İlkokul öğretmeni yazdı: Siz bizimle dalga mı geçiyorsunuz?
Sincan'dan bir ilkokul öğretmeni yazdı: "Verilen rakam kabul edilemez. Bu zam bu ülkede yaşayan memurların yaşamlarının rahatlatıcısı olamaz. Siz bizimle dalga mı geçiyorsunuz diye sorarlar insana."
![İlkokul öğretmeni yazdı: Siz bizimle dalga mı geçiyorsunuz?](https://staimg.evrensel.net/upload/dosya/192148.jpg)
Fotoğraf: KESK
İLGİLİ HABERLER
![Son 17 yılın en yüksek ağustos enflasyonu: Enflasyon yüzde 1,12 artışla yüzde 19,25'e çıktı](https://staimg.evrensel.net/images/840/upload/dosya/191545.jpg)
Son 17 yılın en yüksek ağustos enflasyonu: Enflasyon yüzde 1,12 artışla yüzde 19,25'e çıktı
![Hükümetin kamu emekçisine teklifinden sefalet zammı çıktı](https://staimg.evrensel.net/images/840/upload/dosya/189028.jpg)
Hükümetin kamu emekçisine teklifinden sefalet zammı çıktı
![KESK’ten birçok ilde TİS protestosu: Kamu emekçileri yüzde 45 zam istedi](https://staimg.evrensel.net/images/840/upload/dosya/192651.jpg)
KESK’ten birçok ilde TİS protestosu: Kamu emekçileri yüzde 45 zam istedi
Sincan’dan bir ilkokul öğretmeni
Ankara
20 yıldır devlet okulunda görev yapan devlet memuru bir öğretmenim. Eşim özel bir bankada çalışıyor. 11 yıllık evliyiz. Bir evladımız var. Kimseye yük olmadan evlendik, sonra dedik ki çocuğumuz olacak, bir evimiz olsun. Ne de olsa iki maaşlıyız! Hâlâ ödediğimiz, on yıllık çektiğimiz kredi ile bir ev sahibi olmaya çalışıyoruz. İki maaşlı bir evde bir ev kredisinin bu kadar zor ödenebileceğini öngörememişken üstüne dedik ki hepi topu bir çocuğumuz, özel okulda okutalım. Ne cesaret ama!
“Hayat zor, hayat pahalı” güzel ülkem için bir deyim oldu adeta, ne acı bir deyim. Bizim çocukluğumuzda çok zengin insanlar vardı, ulaşılamaz gibi görünen onlar dışındaki herkes aşağı yukarı aynı imkanlara sahiplerdi. Olmasalar bile öyleymiş gibi yapılırdı. Günümüz Türkiye'sinde oluşan kesimleri sayamaz olduk; dar gelirli, alt tabaka, üst tabaka, fakir, aç… Enflasyon rakamlarıyla oynanarak, mış gibi yapılıp kapatılamayacak fakirlikte yaşamaya çalışan insanlar var bu ülkede. Kazandığı üç kuruş parayla vergisini ödeyip yine de sürünenlerin ülkesi olduk ne yazık ki...
Market alışverişinden çıkıldığında herkes önce fişlere bakar oldu, ne aldım da bunu ödedim acaba diye. Çünkü artık yapılan alışverişlerin bile şekli değişti ülkemde. Bir şey alırken başka bir şey alamaz olduk. İhtiyaçlardan isteklere sıra bile gelmiyor artık. Aldığımız değil, almaya çalıştığımız ürünlerin hiçbirinin fiyatı bir önceki alışverişi tutmuyor. Bu ülkede eti geçtim, çocuklarına ekmek yediremeyen insanlar var. Yiyebilenler de kendinden utanır oldu bunu bulamayan nice insan var diye. Ama utanan, sıkılan, boğulan, debelenen hep halk; onları bu hale getirenlerin yüzleri kösele!
Kendi cepleri dolarken işsizlikten, parasızlıktan, açlıktan intihar eden halkının varlığını görmezden gelip yatacak yeri olmayanlar, o insanların kaderlerini belirliyor bu ülkede.
Vergi ödüyoruz sağlıktan yararlanamıyoruz, vergi ödüyoruz yollardan yararlanamıyoruz (çünkü çok pahalı), vergi ödüyoruz eğitimden yararlanmıyoruz, öyleyse neden ödüyoruz biz vergileri? Birileri çok kolay para kazanırken birileri hep aç sefil, makas açıldıkça açıldı. Tüm bunların hesabını sorabiliyor muyuz? Tabii ki hayır.
İşçi ve memur zamları görüşmelerinde istenilen rakamların çıkmayacağını, verilmeyeceğini biliyor muyduk? Tabii ki evet çünkü burası Türkiye.
İki üniversite mezunu insan, bir öğretmen ve bir bankacı. Evlerine iki maaş giren tek çocuklu bir çekirdek aile. Ev kredisi, özel okul... Aslında ne kadar olabilecek yapılabilecek iki şey değil mi? Değil ne yazık ki. Çünkü burası Türkiye. Bir ev alıp çocuk okutmanın bedeli, yaşları çok da ileri olmayan iki insanın hayatlarında pek çok şeyden fedakarlık etmeleri demek bu ülkede.
Önerilen verilen rakamlar kabul edilemez. Bu zamlar bu ülkede yaşayan memurların yaşamlarının rahatlatıcısı olamaz. Siz bizimle dalga mı geçiyorsunuz diye sorarlar insana. Sordular mı? Belki evet belki hayır. Sorulabildiyse cevap: İşinize geliyorsa... Çünkü burası Türkiye...
Evrensel'i Takip Et