8 Aralık 2021 13:39
/
Güncelleme: 9 Aralık 2021 00:13

Altın Kelebek ödülleri tartışılmaya devam ediyor: Taklitler aslını yaşatır

Hürriyet gazetesinin yarım asra yaklaşan Altın Kelebek ödülleri, kendini Oscar törenleriyle aynı klasmana yerleştiriyor. Fakat, dökülen onca paraya rağmen Türk işini aşmıyor, aşamıyor.

Altın Kelebek ödülleri tartışılmaya devam ediyor: Taklitler aslını yaşatır

Gazete küpürleri:Geçmiş Gazete 

Serpil İlgün

Türkiye’de özellikle de sinema, müzik alanlarında düzenlenen törenlerde Batı’ya özenme hali kendini açık eder. Kırmızı halı seremonileri, abartılı kostümler, hazırlanan sahne en çok da ABD’deki Oscar törenlerine öykünerek hazırlanır. Önceleri daha mütevazı ilerleyen Altın Portakal, Altın Kozaların ödül etapları da giderek aynı yolu izlemeye başladı. Hürriyet gazetesinin yarım asra yaklaşan Altın Kelebek ödülleri, şaşaalı ödül törenleri lokomotifinin başını çekmeye devam ediyor.  Fakat heyhat, dökülen onca para, kullanılan onca teknoloji yine de Türk işini aşmıyor, aşamıyor.

Kurulduğu günden bu yana sermayenin yanında yer almış, devletçi, dönem dönem liberalizm rüzgarlarının yoğun izleri görülse de milliyetçilikten de ödün vermemiş, logosunun yanında yer alan “Türkiye Türklerindir” sloganıyla Türkiye’nin Kürtlerine, Ermenilerine, Rumlarına, Süryanilerine, Romanlarına, hasılı Türk olmayanlarına hadlerini her gün hatırlatmayı sürdüren eski medya düzeninin amiral gemisi Hürriyet, kendi “markası” Altın Kelebek yarışmasını sürdürüyor.

Bir süredir sponsor olan şampuan markasının önüne eklenmesiyle “Pantene Altın Kelebek” ismini alan yarışma, kendini Türkiye’nin Oscar’ı olarak lanse ediyor. Törenin profesyonellik düzeyi kıyas kabul etmez elbette ama ödüller popüler kültürün o yıl öne çıkardığı isimlerine veriliyor görünse de, adalet meselesi benzeşiyor. Zira, ahbap çavuşluk ilişkisinin barizliği her yandan sızıyor.

KIYAFETLERE BAK ÖDÜLÜ KİM ALACAK BİL

Efendim, geçtiğimiz pazar günü Altın Kelebek ödüllerinin 47.’si İstanbul’un “seçkin” mekanlarından (Bağcılar’da yapılacak değildi ya!) Zorlu Center’da düzenlendi. Demirören Medya televizyonlarınca canlı yayımlanan tören, metrelerce kırmızı halı döşenen merdivenlerden inmeye başlayan “sanatçıların” epey para döküldüğü belli olan kostüm, saç, makyaj sonuçlarını kameralara gösterme yarışıyla başladı. Ve zaten hazırlanan kostümler, gecede kimin ödül alacağını bas bas bağırdı. Kamera önüne kim çıktıysa istinasız aynı kalıp cümleler kullanıldı: “Çok heyecanlayım. (Kıyafetlerini hazırlayan modacıların ismini vererek) enerjimiz çok tuttu. Birlikte heyecanla çalıştık!”

Canlı yayın olduğu ve etrafa onlarca kamera yerleştirildiği için takıp takıştıranların kamera önüne çıkma konusundaki yarışları, o vakte kadar birbirinin önüne geçmeye çalışmalar, ünlülerle, ünsüzlerin yollarının kesiştiği anlarda kimin nereye yöneleceği konusunda yaşanan kaos izleyenlerden gizlenemedi.

TATLISES TERCİHİ BAŞ AĞRITTI

Derken gecenin asıl kısmı, saatler sürecek ödül töreni başladı. Kalabalık olan ödül kategorilerinin çoğu genç oyuncu ve şarkıcılara giderken, törenin düzenlendiği 5 Aralık Dünya Kadın Hakları Günü’nde yaşam boyu onur ödülünü kadınlara uyguladığı şiddetle de tanınan İbrahim Tatlıses’in alması, sosyal medyada anında tepkiyle karşılandı. Tatlıses’in kadına yönelik şiddeti yücelten yüklü seceresi sıralanarak seçim kınandı. Diğer yandan ödül salonda alkışlarla karşılanırken, kadına yönelik şiddet, ödül alan Ezgi Mola ve Hadise dışında gündeme getirilmedi.

Tören ertesi gün, “mekanın sahibi” Hürriyet gibi iktidar yanlısı gazeteler dışında Tatlıses vakasıyla gündeme geldi. Sponsor firma, “Ödülleri biz belirlemiyoruz” açıklaması yapmak zorunda kaldı. Kadına yönelik şiddet başta olmak üzere her türlü şiddeti her alanda uygulamakta geri durmamış Hürriyet bundan da gocunmadı. Nitekim magazin haberlerinde/programlarında sadece “görkemli gecede” en çok hangi “ünlü” daha cesur kıyafet giymiş, kim kiminle pişti olmuş, günlerce ekmeği yenildi. E yaşadığımız yokluk, yoksulluk günleri konu edilecek değil ya.

Hasılı aylardır haberleri, reklamları ve dahi hazırlığı yapılan ödül töreni için belli ki kesenin ağzı açılmış. Ama bu işler sade para saçmayla olmuyor. “Biz de süper ödül töreni hazırlarız, ahan da Oscar gibi yaparız” öykünmeleri bırakılsa, bir nebze. Neticede etimiz budumuz belli, başka bir sıkletteymişiz gibi havalar yaratmalar, daha da kötüsü buna inanmalar sakil ve trajikomik duruyor!

Evrensel'i Takip Et