HDP Sözcüsü Günay: Her yere özel jetle giden iktidar orman yangınını söndüremiyor
HDP Sözcüsü Ebru Günay, HDP’ye yönük saldırılar, orman yangınları, kuraklık, ırkçı saldırılar ve pandemi başlıklarını değerlendirdi.
Ebru Günay | Fotoğraf: MA
Yangınların sorumlusunun iktidar olduğunu ifade eden HDP Sözcüsü Ebru Günay, “Sarayın 13 tane uçağının olduğu, her yere özel jetle giden bir iktidarın yangını söndürmek için iki uçak kaldıramaması, bu ülkeyi sürüklediği vahameti gösteriyor” dedi.
Halkların Demokratik Partisi (HDP) Sözcüsü Ebru Günay, partisinin Genel Merkezi'nde basın toplantısı düzenledi. Partinin Eş Genel Başkanlarının başkanlığında yapılan Merkez Yürütme Kurulu (MYK) toplantısının devam ettiğini söyleyen Günay, HDP’ye yönük saldırılar, orman yangınları, kuraklık, ırkçı saldırılar ve pandemi başlıklarını değerlendirdi. Günay, “Toplantımızda siyasal gelişmeleri, partimize yönelik saldırıları ve yürüttüğümüz çalışmaları değerlendirdik” dedi.
YANGINLAR
İki gündür Türkiye’nin birçok yerinde yaşanan orman yangınları ile ilgili konuşan Günay, "Yaşananlardan dolayı çok büyük üzüntü duyuyoruz. Maalesef her güne bir ekolojik yıkım veya felaketle başlıyoruz. Ülkenin dört bir yanından doğa talanı, afet, yangın, kuraklık, sel haberleri geliyor. Antalya Manavgat'tan sonra Akseki, Muğla’da, Osmaniye’de, Adana’da, Muş Şenyayla’da, Mersin, Kayseri ve Uşak'ta yangınlar çıktı. Halkımıza, halklarımıza çok büyük geçmiş olsun, hayatını kaybeden vatandaşlarımıza Allahtan rahmet yakınlarına başsağlığı diliyoruz. Hayatlarımızı, doğamızı, yaşamlarımızı küle dönüştüren bu felaketler karşısında gerçekten üzüntümüzü tarif edecek sözcük bulamıyoruz" diye konuştu.
"SARAYIN 13 UÇAĞI VAR"
Devletin tüm olanaklarını bir an önce seferber ederek zarar gören tüm vatandaşların zararını karşılaması konusunda takipçisi olacaklarını belirten Günay, konuşmasının devamında şu ifadeleri kullandı:
“Ne yazık ki iktidar olan biteni izliyor, kentlerimizin yok olmasına seyirci kalıyor. Sarayın 13 tane uçağının olduğu, Tarım ve Orman Bakanı’nın her yere özel jetle gittiği bir iktidarın yangını söndürmek için iki uçak kaldıramaması bu ülkeyi sürüklediği vahameti gösteriyor. Sarayın bir uçağıyla onlarca yangın söndürme uçağı alınabilirdi. İklim uzmanlarının ve yine küresel ekoloji hareketlerinin iklim krizi dolayısıyla orman yangınlarına dair uyarılarının dikkate alınmaması, önlem alınmaması da iktidarın yangınlardaki sorumluluğunun başka bir göstergesidir. Ortak mirasımız olan ormanların rant uğruna, veya tedbirsizlikten yok edilmesine defalarca şahit olduk.
ZARARLAR TAZMİN EDİLMELİ
Yandaş basın, iktidarın tetikçisi olan kimi ırkçı çevreler ve özellikle Kürt halkına düşman kesimler yangına körükle gidiyor ve daha büyük bir felaketin zeminini hazırlıyorlar. Bunların bu katliam ve provokasyon çağrısına karşı harekete geçen bir savcı hala bulunamadı. Buradan tekrar tahrikçileri uyarıyoruz ve buradan tekrar tekrar suç duyurusunda bulunuyoruz. Hukuk ve adaletten yana olan bir savcı, bir hakim bu tehlikeli oyuna dur demelidir. Ayrıca son dönemlerde Doğu Karadeniz başta olmak üzere sel felaketi, Bingöl’de yaşanan deprem nedeniyle de geçmiş olsun dileklerimizi paylaşıyoruz. Felaketler gerçekleştikten sonra milletin kafasına çay atanlar şunu bilsin ki, bu felaketin nedeni aşırı yağışlar değildir. Bunun tek bir sorumlusu vardır o da yanlış kentleşme ve ulaşımın mimarı olan ve tüm Karadeniz coğrafyasını rant uğruna feda eden ekolojik yıkımın sorumlusu olan iktidardır. Bir an önce bu projelerden vazgeçilerek halkın doğa ile birlikte uyumlu yaşamasını sağlayacak yeni adımlar atılmalı, zarar gören tüm halkımızın da zararları tazmin edilmelidir.
KURAKLIK
Geleceğimizi tehdit eden bir başka konu ise kuraklıktır. Kapitalizmin dünyaya armağanı olan küresel iklim değişikliğinin de etkisiyle yanlış tarım politikaları sonucunda ağır bir kuraklık ve gıda krizi ile karşı karşıyayız. Mazot, gübre, ilaç ve tohum girdilerinin yükselmesi ve üstüne gelen kuraklık on binlerce çiftçiyi açlık ve yoksullukla baş başa bırakacak tarımsal gıda fiyatlarının fırlamasına sebep olacaktır. Bu konularda bir an önce tedbir alınmalıdır. Bizler HDP olarak kuraklıktan etkilenen bölgelerin acil afet bölgesi ilan edilerek tedbirlerin alınmasını, önümüzdeki dönemde yaşanacak gıda krizine karşı da şimdiden kalıcı önlemler alınması savunuyoruz.
IRKÇI SALDIRILAR
Ne yazık ki Türkiye’nin yaşadığı felaketler sadece bunlarla da sınırlı değil. Bu ülkenin ve hatta dünyanın yaşadığı en büyük felaketlerin başı toplumları zehirleyen ırkçılık felaketidir. Bu ülkedeki ırkçılık bugünün sorunu değil; ne yazık ki beslenerek büyütülmektedir. Son dönemlerde tırmandırılan ırkçı saldırılar can almaya, Kürtler başta olmak üzere farklı herkese yönelik bir tehdit olarak ön plana çıkmaya başladı. HDP olarak kimlik üzerinden gelişen her türlü saldırıyı ırkçılık olarak kabul ediyoruz. Kürtlere yönelik gelişen ırkçılık devletin teşviği veya göz yummasıyla daha da artmaktadır. Afyon’da, Konya’da ve son olarak Ankara’da Kürtlerin linç edilmesi ve Diyarbakırlı Kürt yurttaşımız Hakim Dal’ın katledilmesi aynı ırkçı yönelimin bir sonucudur.
Kürtlere yönelik linç kampanyalarından doğrudan sorumlu olan Saray Rejiminin, ırkçılık üzerinden kutuplaştırma politikalarına karşı, tüm Türkiye demokrasi güçleri ortak bir tutum geliştirmelidir. Aksi halde, Türkiye önümüzdeki seçimlere 7 Haziran seçimleri sonrası yaşadığımız koşullar altında adil ve şeffaf olmayan şartlarda girecektir. Irkçıları uyarıyoruz, bu ülkenin geleceğini tehdit eden tehlikeli bir oyun oynuyorsunuz. Ektiğiniz nefret tohumları ortak yaşamı dinamitliyor ve biz asla bu tehlikenin seyircisi olmayacağız.
MÜLTECİLERE YÖNELİK SALDIRILAR
Bu saldırılar son dönemlerde göçmenlere de yönelmeye başladı. Afganistan merkezli yeni göç dalgası karşısında toplumun farklı kesimlerinden kabul edilemez tepkilerin geldiğini görüyoruz. İran üzerinden Türkiye’ye giriş yapan binlerce Afgan göçmenin görüntülerinin kamuoyuna yansımasından sonra ortaya koyulan tepkiler hukuktan, insan haklarından, vicdandan uzak tepkilerdir. İran sınırından itibaren Saray Rejiminin sorumluluğu altına giren Afgan göçmenlerin kontrolsüz geçişleri bilinçli bir politikanın ürünüdür.
Sığınmacılara yönelen ırkçı söylemler partimiz için öncelikli ve hassas bir konudur. İktidar, kendisine yönelmesi gereken toplum baskısını muhalefet eliyle göçmenlere yönlendiriyor olmasını memnuniyetle izliyor. Yaşanan göç dalgası ve mevcut tablonun sorumlusu mülteciler değil, savaş politikalarını destekleyenlerdir. İktidarın getirdiği her türlü savaş tezkeresine destek verenler bu tablodan sorumludur. Suriye’ye atılan bombaların üzerine isimlerini yazdıran siyasetçilerin bugün göçmen karşıtlığı yapması ilkesizliktir, ırkçılıktır.
"HESAP SORMAYA ÇAĞIRIYORUZ"
İktidarın kuyruğuna takılan popülist ve ırkçı dış politikaya angaje olmanın bir bedeli olduğunu TBMM kürsülerinden defalarca dile getirdik. Bugün gelinen noktada HDP olarak ortaya koyduğumuz dış politika öngörülerinin ne kadar isabetli olduğunu kamuoyunun takdirlerine sunuyoruz. Irkçılık yapan kesimlere bu vesileyle daha ağır tablolara yol açacak savaşçı dış politikalarını gözden geçirme çağrısı yapıyoruz. Diplomasiyi askeri müdahalelerden ibaret sayan ve temelsiz argümanlarla, tek taraflı girişimlerle tansiyonu yükselten popülist tutumları terk etmeye çağırıyoruz. HDP olarak tüm yurttaşlarımızı ırkçı ve yabancı düşmanı tutumları teşvik eden kesimleri dikkate almamaya, yaşanan bu bölgesel kriz karşısında ve dış müdahalelerinden dolayı Hükümetten hesap sormaya çağırıyoruz.
"AŞI OLUN"
Pandemi dünyayı ve Türkiye’yi tehdit etmeye devam ediyor. Bayram ve yaz tatili nedeniyle oluşan kalabalıklar vaka sayılarının daha da yükseleceği endişelerini artıyor. Vaka artışlarının önemli nedenlerinden birisi de anadilde sağlık hizmetinin verilmemesidir. Vaka sayıları hızla artarken maalesef kentlerimizde aşılama çok yavaş bir şekilde devam etmektedir. Pandemi baş edilemeyecek düzeye gelmeden bugüne kadar pek çok konuda tarihi sorumluluğunu yerine getiren halkımıza bir çağrımız var. HDK Sağlık Meclisi, HDP Sağlık ve Sosyal Politikalar Komisyonu, Türk Tabipleri Birliği, Sağlık Emekçileri Sendikası ve sağlık kurumlarının aşı çağrılarına partimiz destek veriyor. Halklarımızı nerede olurlarsa olsunlar aşı olmaya çağırıyoruz. Halkımızın aşı konusunda yaşadığı güvensizlikleri anlıyoruz, ancak biz bilime güveniyoruz. Halkımızı da sevdiklerini korumak için aşı olmaya çağırıyoruz. Bilime güvenin aşı olun, bilim insanlarına kulak verin aşı olun.”
(Ankara/MA)
HDP'Lİ PAYLAN'DAN ERDOĞAN'A: UÇAN SARAYLARINIZDAN BİRİNİ SATIP YİRMİ YANGIN SÖNDÜRME UÇAĞI ALABİLİRSİNİZ, NEDEN YAPMADINIZ?
HDP Diyarbakır Milletvekili Garo Paylan, orman yangınlarının kontrol altına alınamamasını ve müdahale edilen yangın söndürme uçağının yetersizliğini Meclis gündemine taşıdı. Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay’a soru önergesinde bulunan Paylan, “Yeterli sayıda yangın söndürme uçağı neden almadınız? Yanan ormanların baş sorumlusu olduğunuzun farkında mısınız?” diye sordu.
28 Temmuz günü başlayan, can kayıplarına neden olan ve doğayı, ekolojiyi, canlı yaşamını yok eden orman yangınları henüz sonlandırılamadığını beliten HDP Diyarbakır Milletvekili Garo Paylan, “Tarım ve Orman Bakanı, ‘Türkiye genelinde 28-29 Temmuz tarihlerinde 17 ilimizde toplam 58 orman yangını meydana geldiğini, yangınları kontrol altına almak için üç uçakla müdahale edildiğini’ açıklamaktadır. Orman yangınlarının, yeterli sayıda yangın söndürme uçağıyla müdahale sağlanamadığı için söndürülememesi kamuoyunda büyük tepkiye neden olmaktadır” dedi.
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay’ın yanıtlaması istemiyle soru önergesinde bulunan Paylan, Uçan saraylarınızdan birini satıp, yirmi yangın söndürme uçağı alabilirdiniz. Neden yapmadınız? Yeterli sayıda yangın söndürme uçağı neden almadınız? Yanan ormanların baş sorumlusu olduğunuzun farkında mısınız” diye sordu. (Ankara/EVRENSEL)