Evrensel için yeni bir dönem
Reklamları Kapat
26 Aralık 2021 22:18
/
Güncelleme: 22:19

‘İnsan olduğumuzu unutturup kölece çalıştırıyorlar’

"Bizi öldüresiye çalıştıranlara karşı, emeğimizin karşılığını dahi vermeyenlere karşı, salgın koşullarında tedbirsiz çalıştırılmaya karşı birlikte hareket etmemiz gerekir.”

‘İnsan olduğumuzu unutturup kölece çalıştırıyorlar’

Fotoğraf: Evrensel

Tayaş Gıda’dan bir grup işçi
Gebze

Şeker ve çikolata üretimi yapılan Tayaş’ta son 4 aydır 12 saat çalıştırılıyoruz. Sabah 07.00 akşam 19.00, akşam 19.00 sabah 07.00 iki vardiya şeklinde çalışıyoruz. Ortalama 5-10 yılı deviren işçileriz. Tayaş’ın çalışma koşullarının ağır olması yetmiyormuş gibi 12 saat çalışmak bizim daha fazla iş kazası geçirmemize sebep oluyor. 30 dakika yemek molası yaparken çay molamız en fazla 10 dakika. Her şeyi koştur koştur yapıyoruz. İşbaşı koştur koştur, molalar koştur koştur.

Kadın işçilerin yoğunlukta çalıştığı bu fabrikada haftada 30 işçi neredeyse iş kazası geçiriyor ya da 12 saat çalışma koşullarına dayanamayıp işyerinde bayılıyor. Patron eleman açığını bizleri daha fazla çalıştırarak karşılıyor. İşe yeni başlayan işçi de fabrikadaki üretimin zorluğunu görüp devam edemiyor, bizleri de 8 saat yerine 12 saat çalıştırarak, üzerimizdeki yükü daha fazla artırıyorlar. Asgari ücret artı mesailerle birlikte 4 ay boyunca 3 bin 500 TL para alabildik. Yılbaşı sonrasında çalışma koşullarımızın ne olacağı ise belli değil. Patron “Yılbaşına kadar mesai yapacaksınız” dedi ama sonrasını bilenimiz yok. Bu kadar ağır ve zor çalışma koşullarında fazla mesaiye kalsak bile emeğimizin karşılığını almazken, üstüne tüm işçi arkadaşlarımızda fabrikadaki iş kazaları yüzünden engel oranları var artık. Doktor kimimize rapor sunuyor, yüzde bilmem kaç. Kimimiz bu raporu alıyoruz, iş yerinde 12 saat çalışmamak için. Kimimiz ise başka fabrikalarda çalışabilmek için o engel raporunu doktordan alamıyoruz. Kimi arkadaşımız kasa taşırken omuriliğini zedelemiş, kimisinin kolunda ve omuzlarında kas yırtılmaları var. İnsani koşullarının olmadığı bu fabrikada hep daha fazla üretim yapılması için ustabaşının mobbingine maruz kalıyoruz. Sürekli “Haydi haydi” bağırmalarıyla işe başlıyoruz. Üretimin başından sonuna kadar “Haydi haydi” bağırışı… Sanki makinanın bir parçasıyız. İnsan olduğumuzu unutturup kölece çalıştırılmanın daha ötesinde çalışmaya zorlanıyoruz. Kölelere muhtemelen daha fazla değer verildiği bir çağ vardır ama bu fabrika bizi öldüresiye çalıştırıyor.

Asgari ücret 4 bin 253 lira oldu ancak Hükümet burada elini cebine atarak işçilere zam yapmaktan ziyade bizleri dolar karşısında eriyen TL ile daha da yoksullaşmamıza göz yumuyor. Maaşı dolarla alamıyoruz ama bütün tüketim malları dolar karşısında TL ile bize satılıyor. Kaç Tayaş işçisi ürettiği çikolata ve şekere sahip olabiliyor, hiçbirimiz! Zenginin daha zenginleştiğini yoksulun daha yoksullaştırıldığını hep birlikte görüyoruz…

Tek güvencemizin sendikalaşma olduğunu biliyoruz. Tayaş’ta çalışan 900’ün üzerindeki işçi arkadaşlarımıza sesleniyoruz. 4 aydır ne çektiğimizi biz biliyoruz. Bizi öldüresiye çalıştıranlara karşı, emeğimizin karşılığını dahi vermeyenlere karşı, salgın koşullarında tedbirsiz çalıştırılmaya karşı birlikte hareket etmemiz gerekir. Patronun ve üretim şeflerinin baskısından ancak böyle kurtuluruz. Onlar bizim sendikalaşmamız için elinden geleni yapıyor. Patron işten çıkarma tehdidi ya da haklarımızı vermeme tehdidiyle yan yana gelmemize engel oluyor. Ancak bu koşulları değiştirmek bizim elimizde. Ürettiklerimizle patronu zenginleştirirken alın teri döken bizleri daha fazla sömürmelerine izin vermeyelim.

Evrensel'i Takip Et