Teyit.org ekibinden Mert Can Yılmaz: Aşı dezenformasyonuna karşı tavrımızı net bir biçimde koymamız gerekiyor
Teyit.org, Türkiye'de aşı dezenformasyonu: Yanlış bilgiyi kimler yayıyor, ilişki ağları ne? Çalışmasını yayımladı. Teyit.org ekibinden Mert Can Yılmaz çalışma ile ilgili sorularımızı yanıtladı.
Fotoğraf: Freepik
Zeliş IRMAK
İstanbul
Neredeyse ikinci yılını geride bırakan Kovid-19 pandemisi, Ekim 2021 itibariyle 5 milyona yakın cana mal oldu. Toplum bağışıklığı ve kayıpların en aza indirilmesi için eldeki en etkili araç, etkinliği kanıtlanmış aşılar. Ancak aşılar hakkında tereddütleri olanlar, aşılarla ilgili organize dezenformasyon kampanyalarından etkilenebiliyor. Bu kampanyaları yürütenler, basit tereddütleri olanları yanlış yönlendiriyor.
Türkiye’de aşılara odaklanan dezenformasyon aktörlerini, bu aktörlerin yaygınlaştırabildikleri anlatılarını ve bu anlatı ağının toplumda nasıl bir etki yarattığını Öğretim Üyesi Dr. Onur Varol’un danışmanlığında Sabancı Üniversitesi’nden Özgür Can Seçkin, Ege Ötenen, Umut Duygu ve Edinburgh Üniversitesi’nden Aybüke Atalay inceledi.
Hazırlanan çalışmayı Teyit ekibinden Mert Can Yılmaz ile konuştuk.
Bu çalışma ile ne amaçlandı?
Bu çalışma kapsamında Türkiye’de Covid-19 aşılarına ilişkin dezenformasyon yayan aktörleri ve bu aktörlerin aşılara ilişkin izlediği temel anlatılarını tespit etmeye çalıştık. Temelde ülkedeki aşı karşıtlığını bütünüyle anlamlandırabilmek ve aşı tereddütü yaşayan bireylerin ilgili anlatılarla karşılaşmaları durumunda savunmasız kalmalarının önüne geçebilmek istiyoruz. Aşılar hakkında kasıtlı olarak yanlış bilgi yayan aktörlerin ve bu aktörlerin anlatılarının Covid-19’a karşı toplum bağışıklığının kazanılması yolunda ciddi bir kesintiye neden olabileceğine ilişkin toplumda esasında var olan farkındalığı pekiştirmeyi arzu ediyoruz.
Yanlış bilginin yayılması ne kadar tehlikeli?
Kimi zaman yanlış bilgi çok masum görülebiliyor. Can Yücel’e atfedilen ama kendisine ait olmayan bir şiir, okurları için can sıkıcı ama hayati bulunmayabiliyor. Halk sağlığını ilgilendiren konulardaysa durum keskin bir biçimde farklılık gösteriyor. Bireylerin temel insan haklarından olan yaşam hakkını ihlal eder nitelikte benimsenen ve yaygınlaştırılan anlatılar hiç de masum değil. Sabancı ve Edingurgh Üniversitelerinden araştırmacılarla gerçekleştirdiğimiz bu çalışmada Twitter ekosistemine eğildik ve buradaki yaygın anlatıların potansiyel yansımaları bir vatandaş olarak açıkçası beni hayli tedirgin ediyor. Yaygın aşı karşıtı anlatılar mantık safsataları, veri okuryazarlıklarındaki eksiklikler ve çarpıtılan argümanlarla bezelenirken aşı karşıtları paylaşımlarının insanların yaşamlarına ne ölçüde etki ettiklerinin farkında değiller diye düşünüyorum. Bu anlatılara duydukları inanç nedeniyle çocuklarını aşılatmayan, ileri yaşlardaki ebeveynlerine aşıyı önermeyen insanlar var. Aşının etkinliğine güven duymamaları ve nihayetinde pandeminin varlığını da yer yer sorunsallaştırıyor olmaları toplum içerisinde herhangi bir önlem almadan, rahatlıkla virüsü çevrelerine taşımalarına neden olabiliyor. Bu insanların çocuklarının, ebeveynlerinin, çevrelerindeki bireylerin karşılaşmaları olası sağlık problemleri halk sağlığı için çalışan kurumlar tarafından kesinlikle göz ardı edilemez. Bu yüzden aşı dezenformasyonuna karşı tavrımızı baştan net bir biçimde koymamız gerekiyor. Nitekim özellikle bu konuda yanlış bilgi gerçekten de tehlikeli.
Yanlış bilgi yayıldığının ispatıyla nelerin değişmesi hedefleniyor?
Bu bir farkındalık yaratma çabası. Bireylerin yanlış bilgiye karşı savunmasız kalmamaları, doğru bilgiyle kuşanmaları, önlerine düşen aşı karşıtı anlatılara eleştirel bir biçimde yaklaşmaları bizim için yeterli bir kazanım. Ama daha geniş ölçekte, bilgi ekosistemi içerisinde halk sağlığı için mücadele eden tüm kurumların tespit ettiğimiz anlatılardan bazı çıktılar elde edebileceğini düşünüyoruz. Çalışma kapsamında beş temel anlatı tespit ettik. Bunların arasında mRNA aşıları, yan etkiler ve yeni varyanlara dair olan yanıltıcı anlatılar halk sağlığı için çalışan kuruluşların üzerine daha fazla eğilebileceği, toplumu daha farklı stratejilerle aydınlatabileceği anlatılar. Hak merkezli anlatılar ise çoğunlukla aşı karşıtlarınca sömürülen bir yan anlatı niteliğinde ancak bu anlatı çerçevesinde takınılan genel tavra insan hakları hukuku çerçevesinde yanıtlar geliştirmek mümkün. Küreselciler merkezli bir diğer anlatıda ise oldukça sığ, nesnel temellere dayanmayan bir kapitalizm eleştirisi görüyoruz. Küresel kapitalizm ve başvurduğu bazı araçların kötücül karakteri muhakkak. Ancak basit karikatürleştirmelerden ibaret bir “küreselci” eleştirisinin gerçek bir kapitalizm eleştirisi olmadığını da net bir biçimde ortaya koymak gerek. Tüm bu anlatılara daha dikkatli bir biçimde eğilerek aşı dezenformasyonu ile daha kuvvetli bir biçimde mücadele edilebileceği kanaatindeyiz.
Aşı karşıtlığının, Kovid aşılarına özel ‘aşı tereddütü’nün yayılıyor olması nelere yol açıyor?
Burada aşı karşıtı tutumlar ile davranışları ayrı ayrı düşünmek faydalı olabilir. Aşı karşıtı organize tutumları yukarıdan incelediğimizde bir yönüyle sıradan bir sosyal grup dinamiği gözlemliyoruz. Bu grup kendi içlerinde anlatılarını pekiştirmek için mesai harcayan, tutumlarının tutarlı olduğunu ispat etmek için öne çıkan kanaat önderlerinin katkılarıyla sürekli çaba sarf eden bir grup. Bu yönüyle grup dinamikleri açısından cemaatvari yapılanmalardan çok da farklı değiller. Sürekli olarak kendilerine bir düşman arıyor, bulamadıklarında düşmanı yaratıyor, yarattıklarında da o düşmana ek vasıflar yüklüyorlar. Bu sadece olayın halk sağlığında yarattığı tehlike açısından da ele alınmayabilir. Bu tutumlar bireyleri toplumsal barışın tahsisi noktasında da pek sağlıklı olmayan bir akıl yürütme sürecine sürüklüyor. Diğer yandan tutumlardan bağımsız gelişmeyen aşı karşıtı davranışların yaygınlaşmasının yaratacağı tehlike, olayın daha da ete kemiğe bürünmüş bir boyutu. Bireysel ve toplumsal olarak yaşamımıza, sağlığımıza doğrudan veya dolaylı yollarla müdahale eden bir davranış var. Teyit bu davranışın dezenformasyonlarla tetiklenen boyutuna ışık tutmaya çalışıyor.
Aşı karşıtlarının özellikle sosyal medyadaki temel anlatıları neler? Neyden besleniyorlar?
Bizim Twitter’da tespit edebildiğimiz beş temel anlatı bulunuyor. mRNA aşılarına ilişkin anlatılarda bunun "Bill Gates, Uğur Şahin ve diğer küreselcilerin" bir oyunu olduğundan söz ediliyor. Direkt olarak Bill Gates ve küreselcilere odaklanan anlatılardaysa küreselci olarak addedilen isimlerin aşılara çip yerleştirdiğinden, insanlara bu şekilde komut verebileceğinden, insanların kullanılabileceğinden bahsediliyor. Yan etki merkezli anlatılarda aşıların psikolojik bunalım, miyokardit, alerji, anaflaktik şok, parkinson, alzheimer ve çocuklarda otizme yol açması gibi yan etkileri olduğu savunuluyor. Hak merkezli anlatılar aşı zorunluluğuyla bireysel hakların çiğnendiğinden söz ederken, son olarak yeni varyant merkezli anlatılar, delta varyantının ortaya çıkışının da aynı Covid-19 gibi bir aldatmaca olduğu fikrini benimseyenler tarafından kurgulanmış. Teyit pandeminin başından beri konuyla ilgili 500’ün üzerinde içerik üretti. Özel olarak bu anlatılara ilişkin de birçok analizimiz bulunuyor. Aşı karşıtları bu yanıltıcı argümanlardan besleniyor.
Aşı karşıtlığını yaymanın temel motivasyonu nedir?
Bu çalışma kapsamında bu tarz bir soruyu yanıtlamaya çalışmadık. İlerleyen çalışmalarımızda daha kapsamlı bir yanıt sunabileceğimi düşünüyorum. Ama şahsen ilk akıllara gelen maddi motivasyon gibi şeylerin görece sınırlı olduğu kanaatindeyim. Her sosyal grupta olduğu gibi burada da bir güç dinamiği devreye giriyor, bireylerin bu tarz hayati bir meselede yanıltıcı olsalar da kendi seslerini duyurabiliyor olmaları ve kendilerini içerisinde yer aldıkları toplulukta güçlü, önemli hissetmeleri bu grubu bir arada tutan elementlerden. Her ne kadar dediğim gibi tüm bu grup bireyleri yanıltma amaçlı bir temel üzerine inşa edilmiş olsa da durum bana kalırsa büyük ölçekte bu şekilde.
Türkiye’de kimler kasten yanlış bilgi yayıyor? (Kasten olduğunu anlamanın yolu nedir?)
Çalışmamız kapsamında aşılar hakkında çeşitli anlatıları yaygınlaştırmak için kullanılan hashtagleri bir araya getirdik ve bu hashtagleri kullanan yaklaşık 101 bin Twitter kullanıcısını içeren bir ağ çıkardık. Bu ağın en aktif ve etkileşimi en yüksek yüzde 5’lik kısmında Teyit’in hazırladığı analizler kapsamında aşılar hakkında kasıtlı olarak en az iki farklı yaygın yanlış bilgi yaydığını daha önce tespit ettiği 36 yüksek takipçili ve yüksek etkileşimli Twitter hesabı saptandı. Bu yalnızca bu hesaplar aşılar hakkında yanlış bilgi yayıyor demek değil. Aralarında Abdurrahman Dilipak, Bilgehan Bilge ve Ümit Aktaş gibi kamuoyunda bilinen isimlerin de yer aldığı bu listedeki hesaplar öncelikle çalışmayı kurgularken tespit ettiğimiz hashtagleri kullananlar arasında. Muhtemelen Twitter algoritmalarına düşmemek için hashtag kullanmayan hesapların olduğunu da biliyoruz. Yine ek olarak listedekilerin Teyit’in radarına girebilen, dezenformasyon yaydığını tespit edebildiği hesaplar olduğunu hatırlatmalıyım. Bizim göremediğimiz hesaplar olmuş olabilir, okuyuculara ve takipçilerimize bu noktada bir hatırlatmada bulunalım
Kasıt kriterimiz şuydu: Yanlış bir bilginin doğrusunun, Teyit veya Türkiye’de Teyit benzeri faaliyetler gösteren doğrulama kuruluşları tarafından paylaşılmasına rağmen içeriğini kaldırmayan veya düzeltmeyenler. Bunları, kasten yanlış bilgi yayan Twitter hesapları olarak nitelememizin ardındaki bir sebep, yanlış bilgiyi yinelemeleri ve daha geniş bir çevreye yaygınlaştırmaya odaklanmaları. Teyit analizleri kendilerine yanıt olarak sunulduğunda gelen itirazları reddeder bir görünüme bürünmeleri veya orijinal paylaşımlarını silerek itirazların görünürlüğünü engellemeleri ve sonrasında yanlış bilgiyi yeni bir içerikmiş gibi tekrar paylaşmaları gibi davranış örüntüleri de bir seçim kriteri olarak düşünüldü.
-Aşı karşıtlığı özelinde- Yanlış bilginin en çok yayıldığı sosyal medya platformu hangisidir?
Yine bu çalışma kapsamında inceleme fırsatımız olmadı ama Teyit’teki deneyimlerimizden hareketle en çok yayıldığı platformlar noktasında etkileşim sayılarını baz alırsak Twitter’ın öne çıktığını söyleyebiliriz. Ancak erişim güçlerini takip ve tespit edemediğimiz WhatsApp gibi kapalı platformların etkisinin de azımsanamaz olduğunu tahmin ediyoruz. Instagram ve TikTok gibi görsel odaklı platformlar da sıkça aşı karşıtı kampanyalara sahne oluyor. Facebook ve YouTube aşı karşıtlığı konusunda görece net politikalara sahip, sık sık içerik kaldırabiliyorlar. Ancak bu, bu platformların aşı karşıtlığından azade olduğunu göstermiyor.
Doğru bilginin anlatılması ve yayılması önemli. Peki ama tek başına teyit yeterli mi?
Tek başına teyit ya da herhangi bir doğrulama platformu elbette yeterli değil. Aşı ya da kanıta dayalı tıbbi pratiklere karşı grupları ortaya çıkaran temel dinamiklerde dahli olan her muhatabın çözümün de parçası olması gerekiyor: Siyasi kurumlar, medya, sivil toplum, platformlar, giderek sosyal bir hizmet olmaktan uzaklaşan tıp dünyası, ilaç şirketleri gibi... Sorunu anlamlandırmaya ve altında yatan nedenleri ortadan kaldırmaya dönük ortak bir irade gerekli. Dahası, haber üreticisi, dağıtıcısı ve tüketicilerinin, eleştirel düşünce ve dijital okuryazarlık becerilerini geliştirmeleri gerekiyor. Burada da herkese düşenler var. Biz teyit olarak yanlışın yerine doğrusunu koymakla kalmıyor, kullanıcıları güçlendirecek ve bilgi düzensizliğine karşı bağışık kılacak "eleştirelliği" edindirmek için elimizden geleni yapıyoruz. Çünkü yanlış bilgiyle, taşıma suyla baş etmek olası değil.
Çalışmaya ulaşmak için tıklayınız.