Smyrna'dan İzmir'e Kentin Gündemi: Irkçı saldırıların hedefinde mülteciler
Smyrna'dan İzmir'e Kentin Gündemi programında bu hafta mültecilere yönelik ırkçı söylemleri ve saldırıları, Muhammed Salih Ali ve Mete Hüsünbeyi ile konuştuk.
Smyrna'dan İzmir'e Kentin Gündemi programında bu hafta mültecilere yönelik ırkçı söylemleri ve saldırıları Suriyeli Mültecilerle Dayanışma Derneği Başkanı Muhammed Salih Ali ve Konak Kent Konseyi Mülteci Meclisi Başkanı Mete Hüsünbeyi ile konuştuk.
Suriyeli Mültecilerle Dayanışma Derneği Başkanı Muhammed Salih Ali, 16 Kasım tarihinde Güzelbahçe’de 3 Suriyeli genç işçinin öldürülmesinin katliam olduğunu söyledi.
Siyasetçilerin ırkçı söylemlerinden dolayı saldırıların yaşandığını ifade eden Ali, “İlk başlarda Türkiye’de kucaklama vardı ama son dönemde maalesef ırkçılık yönünde yapılan açıklamaları biz görüyoruz, hem de liderlerden, siyasetçilerden öyle bir açıklamalar tabi ki etkisi var. Eğer kim kendi şahsiyeti zayıf olsa ırkçılık onda varsa bu halktan tabi ki böyle bir sonuç görebiliriz” diye konuştu.
“İLTİCA VE GÖÇ HİÇBİR GÜN TERCİH OLMADI”
“İltica ve göç hiçbir gün tercih olmadı. Biliyorsunuz, 2011’den beri Suriye’deki olaylar, iç savaş nedeniyle hem rejim hem de ekonomik sebeplerden dolayı kaçtılar” diyen Ali Suriye’de insanca yaşam koşullarının daha oluşmadığını söyledi.
Halep’in Suriye'de ekonomi başkenti olduğunu ve yüzde 80 sermayenin Türkiye’ye geldiğini aktaran Ali, iş hayatında Suriyeli mültecilerin yaşadıklarına değildi. “Almanya'daki 3 milyon Türk mülteci orada yerleşmiş mekanlar açmış. 1-2 gün önce bir video gördüm Almanya’da yaşayan bir Türk vatandaşı ırkçılara mesaj göndermiş. Köln’de bir sokak sanki İstanbul sokağı gibi. Suriyeliler eğer burada öyle olsa ne zararı var? Geliştirilmesi, güzelleştirilmesinden neden kaçıyorlar” diyen Ali mültecilerin de çalışma hakkı olduğunu dile getirdi.
“AYRIMCILIĞI KÖRÜKLEYENLER BU CİNAYETLERDEN SORUMLUDUR”
Konak Kent Konseyi Mülteci Meclisi Başkanı Mete Hüsünbeyi ise, mültecilere yapılan saldırıların sorumlusunun sadece failler olmadığını ifade ederek, “Bu işi ön yargıyla abartanlar, yanlış bilgiler vererek ayrımcılığı körükleyenler, bu cinayetlerde hepsi sorumlu” dedi.
Türkiye'nin mültecilik statüsünü tanınması gerektiğinin altını çizen Hüsünbeyi, “Suriyeliler, İranlılar, Afganistanlılar ve Afrika'nın değişik ülkelerinden gelenler de mülteci olarak nitelendirilmeli. Çünkü bunlar uluslararası statülerde mültecidir. Dolayısıyla Suriyeli mülteci İranlı, Afganistanlı mülteci denmesi gerekiyor. Türkiye için reel bir tehdit olduğunu söylemek çok da doğru değil. Bunlar biraz önyargı doğurmaya yönelik” diye konuştu.
“MÜLTECİLER DIŞLANARAK DEMOKRASİ YA DA HAK MÜCADELESİ VERİLEMEZ”
İş yaşamında mültecilerin durumuna ilişkin konuşan Hüsünbeyi, “Ayakkabı sektöründe özellikle tekstil sektöründe, mobilya sektöründe, inşaat sektöründe keza tarım alanında ciddi bir istihdam açığı var ve bu açık mülteci işçilerle kapatılıyor. Onlar aynı zamanda üretimin içinde aynı zamanda da hem vergiler ödüyor ve ekonomiyi belli ölçüde katkıda bulunuyor. Dolayısıyla bunlar sadece alıcı değil aynı zamanda üreten kesim. Kaçak çalıştırılması da ayrı bir sıkıntı. Ve bunun eğer emeği başa alıyor isek ve emeğin örgütlenmesi, ki demokrasi mücadelesiyle çok önemli, mülteciler dışlanarak demokrasi ya da hak mücadelesinden bahsedilemez ve bu çalışmalarda demokrasi mücadelesinde hem siyasi hem tüm toplumsal yapıların mültecilerin haklarıyla ilgilenmesi gerektiğini düşünüyorum” dedi. (İzmir/EVRENSEL)