Sendikayı işçiler mi yönetecek, seçilene kadar olağanüstü yapanlar mı?
Yaklaşan toplu sözleşmeler varken, hak kayıpları altında çalışmaya devam ederken, biz işçinin gündemi olmamasına rağmen Genel-İş Ankara 1 No’lu Şube’ye bir olağanüstü kongre daha dayatıldı.
Fotoğraf: Evrensel
Çankaya Belediyesinden bir delege
Ankara
Merhaba Çankaya Belediyesi emekçileri;
Yaklaşan toplu sözleşmeler varken, hak kayıpları altında çalışmaya devam ederken, biz işçinin gündemi olmamasına rağmen Genel-İş Ankara 1 No’lu Şube’ye bir olağanüstü kongre daha dayatıldı. Gerekçesinin bile işçilere açıklanmadığı olağanüstü kongre 18 Eylül’de gerçekleşecek.
Örgütlü olmanın, birlikte karar alıp uygulamanın önemi günden güne artıyor. İşyerimizde ancak birlikte ve örgütlü davrandığımızda bir şey yaptırabildiğimizi pandemide bile ancak böyle önlem aldırabildiğimizi birlikte gördük. Toplu sözleşme dönemlerinde birlikte yaşıyoruz.
Toplu sözleşme dönemleri başta olmak üzere sendikalarda iki anlayış karşı karşıya gelmektedir. Biri uzlaşmacılık adına işverenin verdiğine razı olan ve dediğini yapan sendikal anlayıştır. Diğeri de başta TİS olmak üzere işçilerin hep birlikte belirlediği sorunların çözümü ve yeni kazanımlar için işçilerle birlikte karar veren birlikte uygulayan sendikal anlayış.
Bugün yaşanan da budur. Yani bir yanda “Bizim belediye yönetimiyle aramız iyi” diye işçiye kendi adaylıklarını anlatan, şubeyi bir olağan dönemde ikinci kez olağanüstü kongreye götüren anlayış. Diğer yanda “İşçinin iradesi her şeyin üstündedir; o nedenle de işçiye danışılmadan, işçinin onayı alınmadan sözleşme imzalanmaz” diyen anlayış.
Bir yanda “Sizin için en iyisini biz biliriz” diyen bürokratik sendika anlayışı ve onun temsilcileri, diğer yanda şehrin atığını, pisliğini temizleyen biziz, kaldırımı yapan yolunu asfaltlayan biziz, parkını sokaklarını temizleyen biziz, kreşlerde çocuklara eğitim veren biziz, Çankaya evlerinde kurslar düzenleyen biziz, güvenliği sağlayan biziz, bürolarda Çankaya halkının hizmetine bakan biziz geleceğimiz konusunda da biz karar veririz diyen işçilerin sendikanın her faaliyetinde karar sahibi olmasını savunan sendikal anlayış.
Bir yanda işçinin kararını hiçe sayanlar, diğer yanda işçinin ortak kararı hem doğruyu, hem ileri olanı belirler diyerek işçi olduğunu hiç unutmayanlar.
Sendikayı işçiler mi yönetecek, yoksa koltuğa oturana kadar olağanüstü yapmaya devam edenlerin temsilciliğini yapanlar mı?
Sendika faaliyetlerinde, işçi haklarında, çalışma koşullarında işçiler mi söz ve karar sahibi olacak yoksa bizim belediye yönetimiyle aramız iyi diyenler mi?
İşçi arkadaşlarımızın bu konuda karar vermeleri gerekiyor.
Hiçbir hak mücadele edilmeden kazanılmıyor. Hiçbir mücadele de tek başına verilmiyor. Yaşasın örgütlü mücadelemiz.
HER AY 200 TL TAŞERON ŞİRKETİN CEBİNDE
Çankaya Belediyesinden bir taşeron işçi
Ankara
Çankaya Belediyesinde Ömeroğulları isimli taşeron şirketin park ve bahçelerdeki ihaleyi alması ile 18 Haziran günü taşeron işçi olarak işe başladık. Benim gibi işe başlayan 250-300 civarı arkadaşım var. Kimsenin sigorta girişi 18 Haziran’da yapılmadı, yetmezmiş gibi ücretler elden verildi. Bize bir bordro imzalatıyorlar fakat imzalattıkları bordroda ne işverenin imzası ne kaşesi var. Elden verdikleri için herkese standart 2 bin 850 TL veriyorlar. Oysa bankaya yatırsalardı emekli arkadaşlarımıza 3 bin 50 TL yatırmak zorunda olacaklardı. Bu işin başındakiler her ay her bir işçinin maaşından 200 TL keserek ceplerine atıyorlar. 27 Ağustos’ta banka hesap numarası açacaklarını söylediler ama hiç kimse adına açılmadı o hesap numarası. İşi resmiyete dökmemek için çabalıyorlar. Resmi olarak bizim Ömeroğulları taşeron şirketi ile herhangi bir ilişkimiz yok. Biz Çankaya Belediyesinde Park ve Bahçeler Müdürlüğü ile görüştük ama onlar bize inanmıyorlar. Israrla ücretlerimizin banka hesabına yattığını söylüyorlar; yatmıyor diyoruz ama nafile inandıramıyoruz. Park ve bahçelerdeki yetkililer de bizim yaşadığımız durumu sorgulamıyor, bizimle görüşmelerini ciddiye almıyor. Şimdi ücretlerimiz yok, sorduğumuzda ödenecek diyorlar. Ama nasıl? Hesap numarasına atacaklarmış, yani olmayan banka numarasına. Bu da yetmezmiş gibi sigorta girişlerini 18 Haziran’a çektik yalanını söylüyorlar ama işçinin sigorta girişi 9 Ağustos olarak görünüyor. Bizim normal koşullarda ekim ayının sonuna kadar çalışmamız gerekiyor, iş akdimiz o tarihe kadar. Fakat 70-80 kadar arkadaşımız ihbar tazminatı ödenmeden işten çıkarıldı. Ben soruyorum, neden işveren benim arkamda durmuyor? Çankaya Belediyesi arkamızda dursa sahip çıkardı. Sıkıntımızı sorunumuzu belediye yönetimine anlatamıyoruz ya da anlıyorlar ama işlerine gelmiyor.