Emekçinin bayramı: Geçim yok, dinlenmek hayal
Milyonlar bayramı ‘geçim sıkıntısı’ ile geçirdi. Adanalı emekçiler anlattı: “Kurbanı bıraktık, et bile alamıyoruz”, “Çocuklar denize gitmek istiyor, gidemiyoruz”, “Yaşamaya direniyoruz".
Fotoğraflar: Evrensel
Gülcan AVCI
Alperen DEMİR
Adana
Yüksek enflasyon vatandaşın belini büktü. Her bayramda sorulan “Nerede o eski bayramlar?” sorusu işçiler için artık eski bayram ritüellerine değil, derinleşen yoksulluğun yarattığı yıkımı ve geçmişteki ‘bir nebze’ rahat yaşama özlemi özlemi ifade ediyor. Birçok emekçi ne kurban kesebiliyor ne de çocuklarına kıyafet alabiliyor. Bayram tatili ise tamamen hayal.
EMEKLİ VATANDAŞ BAYRAMI KOLTUKTA GEÇİRECEK
Bayramı Adana’da emekçiler ile konuştuk. Kıraathanede vakit geçiren Ahmet Metin Batuman, “Bayramı koltukta geçireceğiz” dedi. Emekli maaşına yapılan zammın yüzde 8 olduğunu hatırlatan Batuman, “2 bin 700 lira emekli maaşı alıyorum. Evim mülk. Ufak tefek bir bahçem var. İhtiyaçlardan kısarak geçinmeye çalışıyoruz. Artık aşırı bir sosyal hayatımız yok. Ev kira olsa geçinmek mümkün değil” ifadelerini kullandı. Önceki bayramlarda yine kurban alamasalar da bayram alışverişi yapabildiklerini dile getiren Batuman, “Bu sene alacağımız bir yarım kilo şeker olur, ufak bir kolonya olur” dedi.
"NE ET ALABİLİYORUZ, NE KURBAN KESEBİLİYORUZ"
Gıda alanında bir depoda şoför olarak çalışan Şemsettin Turhan, enflasyonun işçi ücretlerine gelen zammın çok üstünde olduğunu belirterek, “Kurban Bayramı’na yarım giriyoruz. Bırak kurbanı yeni kıyafet alma konusunda bile sıkıntımız var. Tatile gidemiyoruz. Verdikleri ücret 3 bin 450 lira. Ben bunu kiraya mı vereyim, çocuklarıma mı harcayayım, kurban mı keseyim, borçları mı ödeyeyim? Yani hiçbir şekilde karşılayamıyorum” dedi. Eski bayramların daha iyi geçtiğini ifade eden Turhan, “Etimizi rahatça alabiliyorduk. Çıkıp gezebiliyorduk. Rahatça bayram tatilimize de çıkabiliyorduk. Ama şu an yüzde 60-70 zamdan dolayı et de alamıyoruz, kurbanımızı da kesemiyoruz. Eskiden kurban ucuzdu, şimdi kilosu 37 liradan başlıyor. Şekerimizi, kıyafetlerimizi alamıyoruz. Ve hastalıktan dolayı bir yere gidemiyoruz. Çocuklar denize gitmek istiyor. Mersin’e gitsek karşılayamıyoruz. Maaşı 1’inde aldık. Bugün ayın 17’si cebimizde para kalmadı. Borç üzerine borç. Biz böyle olsun istemezdik ama bizi bu hale getiren bizim devlet büyüklerimiz” dedi.
EŞİ KANSER, TEK MAAŞLA GEÇİM MÜCADELESİ
Şehir merkezinde bayram alışverişini sorduğumuz İmran isimli kadın da bayramı evde oturarak geçireceklerini söyledi. Eşinin işten ayrıldıktan sonra kanser hastası olduğunu anlatan İmran, “Benim çalıştığımla ancak evi geçindirebiliyoruz. Bir fabrikanın yemekhanesinde çalışıyorum. Ücretimin bir kısmı icraya kesiliyor, 2 bin 280 lira para elime geçiyor. Suyu öde, elektriği öde, pazara git zaten bitiyor. Paranın hiçbir değeri yok. Bir markete gidince yağ olmuş 80 lira. Siz düşünün evin giderini” dedi.
İŞYERİNDE BASKI, DIŞARIDA YOKSULLUK
Eşinin malulen emekli olması için uğraştıklarını dile getiren İmran, “Bayram alışverişi yapamayız. Eskiden bayramlar çok iyiydi. Eşim çalışıyordu. Kurbanımızı da alıyorduk, çocukların bayramlığını da alıyorduk. Bir de kızımın düğünü var. Ev kira. Adam 12 bin liradan 14 bin liraya çıkardı. Ya benim eşim hasta. ‘Bu sene de böyle olsun’ demiyor. İşin içinden çık çıkabilirsen? Yaşamaya direniyoruz. Sınırın altındayız artık. Biz pandemi yardımına başvurduk, bir kuruş alamadık. Alanlar da zaten hep zenginler. Fiyatlarda indirim istiyoruz. Ekonomi bitmiş durumda. Yaşamaya çalışıyoruz. İşte de pandemiden dolayı baskı yapıyorlar. 3 kişinin yapacağı işi 1 kişi yapıyorsun. Kod 29’la işten atmakla tehdit ediyorlar. Bir arkadaşımızı o şekilde çıkardılar. Başka yerde de iş bulamıyorsun” ifadelerini kullandı.
"GEÇİNEMİYORUZ, HER ŞEYİ ERTELİYORUZ"
Kurban fiyatlarının çok yüksek olduğunu dile getiren Semra isimli kadın ise, “Kurban kesmeyeceğiz. Bayram alışverişi yapmadık. Kıyafette de çok büyük bir alışveriş yapmadık. Biraz şeker alırsak tamam. Sadece evi geçindirelim, yeter” dedi. Geçmiş yıllarda bu kadar pahalılık olmadığı için daha rahat alışveriş yapabildiklerini dile getiren Semra, “Ama şimdi pahalılıktan elini bir şeye uzatamıyorsun. Her şey çok pahalı olmuş. Eşim asgari ücretle çalışıyor. Asgari ücret biraz daha yüksek olsa alışveriş biraz daha iyi olur. Ekonomi de canlanmış olur” dedi.
Bu koşullarda evin geçimini nasıl sağladıklarını sorduğumuz Semra, “Geçindiremiyoruz da aslında her şeyi erteliyoruz. ‘Bu ay olmasa önümüzdeki ay, o ay olmasa sonraki ay’ diyerek ihtiyaçları erteliyoruz. Mesela elektrik faturasını bu ay ödeyemiyorsun, sonraki faturayı bekliyorsun. Birini yatırıyorsun birini yatıramıyorsun. Su faturası da öyle. Hep geriden geliyorsun. Her şeyden kısıtlıyoruz. Yeme içmeden, alışverişten. Bir şeyi alabiliyor musun, alıyorsun ama zorluklarla alıyorsun” dedi.
"ÇOCUĞUNU MUTLU EDİP, EVİN İHTİYACINI KARŞILARSAN GERÇEKTEN BAYRAM OLUR"
Bayramın gerçekten bayram olması için tüm ihtiyaçları karşılayabilmeleri gerektiğini dile getiren Semra, “Çocuğunu mutlu etmen, evin ihtiyacını karşılaman gerekir. Kısıtlama ile değil de daha rahat alırsan daha güzel bir bayram geçirirsin. Tatile gidemiyorsun, evin stresini bile atamıyorsun” dedi.
"BORÇ İKİ İKEN ÜÇ, ÜÇ İKEN BEŞ OLUYOR"
İbrahim Halil Başaran isimli genç önceki bayramlara mutlu ve neşeli girdiklerini ancak bu bayramın virüsten dolayı sıkıntılı geçeceğini söyledi. Bütçeleri kadar alışveriş yapabildiklerini dile getiren Başaran, “Bayram deyince aklıma arkadaşlarımla gezmek geliyor ama virüsten dolayı gezemiyoruz. Ekonomik kriz de var hem aileleri hem çevreyi etkiliyor” dedi. Mobilyacıda işçilik yapan Behçet Altıntarla, “Büyük ihtimalle evde geçecek” diye cevap verdi. Daha önce alım gücünün daha yüksek olduğunu dile getiren Altıntarla, “Bir ülkenin yönetimi kendi öz kaynaklarını özelleştirip maliyetleri yükseltirse bu vatandaşa yansır. Borç 2 iken 3, 3 iken 5 oluyor. Özelikle elektrik, tüp fiyatları çok etkiliyor. Geçen yıl 90 liraya aldığım tüp 130 lira olmuş. Ekonomik sıkıntı herkeste var” dedi.
"EMEKÇİLERİN ÖRGÜTLENMESİNİN ÖNÜNE ENGELLER KONULUYOR"
Evdeki sıkıntılardan, stresten uzaklaşmak, sıcak havalarda biraz nefes almak, serinlemek için insanların kıraathanelere gittiğini ifade eden Altıntarla, “Ama sorsanız 40 kişiden 5 kişi tatil yapamıyor” dedi. İşçi sınıfının kendisini destekleyen platformlara yönelmesi gerektiğini dile getiren Altıntarla, “Örgütlenmenin önüne engel koyarsanız, hukukun önünü tıkarsanız işçi gerçek haklarını savunmakta zorlanır. Mevcut kapitalist sistem emperyalist sisteme hizmet ettiği müddetçe sömürü devam eder” şeklinde konuştu.