17 Temmuz 2021 23:47

NikoTeini: Ne seviyorsak onu çalıyoruz

Özlem Ertan; İstanbul'da yaşayan Yunanistanlı müzisyenlerin kurduğu "NikoTeini" grubunun üyeleri Asineth Fotini Kokkala ve Nikos Papayeorgiu'yla konuştu.

Fotoğraf: NikoTeini arşivi 

Paylaş

Özlem ERTAN

Pandemi süreci ilginç bir biçimde bazı özgün sanatsal çalışmaların ortaya konmasına da vesile oldu. Örneğin İstanbul’da yaşayan Yunanistanlı Müzisyenler Asineth Fotini Kokkala ile Nikos Papayeorgiu, salgın döneminde NikoTeini grubunu kurarak ev ortamında yaptıkları müzik kayıtlarını sosyal medya üzerinden paylaşmaya başladı. Müzisyenler her pazartesi NikoTeini YouTube kanalında videolar paylaşıyor. 1989 doğumlu Asineth Fotini Kokkala kanun ve çello, 1996 doğumlu Nikos Papayeorgiu ise lavta ve tambur çalıyor.

Bazen ikili olarak bazen de konuk müzisyenlerle birlikte çalan NikoTeini’nin gördüğü ilginin nedenlerinden biri yaptıkları müziğin ve icralarının güzelliğiyse diğeri de samimiyetleri… Türk sanat müziğinden geleneksel Yunanca şarkılara, özgün bestelerden yıllanmış parçalara kadar uzanan geniş bir repertuvarı bulunan NikoTeini’nin yaptığı kayıtları izlerken insan kendini onların evine misafirliğe gitmiş gibi hissediyor.

NikoTeini olarak çalışmalarını sürdüreceklerini, önümüzdeki dönemde besteci dostlarından NikoTeini için yazılmış yeni besteler isteyeceklerini söyleyen Asineth Fotini Kokkala ve Nikos Papayeorgiu’yla Bizans müziğinden Türk sanat müziğine, geleneksel Yunan şarkılarından mübadelenin müziğe etkilerine kadar pek çok konu hakkında sohbet ettik.

GİRİT’TE LABYRINTH SEMİNERLERİ

Asineth Fotini Kokkala ve Nikos Papayeorgiu, Türk sanat müziğine ilgilerinin Girit’teki Labyrinth yaz seminerlerine katılmaya başladıktan sonra arttığını söylüyor. Bu müzik seminerlerinde Göksel Baktagir gibi Türk müzisyenlerle tanıştıklarını belirten Asineth Fotini Kokkola, “On beş yaşımdayken Girit’teki Labyrinth yaz seminerlerine katılmaya başladım. Orada Türk müzisyenlerle de çalıştım. 2005’te ise ilk kez İstanbul’a geldim ve buraya aşık oldum. Daha o zaman İstanbul’a taşınmam gerektiğini düşündüm. 2010’da Erasmus öğrencisi olarak Yıldız Teknik Üniversitesi Sanat ve Tasarım Bölümüne geldim. O zamandan beri de buradayım,” diyor.

Müziğe çocukken babasıyla başlayan Nikos Papayeorgiu da Labyrinth yaz seminerlerine katılmış. “Türk sanat müziğini dinlediğimde bana çok çekici geldi. Ayrı bir ruhu, duygusu var bu müziğin. Aşık oldum Türk sanat müziğine,” diyen müzisyen, İstanbul’u çok sevmiş ve iki buçuk yıldır da burada yaşıyor.

BİZANS MÜZİĞİ, OSMANLI MÜZİĞİ

Aynı zamanda Yeniköy Panayia Kilisesi’nde mugannilik yapan Nikos Papayeorgiu’ya Türkiye’de Bizans müziği olarak bilinen Rum Ortodoks kilise müziğiyle Türk sanat müziği arasındaki makamsal benzerlikleri de sorduk. Müzisyen bizi şu sözlerle yanıtladı: “Makamsal olarak birbirlerine benziyorlar. Netice aynı şehrin müzikleri ikisi de. Bildiğimiz en eski Bizans müziği 17’nci yüzyıla kadar gidiyor. Bizans müziğinde sekiz tane makam kullanılıyor. Ancak bir makamın içinde farklı makamlar da olabilir. Osmanlı döneminde Rum Ortodoks Patrikhanesi’ndeki muganniler tambur da çalıyorlardı. Türk müzisyenlerle bir araya geliyorlardı, arkadaşlardı. Bu yüzden etkileşim vardı. Bizans müziği dini bir müziktir. Aslında Bizans müziği demek o kadar da doğru değil. Rum Ortodoks kilise müziği daha uygun.”

Asineth Fotini Kokkala ise her iki müzik türünün de gerek makam gerekse yapı, davranış ve melodinin gelişimi bakımından aynı müzik dilini kullandığını belirtiyor.

TOPRAĞINDA DEĞİL, YUNANİSTAN’DA SÖYLENEN ŞARKILAR

Asineth Fotini Kokkala’nın tabiriyle “Yunanistan küçük bir ülke olmasına rağmen her yörenin kültürü, müziği ve geleneği farklı.” Adalarda bile birbirinden farklı pek çok stil olduğunu, Yunanistan’ın her bölgesinde o yöreye özgü geleneksel müzik tarzları olduğunu ifade eden Kokkola, 1923 mübadelesiyle Anadolu Rumlarının yurtlarını terk edip Yunanistan’a gitmek zorunda kalmalarının müzik üzerinde de etkisi bulunduğundan söz ediyor. Müzisyen, “İnsanlarla birlikte Kapadokya’dan, Karadeniz’den, Batı Anadolu’dan Rumca şarkılar da geldi Yunanistan’a. Ancak artık toprağında söylenmiyor bu şarkılar,” ifadelerini kullanıyor.

Nikos Papayeorgiu ise müziğin tarihi de yansıttığını söylüyor ve şöyle devam ediyor: “Müziklerden tarihi de çok iyi anlayabiliyoruz. Mübadeleleri de anlayabiliyoruz. Kuzey Yunanistan’a gidiyorsun, orada Karadeniz müziği çalıyorlar. Ancak 100 yıl önce o müzik orada yoktu”

Anadolu’dan Yunanistan’a taşınan şarkılardan bahsedilince rembetiko da akla geliyor. Asineth Fotini Kokkala’nın rembetiko hakkında da söyleyecekleri var: “Rembetiko’da Pire ve İzmir olmak üzere iki farklı ekol var. Pire rembetikosu toplum dışına itilmiş insanları anlatan, haşhaşla ilgili şarkılardan oluşur genelde. İzmir rembetikosu ise Cafe Aman dediğimiz tarzdadır. Daha popüler, herkese hitap eden, aşka, hayata dair şarkılar vardır İzmir rembetikosunda.”

"YENİ BİR TARZ SUNUYORUZ"

Repertuvarlarını önceden belirlemediklerini vurgulayan Nikos Papayeorgiu, “Ne çalacağımıza o gün karar veriyoruz. Sevdiğimiz şeyleri deniyoruz,” diyor. Fotini Kokkola ise şu sözleriyle arkadaşını destekliyor: “Bir stratejimiz yok. Evde, rahat ortamımızda ne seviyorsak onu çalıyoruz. Evde arkadaşlarınızı dinliyormuşsunuz gibi bir ortam… Yeni bir tarz sunuyoruz. NikoTeini bizim için özel bir yolculuk oluyor. Bu süreçte önceden bilmediğimiz şeyleri de öğreniyoruz. Yeni bir repertuvar keşfediyoruz. Her pazartesi ne olursa olsun yeni bir video paylaşıyoruz. Devamlılık önemli. Farklı konuklar olunca farklı insanlar da geliyor.”

İstanbul’da tanışan iki müzisyen, pandemi sürecinde NikoTeini adıyla müziği paylaşmaya başladı. Ardından ‘NikoTeini and Friends’ adıyla konuk müzisyenleri de bu çalışmalarına ortak etti. Kendine özgü bir üslubu bulunan değerli İstanbullu Müzisyen ve Ses Sanatçısı Yorgo Triandafilidis’in de dahil olduğu dostlarıyla güzel kayıtlar yaptı ve yapmaya devam ediyor.

NİKOTEİNİ VE BESTECİ ARKADAŞLARI

İki müzisyenden NikoTeini’nin yeni bir projesi olduğunu da öğreniyoruz. Nikos Papayeorgiu, “Şimdi ‘NikoTeini and Composers’ (NikoTeini ve besteciler) diye bir bölüm açmak istiyoruz. Beste yapan pek çok arkadaşımız var. Onlardan bizim adımıza yazılmış parçalar isteyeceğiz ve bu parçaları onların istediği gibi çalmak arzusundayız,” sözleriyle gelecek planlarını özetliyor.  


KADINLARDAN OLUŞAN BİR GRUP: SİNAFİ

İstanbul’daki İstos Korosu’nun şefliğini yürüten ve aynı zamanda piyano dersleri de veren Asineth Fotini Kokkala’nın NikoTeini dışında bir grubu daha var. Üç kadın müzisyenden oluşan bu grubun adı ise Sinafi. 2019’da Kalan Müzik’ten ‘İho’ adında bir albüm de çıkaran Sinafi’nin konser programı pandemiden dolayı kesintiye uğradı. Ancak ilerleyen zamanlarda Sinafi Trio da çalışmalarına kaldığı yerden devam edecek.  

Yeni yılda Evrensel aboneliği hediye edin
ÖNCEKİ HABER

Şişli Etfal Dayanışması Evrensel Gazetesini ziyaret etti, taleplerini anlattı

SONRAKİ HABER

İstanbul ve Ankara'da inşaatlarda iş kazaları: 4 işçi yaralandı, 2'sinin durumu ağır

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa