"İşçiler ekonomisyen olmuş"
"Evet, işçiler 'ekonomisyen' olmuş ama onunla da kalmamış. Aynı zamanda televizyonda her akşam izlediğimiz yorumculara taş çıkaracak derecede siyasetçi de olma yolunda ilerliyorlar."
Gaziantep Başpınar OSB’den bir işçi
Sahne 1
Tarih: 2022 asgari ücretinin açıklandığının ertesi günü.
Yer: Gaziantep’te Başpınar’daki fabrikaya işçi götüren servisin içi.
Şoför: Hadi gözünüz aydın, yüzde elli zammı aldınız.
1. İşçi: Asıl senin gözün aydın emmi, asgari ücretle çalışan sensin. Bizim patronun bize ne kadar vereceği belli değil.
2. İşçi: Ben bize yüzde 50 vereceklerini sanmıyorum. Bizim maaşlar asgari ücrete biraz daha yaklaşır. Bu gidişle zaten bütün maaşları asgari ücrete eşitleyecekler.
Aşçı: AGİ ne kadar oldu şimdi?
3. İşçi: AGİ yok artık. AGİ’yi de kaldırdılar. AGİ bizden kestikleri gelir vergisinin iadesiydi. Artık gelir vergisi almayacaklarına göre, almadıkları verginin iadesi de olmaz. Yani artık AGİ yok.
4. İşçi: Ee o zaman biz bundan ne anladık şimdi. O zaman yüzde 50 zam yapmış olmuyorlar ki.
Şoför: Ben enfelasyon menfelasyon anlamam arkadaş. Bak dilim de dönmüyor. Ben cebime girene bakarım. Kışın yarısı bitmiş ben daha kömür alamamışım, dün liseye giden oğlan pantolon istedi, "Gelecek ay bakalım" dedim. Ben çocuğa pantolon alamıyorum, onu bilirim. Asgari ücret, dün bakan açıkladığı saatten akşam haberlerde çıktığı saate kadar 4 dolar erimiş. Ben onu bilirim.
1. İşçi: Zaten biz ilk zamlı maaşı şubat ayının başında alacağız. Bu gidişle o zamana kadar hiçbir değeri kalmaz. Dolar 20 lirayı bulursa, benim aldığım ekmek 2 liradan 4-5 liraya yükselirse maaşa yüzde 100 zam alsam da bir anlamı kalmaz.
Bu muhabbet yol boyunca diğer işçilerin de katkıları, bir kilo mercimeğin 30 lira olduğu, ayçiçeği yağının, sebzenin, meyvenin yanına bile yaklaşılamadığı gibi örneklerle devam ediyor ve sonraki günlerde de hararetinden bir şey kaybetmeden sürüyor. Ama en çok da AGİ’nin kalkıp kalkmadığı tartışılıyor. Diğer işçiler internetten buldukları 2022 AGİ listelerini, Cumhurbaşkanının “İşçinin evli olup olmaması ve çocuk sayısına göre asgari ücret artacaktır” sözlerini kanıt göstererek AGİ’nin kalkmadığını, 1. işçi ise “Alınmayan verginin iadesi olmaz, verirlerse sadece çocuk parası verirler. Çocuk parası ayrı, AGİ ayrı” diyerek AGİ’nin kalktığını söylüyor. Hatta bu tartışma iş yerinde tuvalette, sigara içerken, yemek molasında da daha da şiddetlenerek devam ediyor.
Sahne 2
Zaman: Asgari ücretin açıklanmasından birkaç gün sonra.
Yer: Yine aynı servis aracının içi.
4. İşçi: Bak doları nasıl düşürdüler. Demek ki isteseler bir gecede düşürebiliyorlar. Madem ki düşürebiliyordunuz bugüne kadar neden düşürmediniz, neyi beklediniz?
1. İşçi: Dolar düştü de ne oldu. Dolar yükseliyor diye her gün gelen zamları geri alacaklar mı? Ekmeğin, yağın, mercimeğin fiyatı düşecek mi? Sen Türkiye’de bir şeyin fiyatına yapılan zammın geri alındığını hiç gördün mü? Ben 45 yaşındayım, bu güne kadar görmedim. Emmi (Servis şoförüne sesleniyor) sen kömür alamamıştın. Fiyatı dolara en çok bağlı olan şeylerden biri kömür. Kömürün fiyatı düştü mü, alabildin mi?
Şoför: Yok ağam yok ne düşmesi tam tersi yükselmiş. Geçen hafta 3 bin 500 diyorlardı, bu sabah sordum 4 binden açıyorlar ağızlarını. Ben bu sene kömür alamam. Şimdilik elimize ne geçiyorsa atıyoruz sobaya. Kağıt, naylon, eski elbise, tahta parçası. Akşamdan akşama bir soba yakıp evin soğuğunu kırıyoruz.
Aşçı: Valla zamlar yağmaya devam ediyor. Geçen sene aldığımız zam 6. ayda sıfıra inmişti, bu sene daha elimize geçmeden sıfırlanacak böyle giderse. Zam yaparken doları bahane edenler dolar düştü zam yapmaya devam ediyorlar.
Şoför: Ya dolar düştü de nasıl düştü? Adam parayı faize yatırana bizim paramızla garanti verdi. Elin adamı parasını faize yatıracak, yani kumar oynayacak. E kumarda kazanmak da var kaybetmek de. Ama devlet ona garanti veriyor. "Sen kumardan az kazanırsan kalanını ben sana vereceğim" diyor. Nereden verecek? Hazineden. Yani bizim paramızdan. Sonra Hazinede para kalmayınca ne yapacak? Vergileri arttıracak. Vergiler artınca ne olacak? Önce mazota, ardından her şeye gelsin zamlar. Ben enfelasyon, menfelasyon bilmem arkadaş. Bak dilim de dönmüyor. Dolar çıkmış, düşmüş ondan da anlamam. Ben cebime girene bakarım. Bu zaman olmuş kömür alamamışım, ben ona bakarım.
Ve yine muhabbet fırsatçılara, stokçulara ceza kesilir mi kesilemez mi, bu gidişle millet açlıktan birbirine saldırır mı, Türkiye’de Arap ülkelerinde olduğu gibi iç savaş çıkar mı çıkmaz mı, AKP bir seçim daha kazanır mı, bu halk bu kadar yoksulluktan, açlıktan sonra hâlâ bunlara oy verir mi, vermez mi diye uzayıp gidiyor.
İşçilerin hararetli hararetli tartışması, ortaya attıkları fikirler, çözüm önerileri akıllara 2010 yılında grevde olan Çemen Tekstil işçilerinin fabrika kapısını işgal ettikleri gün öncü işçilerden birinin bağıra bağıra söylediği “İşçiler ekonomisyen olmuş. Burada yarı aç yarı tok yaşıyoruz. Aldığımız maaşlarla gelsin bu ülkeyi yönetenler bir ay yaşasınlar da görelim” sözlerini akla getiriyor.
Evet, işçiler "ekonomisyen" olmuş ama onunla da kalmamış. Aynı zamanda televizyonda her akşam izlediğimiz yorumculara taş çıkaracak derecede siyasetçi de olma yolunda ilerliyorlar.
Bu yol doğru yol, işçiler siyaset yapmalı. Ama sadece oturduğumuz yerden konuşarak değil. Üretimden gelen gücümüzü de kullanmak üzere, bir elimiz zamanı geldiğinde indirmek üzere daima şalterin üzerinde olacak şekilde, sokağa çıkarak, "Bu ülkenin asıl sahipleri bizleriz, hakkımız olanı istiyoruz ve alacağız" diyerek siyaset yapmalıyız.
Evrensel'i Takip Et