08 Eylül 2021 10:27

Çiftçiye bir darbe de hükümetten: Yine gümrüksüz ithalat

Ekonomik kriz ve pandemi etkisiyle girdi maliyetleri sürekli artan; kuraklık nedeniyle zor günler geçiren çiftçiye bir de "ithalat" darbesi vuruldu. Hububat ve bakliyatta gümrük vergisi sıfırlandı.

Fotoğraf: DHA

Paylaş

AKP iktidarı hububatta yine ithalatın önünü açtı. Hububat ve bakliyatlarda gümrük vergisi sıfırlandı. Bazı hububat, bakliyat ve tohumluk hububat ithalatında gümrük vergisi yıl sonuna kadar sıfırlandı, kahve ithalatında düşürüldü.

Ekonomik kriz ve pandemi etkisiyle girdi maliyetleri sürekli artan; kuraklık nedeniyle zor günler geçiren çiftçiye bir de "ithalat" darbesi vuruldu. Hububat ve bakliyatta gümrük vergisi sıfırlandı. İktidar yaz aylarında da yerli üreticiden 1750 liraya aldığı arpayı 2 bin 400 liraya ithal etmişti. Mahmudiye Süt Üreticileri Birliği Başkanı Güner Özer, "Yem sanayicileri depolayacak, yılbaşından sonra da üzerine kâr koyup satacak. Sütte maliyet düşmez" dedi.

Hububat ve bazı hububat tohumlukların ithalatında gümrük vergisi yıl sonuna kadar sıfır olarak uygulanacak.

Resmi Gazete’de yayımlanan ve ithalat rejimi kararında değişiklik yapan Cumhurbaşkanı kararı ekinde yer alan listeye göre, nohut, yeşil ve kırmızı mercimek, buğday, mahlut, tohumluk çavdar, beyaz ve maltlık arpa, tohumluk yulaf, mısır ve buğdaygiller ailesinden bir yem bitkisi olan sorgum tohumu ithalatında gümrük vergisi 31 Aralık’a kadar sıfır olarak uygulanacak.

DEPOLAYIP YILBAŞINDAN SONRA KÂRLA SATIYORLAR

Arpa ve buğdayı yem olarak kullanan süt üreticileri, yem sanayinin ithalat fırsatçılığını anlattı. Eskişehir Mahmudiye Çifteler Han İlçeleri Süt Üreticileri Birliği Başkanı Güner Özer, "Temel problemimiz yem fiyatları. Yem fiyatlarında sanayici ile görüştüğümüzde hammadde ithalatından dolayı yüksek fiyattan geldiğini beyan ediyorlar. Madem uygun fiyatla gelecekse, yem sanayicilerine denetim yapılması gerektiğini söylüyoruz. Bu maalesef bir türlü gerçekleşmiyor. Vergiler sıfırlandı. Ekonomik olarak gücü olanlar tahılları alıp depolayacaklar, yılbaşından sonra da üzerine kar koyup satacaklar. Bu yüzden ithalat üreticinin derdine derman olmaz" dedi.

"TMO uygun fiyata arpa veriyor" denildiğini hatırlatan Özer, "Üreticinin belki yüzde 10’unu etkiliyor. Devede kulak. Eskişehir ölçeğini düşündüğümüzde, Mahmudiye’deki üretici başvuru yapıyor. İnönü deposundan arpa alacaksın deniyor. 3 ton arpa için astarı yüzünü geçiyor. Üretici talep etmedi oluyor" ifadelerini kullandı.

SADECE BİR İLÇEDE SÜT ÜRETİMİ YÜZDE 25 DÜŞTÜ

Süt üreticilerinin üretimi bıraktığını kaydeden Özer, şu ifadeleri kullandı:

“Sadece Mahmudiye’de 6 ayda süt üretim kapasitemizin yüzde 25’ini kaybettik. 41-42 ton üretim yapıyor olmamız gerekirken, şu an 30-31 tonlardayız. Yüzde 25’i kayıp. Üretici hayvanını sattı ya da azalttı. Ya da yem vermiyor, günü geçiştirmeye çalışıyor. Hayvan başı ortalama süt 25 iken 15’e düşüyor. Kendimiz üretmedikten sonra dışarıdan almanın sonu yok. Hiçbir zaman süt 5 lira olsun demiyorum. Bizim en büyük maliyetimiz yem. Yem fiyatı, süt fiyatı ile 1.3 parite ile sabitlenmesi gerekiyor. Yem fiyatı artmışsa süt fiyatının artması, yem fiyatı düşmüşse süt fiyatının da o ay için düşmesi. En sürdürülebilir sistem budur.”  (İstanbul/EVRENSEL)


GEREKÇE BAŞKA, NİYET BAŞKA!

Sedat BAŞKAVAK

AKP iktidarı tarım ürünleri ithalatında gümrük vergilerinin sıfırlanmasına ilişkin aldığı kararın gerekçesinde, Kovid-19 hastalığı nedeniyle hububat ve bakliyat fiyatlarındaki artışın önüne geçilmesi iç piyasa fiyatlarının makul seviyede tutulması; spekülatif hareketlere izin verilmemesi için buğday, arpa, mısır, çavdar, yulaf, mercimek, nohut vs. için gümrük vergisini sıfırlandığını iddia etti. Koronavirüs salgınının gıda fiyatlarının artmasına yeni sebep olmadı. Geçtiğimiz yıl pandemi ilan edildiğinde hem tarımsal üretimin devam etmesi için üretici köylülerin desteklenmesi hem de tarımsal üretimdeki maliyet artışlarının düşürülmesi dolayısıyla ilaç, gübre, yem gibi bitkisel ve hayvansal üretim girdilerinin ucuz temini için desteklerin artırılması gerektiğini dile getirmiştik. Fakat Erdoğan’ın AKP iktidarı tarım ve gıda tekellerinin çıkarlarını ülke tarımı ve üretici köylüsünün önünde tuttuğu için bu uyarıları dikkate almadılar. Pek çok ülke koronavirüs salgını nedeniyle tarım üretiminde ve gıdada korumacı önlemleri başvurup, ihracatı kısıtlayıp kendi gıda güvencesini sağlamaya çalışırken AKP iktidarı o günlerde de ithalata sarılmıştı. Hal böyle olunca tarım ürünlerinde fiyatlar ve dolayısıyla da gıdada fiyatları artarak devam etti. Çünkü üretimde belirleyici olan ülkelerin tarım tekelleri fiyatlar açısından da belirleyici oluyor.

TARIM TEKELLERİ HAKİM

Buğdayda dünya üretiminin yüzde 60’ını dört ülke kontrol ediyor. Avrupa Birliği, Çin, Hindistan, Rusya. Rusya dünya ihracatının yüzde 20’sini yapıyor ve hatırlanacak olursa pandemi ilan edildiğinde Rusya buğday ihracatını durdurduğunu açıklamıştı. Dünyadaki mısır üretiminin yüzde 65’ini 3 ülke yapıyor: ABD, Çin ve Brezilya. Soya üretiminin yüzde 82’si Brezilya, ABD ve Arjantin üçlüsü tarafından yapılmaktadır. Dünya ayçiçeği üretiminin yüzde 73’ü Rusya Ukrayna ve Avrupa Birliği ülkeleri tarafından yapılmaktadır. Mercimekte ise dünya üretiminin yüzde 60’ı Hindistan ve Kanada tarafından yapılırken; ihracatın yüzde 58’i Kanada tarafından yapılmaktadır. “Üretmesek ne olacak, satın alırız” dediğinizde muhtaç kaldığınızı gören tarım tekelleri istedikleri fiyatı size dayatıyor. İşte o zaman temmuz ayında 237 dolara aldığınız bir ton arpayı eylül ayında 300 dolara haziran sonunda 260 dolara aldığınız 1 ton buğdayı eylül başında 330 dolara alıyorsunuz. Üretici köylü buğdayını 2.2 liradan sattı bugün ise ithalata 2.8 hatta 3 lira ödeniyor. Ülke köylüsü buğdayını ucuza satarken tekeller pahalıya satıp kârına kâr katıyorlar.

İTHALAT ŞİRKETLERE YARIYOR

Bu işin bir yanı, diğer yanı da 2020'nin sonu kurak geçerken 2021'in kurak bir yıl olacağı bilinmesine rağmen tarımsal üretimin zarar görmemesi için gereken önlemleri de almadılar. Tarım ürünleri üretimi kuraklık nedeniyle azaldı. Buğday, arpa, mercimek üretimi en çok düşen ürünler oldu. Azalan üretim ithalatla karşılanmaya çalışılıyor. Bu durumda tanım tekellerinin işine yarıyor.

Yaşanan bu sürecin tarım üretimine pek çok olumsuz etkileri olacaktır. Birincisi ithalat karşısında ezilen üretici köylü artan girdi maliyetleri karşısında üretim yapmaya zorlanırken ürününü değerinde satamadığı için ya daha çok borçlanacak ya da tarımdan kopacak. Daha çok borçlanan köylünün durumu da ortada. Çünkü her gün sayısı daha çok artan kullandığı krediyi ödeyemediği için traktörüne, tarlasına, hayvanına haciz gelen köylü var.

Bunun sonucu da yine üretimde azalma ve gıda fiyatlarında artış olarak karşımıza çıkacaktır.

İkincisi; halk pahalı tüketecek çünkü bu güne kadar yapılan ırgalarlar sonucu ne fiyatlardaki artışın önüne geçildi nede fiyatlar makul seviyede tutuldu. Aksine hep arttı. Yanı halk da pahalıya tüketti.

ÖNCEKİ HABER

Şenyaşar ailesi savcıdan görüşme talep edecek

SONRAKİ HABER

Sağlık emekçileri ek ödeme değil hakları olanı istiyor: "Gerekirse greve hazırız"

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa