11 Aralık 2021 12:08

Meclis'te Sağlık, Çevre, Aile ve Çalışma Bakanlıklarının 2022 yılı bütçeleri görüşülüyor

Meclis'te, Sağlık, Çevre, Şehircilik ve İklim Bakanlığı, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı ile bağlı ve ilgili kuruluşların 2022 yılı bütçeleri görüşülüyor.

Meclis'te Sağlık, Çevre, Aile ve Çalışma Bakanlıklarının 2022 yılı bütçeleri görüşülüyor

TBMM | Fotoğraf: Besti Karalar / DHA

TBMM Genel Kurulunda Sağlık Bakanlığı ile bağlı kuruluşları Türkiye Hudut ve Sahiller Sağlık Genel Müdürlüğü, Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu, Türkiye Sağlık Enstitüleri Başkanlığı, Çevre, Şehircilik ve İklim Bakanlığı ile bağlı kuruluşları Meteoroloji Genel Müdürlüğü, Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü, İklim Değişikliği Bakanlığı, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı ile bağlı kuruluşu Mesleki Yeterlilik Kurumunun 2022 yılı bütçelerinin görüşmelerine başlandı.

İYİ Parti Grubu adına söz alan İstanbul Milletvekili Abdul Ahat Andican doktorların yurt dışına göç etmeye başlamasının sağlık sistemi açısından çok büyük bir tehlike olduğunu belirterek "Çalışanlara cüzi iyileştirmeler yaparak bunun önüne geçmek mümkün değildir. Onların çalışma şartlarını, ekonomik şartlarını ve ortamlarını dünya standartlarına uygun hale getirme zorunluluğu vardır." dedi. Tıp fakültelerinin ödeyemediklerini belirtti. İYİ Parti Isparta Milletvekili Aylin Cesur da "'Omicron' kapımıza kadar, Yunanistan'a kadar geldi, bununla ilgili yeni bir salgın stratejimiz var mı? Bunları da bizimle paylaşın lütfen. BioNTech etkinliğinin 6'ncı aydan sonra azaldığına dair yayınlar var. Dünya 3'üncü dozu aşılıyor; biz 3'üncü doz ne olacak bununla ilgili bilgi almak istiyoruz. TURKOVAC'ı bekliyorsanız da büyük hata yapıyorsunuz. Sağlık çalışanlarına verilen ek ödemeler şaka gibiydi. Meslektaşlarımızın haklarını koruyamadınız. 39 branşta 800 bin sağlık çalışanı bekliyor. Sağlık çalışanına en çok ihtiyaç olan dönemde neden yapmadınız bu atamaları, bunu soruyoruz. Şehir hastanelerine bu yıl ödenen parayla 10 bin lira maaşla 136 bin sağlık çalışanı istihdam edebilirdik." dedi. İYİ Parti Konya Milletvekili Fahrettin Yokuş ise asgari ücrete dair açıklamasında "Asgari ücret en az 4 bin olmalı ama 6 ayda bir tekrar oturmalısınız; çünkü bu ekonomik hıza, bu enflasyon hızına, bu zam furyasına yetişmek mümkün değil. 6'ncı ayda bir yüzde 20 daha zam yapmanız lazım" değerlendirmesinde bulundu. 

TAŞDEMİR: AKP İKTİDARINDA 28 BİN 380 İŞÇİ HAYATINI KAYBETTİ 

Halkların Demokratik Partisi (HDP)  Ağrı Milletvekili Dilan Dirayet Taşdemir Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı bütçesini değerlendirdi. Taşdemir, AKP’nin iktidara geldiği 2002’den beri yaklaşık 28 bin 380 işçinin hayatını kaybettiğini belirtti.

Emekli maaşlarının artık maaş olmaktan çıktığını ifade eden Taşdemir, "Emekliler bin 500 TL maaş alıyor. Bu parayla emekliler nasıl geçinsin. Gerçekten emekliler geçinemiyor. Onurlu bir yaşam için emeklilerin ücretinin artması gerekiyor. Basına da yansıdı. Bir emekli arkadaşımız fabrikaya iş bulmaya gidiyor. İş bulamıyor, fabrikanın önünde bulunan ekmeği almak istiyor. Ama utandığı için ekmeği tavuklar için aldığını söylüyor. Ama o ekmeği aslında eve götürüp eşiyle yemek için istiyor. Bunu da gözyaşları içerisinde anlatmaya çalışıyor. Utanması gerekenler emekliler değil, üç maaş alanlar. Şatafat içinde yaşayanlardır, bu ülkenin kaynaklarını yandaşlarına pul edenlerdir. Milyon dolarlık araçlara binenlerdir. Ama maalesef gelin görün ki utanma nerede kaldı. Yarattıkları krizi şimdi de ayetlerle açıklamaya çalışıyorlar. Kendiniz lüks içinde yaşıyorsunuz ama halka da şükredin diyorsunuz. Bunun karşısında insan pes demekten başka bir şey diyemiyor” dedi. 

"HER YIL 150 KADIN İŞÇİ HAYATINI KAYBEDİYOR"

AKP’nin her yıl emekçilerin aleyhine yasalar çıkardığını belirten Taşdemir, “Güvencesiz çalışma koşullarını oluşturan, halk ve özgürlük mücadelesine baskıyı süreklileştiren emek düşmanı bir iktidardır. Bu iktidarın 19 yıllığında döneminde bakın emekçilerin başına ne gelmiş. Birçok iş katliamı bu dönemde meydana geldi. Türkiye’de her yıl yaklaşık 120 bin ile 360 bin arasında işçi meslek hastalığına yakalandı. İş cinayetleri sonrası adaletsizlik bir kural haline geldi. Bu cezaların çoğu para cezasına çevrilmiş ve 24 ay ile taksitlendirilmiştir. Devlet kendi yasağına dahi uymamış, çalışan çocukları korumamıştır. Mevsimlik tarım işçilerinin üçte biri 14 yaş ve altındaki çocuklardan oluşuyor her yıl 60-70 çocuk çalışırken hayatını kaybetmiştir. Her yıl 120 ile 150 civarında kadın çalışırken hayatını kaybetmiştir” ifadelerini kullandı.

"KADINLAR EŞİT İŞE EŞİT ÜCRET ALINMIYOR"

Nüfusun yaklaşık yüzde 10’una yaklaşan göçmenlerin tamamen korumasız koşullarda çalıştığını ifade eden Taşdemir, “Son dönemde her yıl 100 civarında göçmen işçi hayatını kaybetmiştir. Türkiye iş cinayetleri sıralamasında dünyada 3’üncü sırada. AKP’nin iktidara geldiği 2002’den beri de yaklaşık 28 bin 380 işçi hayatını kaybetti.  Yoksulun da yoksulu kadınlar. Bir yılda uzun işsiz kalma oranı erkeklerde yüzde 22 iken kadınlarda yüzde 33. Cinsiyete göre oranlarda kadın işsizliği tüm işsizlik türlerine göre en yüksek kategoride. Türkiye kadın istihdam oranı ile dünyada son sıralarda yer alıyor. Kadınların yüzde 50’sinden fazlası hizmet sektöründe yüzde 20’si tarım sektöründe. Tarımdaki kadınların yüzde 75’i ise ücretsiz işçi olarak çalışıyor. Kadınlar eşit işe eşit ücret almıyor” şeklinde konuştu.

"KADINLARIN SESİNİ DUYURACAĞIZ"

Kadın yoksulluğunu kendine dert etmeyen bir iktidarla karşı karşıya olduklarını dile getiren Taşdemir, “Biz bunu kabul etmiyoruz. Mutlaka da değiştireceğiz. Bunun için biz HDP Kadın Meclisi olarak Türkiye’nin dört bir yanında 18 kentte bir araya geldik kadılarla. Onların sorunlarını dinledik, raporlaştırdık, seslerini, sözlerini mücadelesini vermeye de devam edeceğiz. Kadınlardan sadece birinin sözünü burada paylaşmak istiyorum; ‘para yok çocuklarımı okula gönderemeyeceğim. 11 saat çalışıyorum. Akşama kadar gözümün feri gidiyor kiramı ödeyemiyorum.’  Biz gittiğimiz her yerde kadınların mücadelesinin yanında olduk, seslerini duyurmaya devam edeceğiz” ifadelerini kullandı.

KOÇYİĞİT: ANADİLDE SAĞLIK HİZMETİ AKP’NİN GÜNDEMİNDE YOK

HDP Grubu adına Semra Güzel konuşan Semra Güzel mülteci ve göçmenlerin yaşadığı sorunlara değindi.

Güzel, "Gerekli devlet desteği sunulmadığından göçmenler yoksulluk, kötü barınma ve beslenme koşulları nedeniyle sağlık açısından en kırılgan gruplar içerisinde yer alıyor. Türkiye’de de yaklaşık 5 buçuk milyon mülteci ve göçmen bulunmakta. Ancak sadece geçici koruma altında kayıtlı bulunanlar ve Göç İdaresi Müdürlüğü’nün ön gördüğü yerlerde yaşayanlar genel sağlık sigortasından faydalanabiliyor. Kayıtsız göçmenler ise sadece acil ve koruyucu sağlık hizmetlerinden kısmı bir şekilde faydalanıyor. Bunlarda da ciddi sorunlar yaşıyorlar. Bazı hastaneler belgesiz göçmenlerin acile başvurması durumunda kolluk kuvvetlerine haber veriyor” dedi.

"HASTANEYE GİTMİYORLAR"

Birçok göçmen ve sığınmacı sınır dışı edilme kaygısı ile sağlık merkezlerine gitmekten kaçındığını ifade eden Güzel, “Bunların yanında yapılan birçok akademik anket ve araştırmada da göçmenlerin istedikleri hekime muayene olamadıkları, tedaviye ücretsiz bir şekilde erişim sağlayamadıkları ve hastanelerden bunun için gerekli belgeleri temin edemediklerini, tedavi edici süreçlerde hastalıkları ile ilgili yeterli bilgi alamadıklarını ve dışlayıcı davranış ve muamelelere maruz kaldıklarını, kültürel ve inanç noktasında da hassasiyetlerinin dikkate alınmadığını ifade etmiş” dedi.
 
Anadil de sağlık hakkının karşılanmadığını kaydeden Güzel, “Göçmenlerin sağlık hakkına erişimde yaşadığı sorunları giderme adına belgesiz olanlar ve kayıt dışı olanların hastanelerde kolluk kuvvetlerine bildirilmesi uygulamasından vazgeçilmeli. Tedavi ve ilaçlara erişim ücretsiz bir şekilde sağlanmalı. Geçici koruma altındaki göçmenlerin ülkelerinde sosyal, kültürel özellikleri dikkate alınarak geçimlerini sağlayabilecekleri, sağlık hakkına sorunsuz bir şekilde erişebilecekleri, talepleri doğrultusunda illere yerleştirilmeli. Özellikle tedavi süreçlerinde inanç ve kültürel özellikler dikkate alınarak kendilerine yaklaşılmalı” diye belirtti.
 
Göçmen, mülteci ve sığınmacıların hijyen ürünlerine erişimin olmadığını aktaran Güzel, şöyle devam etti: “Pedlere erişimleri dahi çok zor. Yine üreme sağlığından, gebelikten korunma, doğum, doğum öncesi ve doğum sonrası bakım, cinsel yolla bulaşan hastalıklar, düşük, istenmeyen gebelikler, doğum komplikasyonları gibi konularda yeterli hizmeti alamadıklarını ifade ediyorlar. Göçmen gebelerin doğum için hangi hastaneye gidecekleri konusunda da bilgilendirme yapılmadığı için evde doğum oranları artıyor ve bu da anne bebek yaşamları konusunda ciddi riskler taşıyor. Bununla birlikte sınırlarda yaşanan şiddet ve taciz olayları gibi suçlar da hem beden bütünlüğünü ve hem de psikolojik sağlığı yerle bir ediyor. Bu sene sınırda yakalanıp Van Geri Gönderme Merkezi’ne gönderilen İranlı sığınmacı bir kadına tecavüz eden devlet görevlileri ve bu olayı hala unutulmadı.”

SAĞLIKTA DÖNÜŞÜM PROGRAMI

HDP Muş Milletvekili Gülistan Kılıç Koçyiğit de sağlıkta dönüşüm politikasına yönelik eleştirilerini sıraladı. Sağlıkta dönüşüm programının AKP’li dönemlerde başladığını ve sağlıkta dönüşüm programının yarattığı yıkımlar üzerine çok konuştuklarını ifade eden Koçyiğit, “Sağlık bakanlığı uzun süredir bizlere veri açıklamayarak, sağlıkta dönüşüm programının sağlıktaki yarattığı yıkımı görmezden gelmeyi bir şekilde gözlerden sakladığını ifade ediyor.  Sağlıkta dönüşüm en temel başlıklardan birisi sağlığın bir temel hak olan kamusal olmasından çıkarılması, piyasanın insafına terk edilmesi, hastaneyi ticaret haline getirilmesi ve sağlık hakkının gasp edilmesi olarak özetleyebiliriz” şeklinde konuştu.
 
Sağlık bakanlığı bütçe sunuşunda koruyucu sağlığa ayrılan kaynağın önceki yıla göre yüzde 103 oranında 38 milyar 729 milyon TL çıkardık ifadesi aslında bir şekilde şimdiye kadar koruyucu hizmetlerin öncelenmediğini gösterdiğini söyleyen Koçyiğit, “Sağlıkta dönüşüm, sağlık hizmeti ücretti hale geldi, anadilde sağlık hizmeti AKP’nin gündeminde olmadı. İlaca erişim konusunda ciddi sorunlar yaşanmaya başlandı” diye ekledi.

"İLACA ERİŞİM YOK"

AKP’nin yıllarca, “İstediğiniz eczaneden istediğiniz ilacı alabilirsiniz. Hastanelerde randevu kuyruklarını bitirdik” üzerinde propaganda yaptığının altını çizen Koçyiğit, şunları söyledi:

"Ama MHRS sistemi ile artık kuyruklar eve taşınmış durumda. Mevcut durumda eczaneler ciddi bir ilaç sorunu var. Hastalar eczanelerde, eczanelerde ilaçlar depolarda olduğu için ilaç bulamıyorlar. Aslında ilaç kuru 4,75 TL sabit durumda TL’nin Euro’nun karşısında değer kaybetmesinden kaynaklı ilaç bulunmaması mümkün. İlaçta dışa bağımlı bir ülkeyiz. Sadece ilaca erişimde sorun yok yerli ilaçta sorun var. Büyük bir ilaç krizi yaşanıyor. 657 ilaca erişimde zorlanıyor.” (HABER MERKEZİ)

Evrensel'i Takip Et