, sendikal hak ve özgürlüklerin önünün açılmasını, sendika ayrımcılığa son verilmesini, kadın kamu emekçilerine; çalışma yaşamında uygulanan ayrımcılığın, mobbingin son bulmasını, İstanbul Sözleşmesi'nin tek taraflı fesih edilmesini tanımıyoruz, dolayısıyla İstanbul Sözleşmesi'nin uygulanmasını, 25 Haziran 2021 tarihinde yürürlüğe giren 190 sayılı ILO Şiddet ve Taciz Sözleşmesi'nin onaylanmasını, istihdam, terfi ve unvan değişikliklerinde cinsiyet eşitliğinin sağlanmasını istiyoruz” dedi.
Yeşil, “Geldiğimiz noktada kapsamından, tarafların belirlenmesine, grev hakkımızın yasal güvence altına alınmamasından uyuşmazlık durumunda devreye girecek olan Hakem Kurulunun yapısına kadar onlarca temel sorunu bulunan, hak arama yollarını kapatan, TÜİK'in çarpık enflasyon rakamlarına endeksli maaş artışlarına indirgenen, temel hiçbir sorunumuzu çözmeyen mevcut 'toplu sözleşme' sisteminin tam beş kez iflas etmiştir. KESK olarak yıllardır verdiğimiz mücadele sonucunda kurulan masanın kamu emekçilerinin ve emeklilerinin haklarının değil, yetkili' olarak oturanların şahsi çıkarlarını temel alan bir zemine dönüştürülmesine seyirci kalmayacağız. Bu nedenle; beş milyon kamu emekçisinin ve kamu emeklisinin ortak ekonomik, sosyal, demokratik, özlük ve mesleki hak ve çıkarlarını temel alan, iktidarın hem işveren olarak tarafı hem hakemi olmadığı, her sendikanın, konfederasyonun kendi üyeleri adına masaya oturabildiği, kadın kamu emekçilerinin kendi talepleri ile masada temsil edildiği, başta ILO sözleşmeleri olmak üzere uluslararası sözleşmelerle, evrensel sendikal hak ve özgürlüklerle uyumlu, grev hakkı ile tamamlanmış gerçek bir toplu sözleşme temel talebimizdir” diye konuştu. (Ankara/EVRENSEL)
KESK ANKARA ŞUBELER PLATFORMU: İNSANCA YAŞAMAYA YETECEK BİR MAAŞ
KESK Ankara Şubeler Platformu, kamu emekçilerinin 2022-2023 dönemi toplu sözleşme sürecine giderken taleplerini dile getirdi. İktidarın kamu emekçilerinin sorunlarını görmezden geldiğini ifade eden Dönem Sözcüsü Sacit Ünalmış, “Biz bu gidişe dur demediğimiz sürece, sahici ve samimi bir şekilde yan yana gelip el ele vermediğimiz sürece, kapalı kapılar ardında rakamlarla oynadıkları gibi hayatlarımızla oynamaya devam edeceklerdir” dedi.
KESK Ankara Şubeler Platformu, “İnsanca Yaşamaya Yetecek Bir Maaş İstiyoruz” talebiyle basın açıklaması gerçekleştirdi. Eğitim Sen Ankara 5 No’lu Şube binası önünde gerçekleşen açıklamada konuşan KESK Ankara Şubeler Platformu Dönem Sözcüsü Sacit Ünalmış, asgari ücretli, emekli, kamu emekçisi ve dar gelirli olan tüm kesimlerin ücretlerinin günden güne eridiğine dikkat çekerek “İşsizlik, geçim derdi ve düşük ücretler artık hayatların sönmesine, ailelerin dağılmasına, çocukların çalışmak zorunda kalmasına neden oluyor” dedi. Siyasi iktidarın bu tabloya karşı gözlerini yummuş olduğunu ifade eden Ünalmış, TÜİK rakamlarının ise iktidarın yalanlarının aracı haline geldiğini dile getirdi.
"KAŞIK GİDEREK KÜÇÜLÜYOR, KEPÇE DEVASA BOYUTLARA ULAŞIYOR"
Ünalmış, 3 milyon kamu emekçisinin ve 2 milyon emeklinin iradesi ve ihtiyaçlarının yok sayıldığını ifade ederek, kamu emekçilerinin, 2022-2023 dönemi toplu sözleşmeye gitme sürecinde, yüzde 3'lük kısmı toplu sözleşmeden kaynaklanan, yüzde 5,45'lik kısmı ise enflasyon farkı olarak "lütfedilen" yüzde 8,45'lik bir zamla karşılaştığına dikkat çekti. Haziran ayı enflasyon oranı üzerinden verilen zam henüz maaşlara yansımamışken bir de Temmuz ayından itibaren geçerli olmak üzere elektrik ve doğalgaz zamlarının geldiğini hatırlatan Ünalmış, “Siyasi iktidarın kaşıkla verdiğini kepçeyle alma politikası yıllara kıyaslandığında ise kaşığın giderek küçüldüğü, kepçenin ise devasa boyutlara ulaştığı herkes tarafından çok iyi biliniyor” diye konuştu.
"KAMU EMEKÇİLERİ ‘ARTIK YETER’ DEMELİ"
Tüm kamu emekçilerine ve emeklilere çağrıda bulunan Ünalmış, “Biz bu gidişe dur demediğimiz sürece, sahici ve samimi bir şekilde yan yana gelip el ele vermediğimiz sürece, kapalı kapılar ardında rakamlarla oynadıkları gibi hayatlarımızla oynamaya devam edeceklerdir. Dolayısıyla sendikalı ya da sendikasız, tüm kamu emekçileri "artık yeter" demeli ve bu gidişe bir son vermelidir” diye konuştu. Ünalmış, KESK olarak taleplerini ise şöyle sıraladı:
En düşük kamu emekçisi maaşı; kira, yakacak, ulaşım gibi sosyal ödemelerle yoksulluk sınırının üzerine çıkarılmalıdır. Maaşlarımızda hedeflenen enflasyon oranında değil, yaşanan gerçek enflasyon oranında, satın alma gücümüzdeki azalma ve ekonomik büyüme oranları dikkate alınarak artış yapılmalıdır. Elektrik, doğalgaz, su, akaryakıt, ekmek, toplu taşıma gibi temel ihtiyaçlara yapılan zamlar geri alınmalı, söz konusu temel ihtiyaçlara zam yapılmamalıdır. Tüm yükü emekçilerin sırtına yıkan vergi adaletsizliğine son verilmelidir. Sadece geçtiğimiz yılın kayıplarını telafi etmek için maaşlarımız 2021 yılının başından itibaren geçerli olmak üzere seyyanen 1000 (bin) TL artırılmalıdır. Yıllardır yandaş konfederasyonla yapılan satış sözleşmelerine son verilmeli, uluslararası sözleşmelerde güvence altına alınan grev hakkımız engellenmemeli, derhal grevli özgür toplu sözleşme mekanizması kurulmalı, bunun için 4688 sayılı yasa baştan sona yeniden düzenlenmelidir. (Ankara/EVRENSEL)
KESK KAYSERİ ŞUBELERİ: İNSANCA YAŞAMAYA YETECEK ÜCRET İSTİYORUZ
KESK Kayseri Şubeler Platformu, “İnsanca yaşamaya yetecek bir ücret istiyoruz” talebi ile basın açıklaması gerçekleştirdi. Cumhuriyet Meydan’ında gerçekleştirilen açıklamayı okuyan Eğitim-Sen Kayseri Şube Başkan’ı Sedat Ünsal, “Siyasi iktidarın kaşıkla verdiğini kepçeyle alma politikası yıllara kıyaslandığında, kaşığın giderek küçüldüğü, kepçenin ise devasa boyutlara ulaştığı herkes tarafından biliniyor” dedi.
Ülkede asgari ücretli, emekli, kamu emekçisi ve dar gelirli tüm kesimlerin ücretlerinin günden güne eridiğini ifade eden Ünsal, “Siyasi iktidar bu tabloya karşı gözlerini yummuş ve kulaklarını tıkamış şekilde, görmek istediği hülyaya, duymak istediği nidaya kendini kaptırmış gidiyor. Ekonomik krizin üzerimizdeki ağrılığı, pandemi koşullarında taşıyamayacak düzeye ulaşıyor” ifadelerini kullandı.Ünsal, emekçi yaşamların iktidarın çılgın projelerinden, reform paketlerinden ve doymak bilmeyen sermayedarlardan daha kıymetli olduğuna dikkat çekerek, “Tüm emekçilere çağrımızıdır. Bu gidişe dur demediğimiz sürece, sahici ve samimi bir şekilde yan yana gelmediğimiz sürece hayatlarımızla oynanmaya devam edilecektir. Dolayısıyla bu gidişata dur demeliyiz. Emekçilerin ücretleri insanca yaşamaya yetecek bir seviyeye çekilmelidir” dedi. (Kayseri/EVRENSEL)