10 Ağustos 2021 00:16

İşçi geçinemiyor, huzursuzluk artıyor

“7 kişilik bir işçi grubunun 7’sinin de AKP’ye oy vermeyeceği kesin. Ama kime oy vereceği de kesin değil ve birkaç işçi Millet İttifakı’nı bir seçenek olarak görmüyorlar bile.”

Fotoğraf: Spencer Davis/Unsplash

Paylaş

Kiralık işçi
Kocaeli

Merhaba, ben 25 yaşında metal fabrikasında çalışan bir kiralık işçiyim. Düzenli bir iş bulup hayatımı devam ettirmek için askerlik gibi bir sorunu ortadan kaldırdıktan sonra büyük bir umut ile iş arama mücadelesine giren milyonlarca gençten sadece biriyim.

Kiralık bir işçi olarak işe başladım. 21. yüzyıl Türkiye’sinde kiralık arabalar, kiralık evler, kiralık kıyafetler vb. bir sürü şeyin yanı sıra kiralık işçi de var. Bu eskiden ve hatta günümüzde birçok yerde devam eden köle pazarları veya hamalların sabahın köründe bir alanda toplanıp iş yaptıracak kişilerin “seç, beğen, al” tekniğiyle günlük işçi alması gibi bir noktada olmasa da özel istihdam büroları üzerinden nerede ve ne zaman ihtiyaç varsa oraya yönlendirildiğin bir sistem kiralık işçilik...

Ülke gündemi oldukça yoğun ve gündemler birçok yerde tartışılıyor. Çalıştığım fabrikada bir sürü kiralık genç işçi var. Onlarla ve fabrikanın kadrolu birkaç işçisi ile yemek molasında çardakta otururken, işçilerden biri hararetli bir şekilde yangınlardan kaynaklı yanan ormanlardan tartışmayı başlattı. Ortamda bulunan 7 kişi de iktidarın yanan ormanlar ile ilgili yapmış olduğu açıklamalara inanmadıklarını söyleyip, “Resmen müdahale etmemek için, uçak kiralamayı, yardımları kabul etmeyip ağaçların ve ormanların katledilmesine göz yumdular” şeklinde büyük bir sinirle tepkilerini dile getirdiler. “Bir de utanmadan insanlara o bölgeye gidip çay dağıtan bir cumhurbaşkanı var bu insanı salak yerine koymaktır” diye atıldı bir işçi. Devamında, “Ben Cumhurbaşkanı’nın çay dağıttığı alanda yerli halkın orada olduğunu düşünmüyorum, kendi getirdikleri kitledir onlar, yoksa yerli halktan birisi o çayı ona geri fırlatırdı” dedi. Ardından Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’na nasıl tepki gösterdiler, cevap bile veremedi dedi.

Laf lafı açıyordu ve konu mülteci meselesine geldi. Toplumun maalesef ki çoğunluğunun ırkçı bir tavır ile baktığı bu konu işçilerin içerisinde ağırlıklı olarak bu şekilde yer edinmiş olmalı ki işçilerden birisi “Kendi ülkemizde turisti geçtim mülteci gibi olduk” dedi. “Fabrika duruştaydı, hiçbir yere tatile gidemedim. Ev ve kahve arası mekik dokundum sadece” dedi. Bir diğer işçi ise memleketine gidip 1 haftalık tatil yapması tek başına 3 bin liraya mal olduğunu söyleyerek “1 aylık maaşı 1 haftada yedim” diye sitem ediyordu.

Laf lafı açıyordu, herkes çayının son yudumlarını içip, sigaranın son çekişlerini yaparken konu seçimlere geldi. 7 kişilik bir işçi grubunun 7’sinin de AKP’ye oy vermeyeceği kesin. Ama kime oy vereceği de kesin değil ve birkaç işçi Millet İttifakı’nı bir seçenek olarak görmüyorlar bile. “Kime oy vereceğiz” diye düşünenler de var. “İktidara vermeyeceğim kesin ama kime vereceğimi bilmiyorum. Gençler yani Z kuşağı bu iktidarı bitirecek” dedi işçilerden biri: “Bu iktidara artık sadece emekliler ve devlet memurları oy verir ancak. Artık yetti, sabır sabır nereye kadar. Hep halkı aşağılayan ve salak yerine koyan bir iktidar var. Bıktım artık.” 19 yaşındaki genç bir işçi de “Ben Z kuşağıyım ve bu iktidar Z kuşağına hiçbir şey veremiyor, Z kuşağından oy alamayacaklar bence” dedi.

Herkes sigara izmaritlerini ve karton bardaklarını çöpe atmaya koyulurken mesai zili çaldı. Fabrikadaki işçilerin ülke gündemine dair değerlendirmeleri ve gelecekten bekledikleri bunlardı.

ÖNCEKİ HABER

"Sendikal bürokrasinin sessizliğini birleşik mücadele bozacak"

SONRAKİ HABER

Boğaziçi Üniversitesi akademisyenleri, 144'üncü kez sırtlarını rektörlüğe döndü

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa