Gebzeli yurttaşlar geçinememekten dert yanıyor
Gebze Kent Meydanı’nda konuştuğumuz yurttaşlar yeni zamlarla birlikte geçim sorunlarının daha da arttığını söyledi.
Rojda KİRAZ
Dilara KANIK
Gebze
Yeni yıl ile beraber gelen zamlar vatandaşın evindeki yangını daha da körükledi. Ekonomik sorunların insanları birbirinden uzaklaştırdığını söyleyen Petrokimya İşçisi Melike, “Ben misafir gelecek diye korkuyorum. İkram edecek bir şey bulamamaktan, onu ağırlayamamaktan çekiniyorum” dedi.
Gebze Kent Meydanı’nda konuştuğumuz yurttaşlardan Lise Öğrencisi Gamze, düzenli olarak gittiği kırtasiyede gün geçtikçe fiyatların katlandığını söyledi. Gamze, “Resim çizmek için kalem almak istiyorum ama fiyatlara baktığımda ne gerek var demek zorunda kalıyorum. Çünkü daha zaruri ihtiyaçlarıma odaklanıyorum” dedi.
"RENKLİ KALEM BİLE ALAMIYORUM"
Üniversitede animasyon bölümünü okumak istediğini söyleyen Gamze, “İyi bir bilgisayar ya da tablet almak istesem de alamıyorum. Bir bilgisayar neredeyse 10 bin lira. Para biriktiriyorum ama sürekli zam geliyor. Anneme zamlardan bahsettiğimde ‘Sen karışma’ diyor, babama bahsedince ‘Senin işin değil’ diyor ama sonuçta zamlar beni etkiliyor. Bir şey almak için harçlıklarımı biriktiriyorum, bakıyorum yine zam gelmiş, yine alamıyorum. Renkli kalemler çok hoşuma gidiyor ama olmuyor, alamıyorum. Dolar yükseldiği için yurt dışına gidebilme ihtimalimiz de düşüyor” diye konuştu.
"SADECE KARNIMIZI DOYURUYORUZ"
Petrokimya iş kolunda çalışan Melike’nin doğal gaz, elektrik ve su faturaları geçen yıla oranla iki kat kadar fazla gelmiş. Asgari ücrete yapılan zammın her şeye gelen zamların yanında eridiğini ifade eden Melike, “Çalışıyoruz ama çocuklarımızın ihtiyaçlarına yetişemiyoruz. Dışarıda bir yemek yiyebilme, tatile gidebilme, hatta çay içebilme durumumuz bile artık yok. Sadece zorunlu ihtiyaçlarımızı karşılamaya bakıyoruz. Artık iki üç çeşit yemek yapamıyoruz. Tek çeşide düşürdük. Yanında yoğurt salata bile hayal oldu. Sadece karnımı doyurabildiğimiz yaşamımız var” dedi.
"İNSANLAR SES ÇIKARMADIĞI ZAMAN SORUNLAR ÇÖZÜLMEZ"
Dört çocuğu olduğunu söyleyen Melike, “Üçü öğrenci, biri üniversite sınavına girdi ama birçok genç gibi eğitim sistemi mağduru, sınavı kazanamadı. Biz yirmili yaşlarda iken gelecek kaygımız yoktu ama şimdi bütün gençlerin kaygısı var. Ben bu dünyaya çocuklarımı keşke getirmeseydim diyorum çünkü onlara haksızlık yaptığımı düşünüyorum. Çocuklarımız bir ev, bir araba için bir ömür sarf edecekler, onlara da sahip olabilecekler mi belli değil” dedi.
Ekonomik sorunların insanları birbirinden uzaklaştırdığına dikkat çeken Melike, “Ben misafir gelecek diye korkuyorum, ikram edecek bir şey bulamamaktan, onu ağırlayamamaktan çekiniyorum” ifadelerini kullandı. Tüm bu sorunların herkesin ses çıkarması ile çözülebileceğini söyleyen Melike, “İnsanlar ses çıkarmadığı zaman sorunlar çözülmez. Topa, tanka, silaha, kurşuna harcadıkları paraları halkın bütçesine ayırsalar bu duruma gelmeyiz” dedi.
"DEPRESYONA GİREN ÇOK FAZLA İNSAN VAR"
Eşinin esnaf olduğunu söyleyen başka bir kadın, “Müşterimiz önceki seneye göre azaldı. Pandemide iş yerini kapatmak zorunda kalmıştık. Çevremde geçim sıkıntısı nedeni ile depresyona giren çok fazla insan var. Kenarda birikimimiz olmasaydı biz de evimizi satıp kiraya çıkmak zorunda kalırdık. Evimizin kredi taksitlerini ödemeye devam ediyoruz. Ben gelecekten umutluyum, çocuklarımı daha iyi bir dünyada yaşatmak istiyorum. Umudumu hiçbir zaman kaybetmeyeceğim” diye konuştu.
Bir başka bir kadın ise “Ben idareli kullandığım için doğal gaz faturam 380 TL geldi. Geçen ay gelen faturam zamsızdı. Henüz yeni faturalar gelmedi, görmek de istemiyorum” dedi. Eskiden 200 TL ile markete gidip ihtiyaçlarını karşılayabildiklerini söyleyen kadın, “200 lira harcadığım poşette hiçbir şey yok. Maaşlara yapılan zamlara sevinemiyoruz çünkü bir yerden verdiklerini bir yerden kesiyorlar. Asgari ücrete zam geldi, bakıyoruz AGİ’yi kesmişler” dedi.
"BU DURUM DEĞİŞMELİ"
Emekli öğretmen olan Faruk, ülkenin en büyük probleminin ekonomi olduğunu söyledi. “Ekonominin bu hale gelmesinin en büyük sebebi hükümetin kendi görevinin dışında beşli çeteye ülkeyi peşkeş çekmesidir” diyen Faruk, şöyle devam etti: “Onları seçen benim ama onlar 100 bin lira maaş alırken bana 2 bin 500 lira emekli maaşını reva görüyorlar. Bu nasıl bir insafsızlık, nasıl bir adaletsizliktir? Temennimiz, nasıl halk istediği için geldilerse şimdi halk gitmelerini istediğinde gitmesini bilsinler. Muhalifleri hapse attılar, belediyelere kayyum atadılar. Bu durumun değişmesi şart, seçimle geldiler seçimle gitmek zorundalar.”
"KİMSE ZENGİNE NASIL ZENGİN OLDUN DEMİYOR"
Kent meydanında dolaşırken bir süre sonra etrafımızı meraklı gençler sarıyor. Bir genç, “Bu ülkede herkes asgari ücret üzerinden ekonomiyi konuşuyor, kimse zengine nasıl zengin oldun demiyor. Kimse zenginlerin, milletvekillerinin sadece maaşları ile o villaları, evleri nasıl aldığını sorgulamıyor. Ülkede sadece ekonomik sorunlar yok. Kadınların, hayvanların yaşadıkları sorunlar da var. İstanbul Sözleşmesi’nin iptal edilmesi bence doğru değil” dedi.
Sokak röportajlarında gençlere ‘Telefonunu çıkar’ diyenlere seslenen genç, “Milletvekilinin çocukları en pahalı telefonu kullanırken, güzel ayakkabı giyerken asgari ücretlinin çocuğu güzel ayakkabı giyemez mi? Bizlere ‘Domates ekmek yeriz vatanı satmayız’ diyenlerin çocuğu bedelli askerlik yapıyor. İşçilerin çocukları bir suç işlese bu çok konuşulur ama zenginlerin çocukları yapınca normalleşiyor. Benim imkanım olsa yurt dışına gideceğim. Ülkede adalet yok, hayvanlara, kadınlara yönelik suç işleyenler cezasız kalıyor. Hakkını aradığın zaman ise terörist ilan ediliyorsun” dedi.
"NEDEN OKUDUĞUMUZ ALANDA İŞ BULAMIYORUZ?"
Başka bir genç ise gençlerin, toplumun bastırıldığını, rahatça fikirlerini dile getiremediğini belirtti. Kazakistan’daki eylemleri örnek veren genç, Türkiye’de insanların konuşmaktan ve harekete geçmekten çekindiğini dile getirdi. Erdoğan’ın “Gençler iş beğenmiyor” açıklamasına ilişkin ise “Okuyup emek harcadığımız bölümde değil başka alanlarda ucuza iş bulduğumuz için beğenmiyoruz. Neden okuduğumuz alanda iş bulamıyoruz. Bir milletvekilinin oğlu çalışmadan milyon liraları cebine koyuyor, tüm ömrü hayatını eğitime veren bizler ne yapalım” diye konuştu.
21. yüzyılda hâlâ ırkçılığın devam ettiğine dikkat çeken başka bir genç de şunları söyledi: “Bu yüzyılda hâlâ Türk ve Kürt halklarının ortak yaşamının olup olamayacağı tartışılıyor. Bizim konuşmamız gereken bilim, teknoloji. Şimdi şuradaki gençlere fırsat verilse tüm gençler, ben de dahil yurt dışına gitmek isteyeceğiz.”
İletişim iş kolunda çalışan genç bir işçi de “Maaşım yetmiyor ancak primim fazla ise biraz kurtarıyorum. Geçen markete gittim, makarna, patates ve birkaç hazır yiyecek aldım, 600 lira ödedim. Kira, fatura derken ben nasıl geçiniyorum ben de bilmiyorum” dedi. 16 yaşında mülteci bir genç işçi de maske üretimi yapan bir atölyede çalıştığını ifade ederek, “Okula gitmiyorum. Dört kardeşim var. 12 saatin altında çalıştığımız için 2 bin lira alıyorum. Sigortam yok” diye konuştu.