LCW işçisi: Fazla mesailer bile artık kurtarmıyor
Bırakalım bir insan olarak tatil yapma hakkını, insanca yaşama koşullarımızı fazla mesailer bile kurtarmıyor artık.
Fotoğraf: Evrensel
LCW lojistik depoda çalışan bir işçi
Bir yılı aşkın süredir LCW’nin lojistik deposunda çalışıyorum. Pandemiyle birlikte başlayan çalışma sürecim, beraberinde şirketin hak gasplarıyla devam etti. Aylık ve 3 aylık primlerimizden, bayram ikramiyelerimizden geriye kuru maaş kaldı. Tüm bu haklarımızın maaşa yansıyabilmesi için şirketin “kâr bazı” ve kişisel “hedefler” baz alınıyor. Salgın sürecinde hastalandığımız vakit raporlu olduğumuzda ise bir günlük rapora 5 gün prim kesintisi yapılıyor. Bu koşullarda prim ve ikramiyelerimiz sözde kalıyor. Bitmek bilmeyen mesailer ve vardiyaların dönmemesi yüzünden çalıştığımız hafta sonları, ay başında cebimizi dolduracak diye umutlanıyoruz fakat temel ihtiyaçlar harcamalar, faturalar, borçlar karşısında sadece biraz nefes alabilmemize yetiyor.
Yazın “Tatil planı yaparız” diye beklettiğimiz yıllık izinlerimizde “Nasıl bir tatil yapalım da maaşımıza denk düşsün” diye kara kara düşünüyoruz. O kadar yoğun, mesaili çalışmanın karşısında kafa izni olarak kullandığımız yıllık izinler de bir derde dönüşüyor. Oysa aylarca mesaili çalıştığımız durumda normalde iyi bir tatil yapılması gerekiyor fakat evdeki hesap çarşıya uymuyor. Arkadaşlarımın hepsi yıllık izinlerini kullandılar, bir çoğu 15 günlük izninin sadece 5 gününü ya memleketine giderek kullanmış ya da evinde vakit harcamış. Çünkü 15 gün tatil için bir harcama limiti yok, öyle bir tasarrufa girdiğimiz durumda eksiye düşeceğiz ve bir sonraki ay başına kadar rapor almadan, mesaileri aksatmadan çalışmak zorunda kalacağız. Bırakalım bir insan olarak tatil yapma hakkını, insanca yaşama koşullarımızı fazla mesailer bile kurtarmıyor artık.