Platform kapitalizminde tekelleşme ve teknoloji
“Platform kapitalizmi içinde ne teknolojik ne de bilimsel gelişmeler sınıfsal kodlarından bağımsız düşünülemez. Algoritmik yönetim bu sınıfsal kodlamanın en somut örneğidir.”
![Platform kapitalizminde tekelleşme ve teknoloji](https://www.evrensel.net/upload/dosya/202144.jpg)
Fotoğraf: Pixabay
İLGİLİ HABERLER
![Platform kapitalizmin yükselişi: Neden var oldu? Hangi temeller üzerine yükseldi?](https://www.evrensel.net/images/840/upload/dosya/201693.jpg)
Platform kapitalizmin yükselişi: Neden var oldu? Hangi temeller üzerine yükseldi?
Ali Alper ALEMDAR
Ekonomide, tek başına pazar payı, şirketlerin pazar gücünü ve tekelci konumlarını belirlemede yeterli değildir. Bu durum, platform kapitalizmi için de geçerlidir. Platform kapitalizminde, pazar payının yanında, şirketlerin tekelci konumunu belirleyen çeşitli göstergeler vardır. Bunların başında verinin ve bilgi birikiminin tekelleşmesi gelmektedir. Bilgi birikimi (teknolojik ve bilimsel bilgi birikimi) ve veri, platform kapitalizminin temel unsurlarını oluşturmaktadır. Platform şirketleri, AR-GE harcamaları ile bu iki unsurda tekelci konuma geçmeye çalışırlar. Fakat, bilgi birikiminin ve verinin tekelleşmesi, platform şirketlerinin tekel olması için yeterli değildir. Şirketler, bulundukları platformun yapısına göre farklı tekelleşme stratejileri geliştirmek zorundadır. Mesela, gig ekonomisindeki şirketlerin, bilgi birikimi ve verideki tekelci konumlarının yanında, pazarı domine edecek emek gücüne de sahip olması gerekir.
Şirketlerin bilgi birikimi ve veri alanlarındaki tekel olma çabalarını, bilançolarındaki devasa AR-GE harcamalarının yanında maddi olmayan varlıklarındaki artışlardan da görebiliriz. Maddi olmayan varklıklar; OECD’ye göre, bilgi işletim sistemleri (veri tabanları ve yazımlar vs.), inovatif mülkiyet ( bilimsel ve bilimsel olmayan AR-GE araştırmaları, telif hakları, patentler, marka isim hakları), ekonomik yetkinlik (marka değeri, firmaya özel beşeri sermaye, organizasyonel yapılanma vs.) gibi alanları içerir. Şirketlerin genel stratejisi bu alanlardan yani maddi olmayan varlıklardan gelir elde etmektir. Gelir yolu da genellikle maddi olmayan varlıkların bir çeşit teknoloji-spesifik ranta çevrilmesinden geçmektedir. Örneğin, Facebook kullanıcılarından topladığı verileri, algoritmaları ile işler ve kullanıcıların bir sonraki tüketim davranışının olasılığını hesaplar. Veri tabanı, algoritmalar, Facebook’un marka değeri gibi faktörler, Facebook’un, kullanıcılarının davranışlarını tahmin ederek elde ettiği reklam gelirlerini, yani teknoloji rantını oluşturur. Veri tabanı ne kadar zengin, algoritma ve yazılımlardaki hesaplama gücü ne kadar iyi ve marka ismi ne kadar önemliyse, şirketin tekelci rant geliri elde etme olasılığı o kadar yüksektir.
Fikri mülkiyet hakları ise Facebook gibi şirketlerin hukuksal zeminde tekelleşmesini sağlar. Fikri mülkiyet hakları daha çok kapitalizmin erken dönem aşamalarında görülen ve kamusal alanların özel mülkiyet haline getirilmesini ifade eden çitleme hareketini simgeler. Bu dijital çitleme hareketi ile bilgiye ve veriye erişim ve kullanım hakkı ancak belli şirketlerin eline geçer. Fikri mülkiyet hakları ile mülkiyet sınırları çizilen bilgi birkimi ve verilerin kullanımı, bunlara sahip şirketler tarafından sürekli genişletilir. Platform kapitalizmindeki teknolojik gelişim hikayesinin özü de buradadır. Genel kanının aksine, özellikle, Google, Amazon, Facebook, Apple gibi büyük şirketlerin patentlerinin içeriklerine bakıldığında, önemli bir kısmınının teknolojik yeniliklerden ziyade, yukarıda bahsettiğim dijital çitlemenin ölçeğini genişleten, tekelci atılımlar olduğunu görebiliriz.
Bilginin, özellikle teknolojik bilginin, belli şirketlerin elinde tekelleşmesinin, fikri mülkiyet hakları haricinde başka yolları da vardır. Bunlardan birisi özel sektör-üniversite iş birliği altında akademide üretilen bilginin platform tekellerine aktarılıp, bu tekellerin mülkiyetine girmesidir. Bir diğer yol da açık kaynaklı işletim sistemleri ve yazılımlardır. Uber’in de dahil olduğu bir çok şirket, dijital altyapılarını açık kaynaklı yazılımlar üzerine kurmuştur. Açık kaynak girişimi, sadece açık kaynaklı yazılımlar veya kodlar sağlamaz, aynı zamanda herkesin katkıda bulunabileceği bir platform kurar. Bu platformda belli sorunlara getirilen çözümler dinamik olarak bu şirketler tarafından kullanılır ve halihazırda mülkiyet altına alınmış maddi olmayan varlıkların gelir yaratma süreçlerine katılırlar.
Platform şirketlerinin genel stratejisi maddi olmayan varlıklarını genişletmesidir. Bu genişletme süreci sadece bilginin mülkiyet altına alınıp, şirketler tarafından geliştirilmesi yolu ile olmamaktadır. Bazı platformlarda, işçiler, emek süreçleri içerisinde maddi olmayan varlıkları yaratabilirler. Özellikle gig ekonomisi platformlarında, gig işçileri sadece şirketler için artı değer yaratmaz, aynı zamanda bu şirketler için en değerli dijital ham maddeyi, yani veriyi yaratırlar. Dolayısıyla, platformda çalışan işçi sayısı gig ekonomisi şirketlerinin tekelci konumları için son derece elzemdir. Özellikle Uber gibi şirketler, yeni ürünlerini gig işçilerinin (Uber özelinde sürücülerin ve kuryelerin) emek süreçlerinde yarattıkları verileri kullanarak geliştirir. Aynı zamanda emek süreçlerinde yaratılan bu veriler, şirketler tarafından işçinin verimliliğini arttıracak modellerin geliştirilmesinde de kullanılır. Yani, işçi sadece şirkete son derece önemli bir dijital ham maddeyi bedava sunmakla kalmaz, aynı zamanda ürettiği veri ile şirketin kendi üzerinde kurduğu kontrol mekanizmasına da katkıda bulunur.
Tüketiciden gelen veriler de benzer şekillerde şirketlerin maddi olmayan varlıklarına katkıda bulunurlar. Hayatımızın neredeyse her alanı verileştirilip, şirketlere kaynak olarak aktarılır. Dolayısıyla, özellikle, sosyal medya platformlarında geçirdiğimiz vakit, beğenilerimiz, bir sayfaya ne kadar süreyle baktığımız, hangi videoları beğenip, hangilerine yorum yaptığımız gibi konular, şirketlerin temel veri setlerini oluşturur. Kişisel verilerimizin nasıl şirketlerin kârına dönüşebileceğini Facebook örneği üzerinden açıklamıştım. Burada önemli bir diğer husus da platform şirketlerinin kullandıkları algoritmalarla bizi sürekli platformun içinde tutma çabasıdır. Hepimiz Facebook hesabımıza gelen yerli yersiz bildirimleri görmüşüzdür. Keza buna benzer bildirimleri diğer uygulamalarda da görürüz. Bu algoritmalar sayesinde, sürekli uygulamaya, yani platforma, bağlı kalan kullanıcılar platform için veri üretirler bu da şirketlerin elde edeceği teknolojik ranta katkıda bulunur. Bu tarz bir algoritmik manipülasyonun bir başka çeşidini gig ekonomisi platformlarında görürüz. Bunun adı da algoritmik yönetimdir.
Platform kapitalizmine özgün bir diğer kavram da algoritmik yönetimdir. Geniş anlamda algoritmik yönetim, üretim süreçlerinde işçinin denetimini ve iş yapma motivasyonunu, insan yöneticilerden alıp, içinde keskin sınıfsal kodlamalar bulunan yazılımlara aktarımını ifade eder. Algoritmik yönetim sayesinde şirketler, milyonlarca çalışanını, yazılımlar ve algoritmalar tarafından denetleyip, performanslarını ölçebilir. İşçilerin emek süreçlerinde yarattığı ve kendilerine ait olan performans verileri, doğrudan işçinin kontorülünde kullanılır. Platformda çalışan bütün işçilerin verisi ise soyut bir veri tabanı halinde şirketlerin hem yeni ürünler geliştirme hem de emek süreçlerinde işçiden alınacak verimi yükseltme alanındaki teknoloji yatırımlarında kullanılır.
Bu yazıda anlatılan tüm bu teknoloji ve tekelleşme hikayesinin çok önemli makroekonomik çıkarımları vardır. Günümüz ana akım iktisatçıları, teknoloji ve AR-GE harcamalarını yegane kurtuluş yolu olarak göstermektedirler. Fakat, bu yazıda ve literatürde gördüğümüz üzere, dijital ve platform kapitalizminde, teknolojinin, AR-GE yatırımlarının ve fikri mülkiyet haklarının, ekonomik büyüme ve toplumsal refaha katkısının olup olmadığı ciddi bir şüphe barındırır. Ana akım düşüncenin aksine, teknolojik gelişme şirketlerin elinde bir tekelleşme aracı haline gelirken, bir yandan da toplumu ve işçileri denetleyip, maniple eden bir yapıya dönüşmektedir. Platform ekonomisi özelinde gördüğümüz, aynı zamanda kolaylıkla genelleyebileceğimiz bir diğer konu da teknolojinin ve bilimin sınıfsal dinamikleridir. Platform kapitalizmi içinde ne teknolojik ne de bilimsel gelişmeler sınıfsal kodlarından bağımsız düşünülemez. Algoritmik yönetim bu sınıfsal kodlamanın en somut örneğidir.Tam da buradan hareketle, bir sonraki yazımda algoritmik yönetimin en net olarak görüldüğü gig ekonomisi platformlarını ele alacağım. Platform kapitalizminin bu spesifik formunda, 21. yüzyıla ait emek-sermaye ilişkilerinin dijital dünyada nasıl tezahür ettiğini ve sermayenin bu yeni birikim modelinin genel hatlarını çizmeye çalışacağım.
* a.alper.alemdar@gmail.com
Evrensel'i Takip Et