11 Ocak 2022 18:21

"Topraksız yetişen domates, gübresiz yetişemez"

Urfa’nın Karaali Mahallesi’nde jeotermal seracılıkta çalışan ziraat mühendisi Mustafa Keskiner, gübre ücretlerinin yükseldiğini belirterek “Topraksız yetişen domates, gübresiz yetişemez” dedi.

"Topraksız yetişen domates, gübresiz yetişemez"

Fotoğraf: MA

Emrullah ACAR

Urfa Harran Ovası'nda yer alan Karaali Mahallesi’nde, Jeotermal enerji kullanılarak topraksız tarım yapan üreticiler, ilaç, gübre ve tohum fiyatlarında artan girdiler nedeniyle zor günler yaşıyor. Bölgede toplam 435 dekarda kurulan seralarda, salkım domates, biber ve farklı türlerde birçok çiçek yetiştiriciliği yapılıyor. Ürünlerde verimi artırmak için kullanılan Üre gübrenin ton fiyatı, 2021 yılı Ocak ayında 2 bin 500 TL iken şu an 13 bin 400 TL’ye yükseldi. Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Adana Milletvekili Ayhan Barut, tonu 300 dolar seviyesinden ithal edilen gübrenin çiftçilere bin 100 dolar seviyesinden satıldığı iddialarını Meclis gündemine taşıdı.

"AVANTAJ VE DEZAVANTAJLARI VAR"

Karaali Mahallesi’nde 43 dekar alanda kurulan, topraksız Jeotermal serada domates üreticiliği yapan ziraat mühendisi Mustafa Keskiner, topraksız tarım, jeotermal sera, pazar bulma sorunu ve artan girdi maliyetlerini anlattı. Topraksız tarımın bölgede giderek yaygınlaştığına değinen Keskiner, bunun avantajları ve dezavantajları olduğuna değindi. Yaklaşık 4 yıldır jeotermal serada mühendis olarak çalıştığını ifade eden Keskiner, “Hindistan cevizi kabuklarına dikim yapıyoruz. Avantajları var; topraktan gelen hastalıklar az oluyor. Verim fazla oluyor. Sulama da ne kadar verileceği kendi elimizdedir. Bitkinin kılcal köküne kadar görüyoruz. Toprak ziyan olmuyor” dedi.

Mustafa Keskiner

Fotoğraf: MA

"HER MEVSİM OLMUYOR"

Jeotermal seracılıkta ısıtmanın maliyetli olduğunu belirten Keskiner, “Biz yerin altından sıcak su çıkarıyoruz. Yerin bir kilometre altından çıkardığımız sıcak suyu, seraların içinden gezdirerek ısıtıyoruz. Bu büyük bir maliyettir. Bunun dışında işçiliği de büyük bir maliyet. Bitki kimi zaman 13 metre boy alabiliyor. Budaması zor oluyor” ifadelerini kullandı. Jeotermal seracılığın Urfa’da her mevsim yapılmadığına değinen Keskiner, “Kasım ayında filizleri dikiyoruz. Ondan önce havalar sıcak olduğu için döllenme sorunu oluyor. Yazın beyaz sinekte fazla, bu da sorun. Yazın nem de fazla. Burada üretin 3 ay sürüyor. Bir domatesin seradan sofraya gelmesi 3 ay sürüyor. 3 ayda yaklaşık 24 hasat yapıyoruz. Her fide 24 salkım domates veriyor. Günlük bitkilere 5-6 defa su veriyoruz. Her sulama 5-6 dakika sürüyor. Su verilmezse kökler hemen kurur. Sulama bittikten sonra ölçümler yapmamız gerek” diye konuştu.

"90 TL OLAN GÜBRE 330 TL"

Topraksız tarımın 2012 yılından bu yana bölgede yapıldığını söyleyen Keskiner, topraksız tarımın gelecek yıllarda artmasının beklendiğini sözlerine ekledi. Jeotermal seracılığın sebze üretmek için ideal olduğunu belirten Keskiner, son dönemde dolar kurunda yaşanan dalgalanmasının kendilerini de etkilediğini ifade etti. Keskiner, tarım girdilerinde artışı şu şekilde açıkladı: “2021 yılı Ocak ayında 90 TL olan bir gübre şu an 330 TL. 270 TL’ye aldığım gübreyi şu an bin 200 TL’ye alıyorum. 200 TL olan bir ilaç şu an bin 100 TL oldu. Biz burada domatesin kilosunu 4-5 TL’ye satıyoruz, ancak markette fiyatlar 10-12 TL’yi buluyor. Yüksek girdiler ve zorluklar ile mücadele eden bizken, kazanan başkası oluyor.” 

Seradaki domatesler

Fotoğraf: MA

"ÜRETİM OLMAZSA…"

Seraların bölgede bulunan yurttaşlar için istihdam kaynağı olduğunu belirten Keskiner, “Seralarda 30-40 kişi çalışıyor. Evlerine ekmek götürüyor. Buradan ürünü nakliye eden, pazardan satana kadar geniş bir istihdam zinciri var. Üretim olamazsa binlerce insan işsiz kalır” dedi. 

"ÜRETMESEK DAHA KARDAYIZ"

Urfa’da pazar bulma sorunu olduğunu dile getiren Keskiner, devamında şunları söyledi: “Üretici olmadan tüketici olamaz. Üreticiye destek verilmezse tarım biter. Bu sene ürettik, ancak fiyatlar bu şekilde devam ederse biz seneye üretim yapamayacağız. Şu an kar etmiyoruz, zararına üretim yapıyoruz. Bir günde 6 bin TL değerinde gübre kullanıyoruz, 6 defa sulama yapıyoruz. Artık kaliteli gübre kullanmaktan kaçıyoruz, daha az kaliteli gübreler kullanmaya başladık. Bu gübreler köklere zarar veriyor, verimliliği azaltıyor. Kalitesiz gübre temin etmekte bile zorlanıyoruz. Topraksız tarım yapıyoruz ancak gübresiz tarım yapamayız. Yetkililerin bunun önüne geçmesi, bize destek vermeleri gerekir. Dolar arttığında günlük gübrelerin fiyatı arttı, ancak dolar 5 TL aşağıya indi, gübre fiyatları inmedi, aynı kaldı. Ürünlerin fiyatı şu an çok yüksek, ancak bu şekilde devam ederse daha da yüksek olacak. Üreticinin bir ton gübreye verdiği ücret ile bir dönüm araziye verdiği ücret aynı olmaya başladı. Üretmezsek daha kardayız.” (Urfa/MA)

EVRENSEL'İNMANŞETİ

İhyanın aslı

İhyanın aslı

Maraş depremlerinin ardından geçen iki yılda ne yiten on binlerce canın hesabı sorulabildi ne de kalanların bir derdine derman olundu. İki yıl sonra iktidar, ”Asrın İhyası” sloganıyla toplumu aldatmaya çalışıyor. Oysa asıl ihya ihaleler, inşaatlar, rezerv alan ilanları, teşvikler, vergi indirimleriyle, depremi gerekçe eden siyasi baskılarla geldi.

Teslim edilen konut sayısı ihtiyacın 3'te biri.

Deprem bölgesinde 'rezerv alan' kılıfıyla halkın evleri, arsaları gasbedildi.

Deprem işçiye yoksulluk, sermayeye 'fırsat' oldu.

BİRİNCİSAYFA
SEFERSELVİ
Sezgin Tanrıkulu: "Depremin maliyetini en aza indirmek için her ay vergi veriyoruz. Nereye harcandığını bilmiyoruz"

Evrensel'i Takip Et