TMMOB, İzmir Büyükşehir ve Bayraklı Belediyesinin emsal artışı kararını yargıya taşıdı
TMMOB, İzmir’in kentsel planlama süreçlerine ilişkin bilimsel çalışmaya konu edilmeden yapılan "emsal artışa" karşı İzmir Büyükşehir ve Bayraklı Belediyesine "yürütmeyi durdurma" davası açtı.
Fotoğraf: DHA
Ramis SAĞLAM
İzmir
30 Ekim 2020 İzmir depreminin üzerinden 16 ay geçmesine rağmen depremzedelerin konut sorunlarına kalıcı çözümler üretilemedi. Depremin ardından Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum’un zemin artı 5 kat ifadesi tartışmanın fitilini ateşlemişti. TOKİ’nin proje alanlarında zemin artı beş kat uygulaması depremzedelerin maddi kayıplarına neden oldu. Bu tartışmalar depremzedelerin yaşadığı sorunu ortadan kaldırmazken “emsal artış” tartışmasını gündeme getirdi.
Emsal artışa ilişkin önce Bayraklı Belediye Meclisinde, ardında da İzmir Büyükşehir Belediye Meclisince hazırlanan 1/1000 ölçekli Uygulama İmar Planı Plan Notu değişikliği uygun bulunarak onaylandı.
TMMOB İzmir İl Koordinasyon Kurulu (İKK), Bayraklı Belediyesine verdiği emsal artışını içeren uygulama imar planı plan notu itiraz dilekçesine, ret cevabı verilmesinin ardından hukuk yoluna başvurdu. TMMOB, İzmir Büyükşehir ve Bayraklı Belediyesine revize edilerek kabul edilen emsal artışına karşı “yürütmeyi durdurma” talepliyle dava açtı.
Açılan davada, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı ve İzmir Büyükşehir Belediyesi tarafından herhangi bir bilimsel çalışmaya konu edilmeden İzmir’in kentsel planlama süreçlerine ilişkin birbiriyle bütünleşmeyen idari işlemler tesis edildiği belirtildi.
TAKS VEYA KAKS HESAPLARI YÜRÜLÜKTEN KALDIRILDI
İzmir Büyükşehir Belediyesi İmar Yönetmeliğindeki “Katlar Alanı Kat Sayısı (Emsal)” tanımına ve dolayısıyla Yönetmeliğin değiştirilemez hükümlerine aykırı karar üretildiği savunulan dava dilekçesinde kat sıkıştırma, kooperatiflere tanınan ilave yüzde 10 Taban Alanı Kat Sayısı (TAKS) veya Kay Alanı Kat Sayısı (KAKS), çatı katı veya çekme katların tam kata çevrilmesi, zayiat oranı %50 ve üstü olan TAKS/KAKS koşullu imar adalarında verilen ilave inşaat hakkı gibi hususlar ile geçmişte tanınmış olan ilave inşaat hakları meclis kararlarıyla yürürlükten kaldırıldığı ifade edildi.
KENT PLANLAMA BİLİMİNE AYKIRI
Dava konusu plan notu ve İzmir Büyükşehir Belediye Meclisinin 17 Eylül 2021 tarihli kararları ile uygun görülen alanlarda mevcut müktesep hakların korunması ve ek inşaat haklarının tanınması aracılığıyla kentin dönüşümü öngörüldüğünün altı çizilen dava dilekçesinde, “İptal edilen plan notlarının müktesep hak olarak görülmesi, bilimsel dayanaktan yoksun şekilde yoğunluk artışı yapılması gerek hukuki olarak gerekse kent planlama bilimi açısından mümkün değildir” denildi.
BELİRLENEN HEDEF BELİRLENEN NÜFUS KRİTERLERİNE AYKIRI
Nüfus kriterlerinin ve belirlenen süre için, bir kentin gelişimini yöneten araçlar olduğuna vurgu yapılan dava dilekçesinde, “Dava konusu kararda olduğu gibi aynı imar adası içerisinde, süreç içerisinde oluşmuş farklı yapılaşma kararlarını korumaya çalışmak, ek inşaat hakları tanımak, planın yönlendiriciliğini reddetmek, sosyal, kültürel ve teknik altyapıları ile bütünlüklü plan doğrultusunda yapılaşma yerine sadece inşaat alanını hesaba katan bir proje tasarlamaya çalışmaktır. Deprem sonrası oluşan tablo dikkate alındığında İzmir’de; kent planlamasının önemsenmesi, özellikle kent merkezlerinde belirli nüfus ve yapı yoğunluk değerlerinin aşılmaması gerektiği, ulaşım altyapısının yeniden ele alınması gerektiği, deprem sonrası toplanma alanlarının yetersiz olduğu, sağlıklı ve güvenli konut hakkının her yurttaşın temel hakkı olduğu, ilerde yaşanacak depremlerde ‘imar barışı’ nedeniyle çok daha ağır bir tablonun oluşabileceği dikkate alındığında, idarelerin sorumluluklarını yeniden hatırlamaları gerekmektedir” vurgusu yapıldı.
“MİMARLIK VE ŞEHİRCİLİK DİSİPLİNİ HİÇE SAYILIYOR”
Bayraklı Belediyesince hazırlanan Uygulama İmar Planı Plan Notunda herhangi bir sosyal ve teknik altyapı düzenlemesi yapılmadan mevcut plan kararlarının bütünlüğünü bozacak emsal artışın mühendislik, mimarlık ve şehircilik disiplinlerinin varlık nedenlerini ortadan kaldırdığı ve ilgili bilimleri hiçe saydığı belirtilerek, “Sosyal ve teknik altyapının halihazırda yetersiz olma durumu da ele alındığında, dava konusu işlemin kentsel sorunları daha da derinleştireceği açıkça görülmektedir. Teknik altyapılar hesaplanan nüfus yoğunluklarına uygun şekilde yapılmışken, arttırılan yoğunluklar sebebi ile altyapının çok çeşitli problemler yaratacağı ortadadır. Ayrıca mevcut araç ve yaya yolları da kesinlikle yetersiz kalacak ve kent için yeni problemler yaratılacaktır” denildi.
“YENİ FELAKETLERE YOL AÇABİLİR”
Dava konusu işlemin gerekçe bölümünde, Plandaki Durumu Korunacak Alanlar kapsamındaki alanlarda verilecek ruhsatların alandaki planlama çalışmalarını etkisiz kılacağına dikkat çekilerek, artan nüfusa göre teknik ve sosyal donatı alanlarının arttırılmasının imkansızlaşacağı, hatta mevcut halinin korunmasının dahi zorlaşacağına vurgu yapıldı.
Söz konusu alanlarda herhangi bir yağmur, yangın veya deprem olması durumunda sosyal ve teknik altyapı eksikliğinden kaynaklı can ve mal kayıplarının çok daha fazla olduğu ifade edilen dava dilekçesinde, “Söz konusu işlem sonucunda sosyal ve teknik altyapı alanları arttırılmadan yapılacak uygulamaların vatandaşlarımızı bir felaketten kurtarırken başka felaketlere sürükleyeceği düşünülmekte olup işlemin yürütmenin durdurulması halk sağlığı açısından yaşamsal öneme sahiptir.” denildi.