28 Ocak 2022 21:52

Yetkililere güvensizlik, kovid aşısına tereddüdü artırıyor

"İngiltere'de aşıya karşı olan tereddüdün en azından kısmen devlet tarafından haklarından mahrum bırakıldığını hisseden veya hükümet görevlilerine güvenmeyen insanlardan kaynaklandığını düşünüyoruz."

Yetkililere güvensizlik, kovid aşısına tereddüdü artırıyor

Fotoğraf: CDC/Unsplash

Kausik CHAUDHURI
Anindita CHAKRABARTI
Joht Singh CHANDAN
Siddhartha BANDYOPADHYAY

2021 yılında İngiltere’de yaklaşık 132 milyon doz koronavirüs aşısı yapıldı. Fakat buna rağmen, Birleşik Krallık’ın aşılama programının bir yıl sonrasında bile çok sayıda insan hâlâ koronavirüse karşı aşılanmamış durumda. Birleşik Krallık’ta her on kişiden biri ilk doz kovid-19 aşısını olmadı.

Aşıya karşı tereddütlü davranan bu grubu kimler oluşturuyor ve bu kişilerin aşı olmama sebebi nedir? Çalışmamızda, Birleşik Krallık’ta Household Longitudinal Study adlı devam eden bir anketten elde edilen verileri analiz ederek bu soruları yanıtlamaya çalıştık. İngiltere’de kovid aşısının uygulanmaya başlamasından hemen önceki dönemde, yetişkinlerin yüzde 11’inden fazlasının kovid aşısı olmak istemediğini tespit ettik. Ancak aşıya karşı bu tereddütlü yaklaşım, nüfusun geneline eşit olarak yayılmamıştı.

İngiltere’de bu tereddütlü yaklaşımın en düşük görüldüğü grup olan ve kovid aşısı olmak istemediklerini söyleyen beyaz kişilerde bu oran yüzde 9 iken buna karşılık, siyahi nüfusun yüzde 50’si, Güney Asyalıların yüzde 28’i ve diğer Asyalıların da yüzde 17’si aşı olmak istemediklerini söyledi. Karışık etnik kökene sahip insanlar arasında aşıya karşı tereddüt oranı ise yüzde 22 idi.

Bildirilen aşıya karşı tereddüt oranları o zamandan beri düştü fakat, çalışmalarımızda bulduğumuz genel eğilimlerin doğruluğu kanıtlandı. Tüm yaş gruplarında kovide karşı aşılanma oranı beyaz kişiler arasında en yüksek, siyah kişiler arasında ise en düşük olmuştur. İki grup arasında yaklaşık olarak yüzde 20 oranıyla büyük bir fark vardır. Ayrıca uygun kimseler arasında, hatırlatma dozu olma oranı da yine beyaz olmayan kişiler arasında en düşüktür.

Bu durum mantığa aykırı gibi görünmektedir. Araştırmalar, siyahi ve azınlık durumunda olan etnik grupların kovide karşı daha yüksek riskli olduğunu gösteriyor. Bu gruplarda artan hastalık riskinin daha yüksek bir aşı talebiyle ilişkili olmasını beklerken bunun yerine daha yüksek tereddütle karşılaştık. Peki bunun sebebi ne olabilir?

Koronavirüs aşısı, hemşire

Fotoğraf: DHA

KÖKLÜ BİR PROBLEM

Aşıya karşı olan bu tereddüdün en azından kısmen devlet tarafından haklarından mahrum bırakıldığını hisseden veya hükümet görevlilerine güvenmeyen insanlardan kaynaklandığını düşünüyoruz.

Birleşik Krallık Household Longitudinal Study çalışmasından alınan verileri incelediğimizde, “Kamu çalışanlarının umurunda değiliz” ifadesine katılan veya “Hükümetin eylemlerinde söz hakkımız yok” diyen katılımcıların aşı olmaya en az istekli olduklarını bulduk.

Bu ifadelere verilen yanıtların, yapılan araştırmanın pandemi öncesindeki bir kısmından alındığını da dikkate almalıyız. Sonuç olarak, katılımcıların yanıtları hükümetin pandemi sürecini nasıl yönettiğinden etkilenmemişti. Aksine, bu yanıtlar, İngiltere’de kovidden bağımsız olarak insanların kamu kurumlarına olan genel inancının bir yansıması olarak yorumlanabilirler.

Aşıya karşı tereddütlü bir yaklaşım söz konusu olduğunda bu oldukça etkili bir faktör gibi görünüyor. Hükümetin eylemlerinde söz hakkı olmadığını düşünen kişiler, aksini hissedenlere kıyasla kovid aşısı konusunda iki kat daha fazla tereddütlüydü. Benzer şekilde, kamu görevlilerine güvenmeyenlerde daha fazla aşı tereddüdü gördük.

Bu durum, etnik azınlıkların neden bu kadar tereddütlü olduklarını ve aşılanma oranlarının neden daha düşük olduğunu açıklayabilir. Yapılan çalışmada, etnik azınlık gruplar ortalama olarak kamu çalışanlarına daha az inandıklarını ve hükümetin eylemlerinde söz sahibi olduklarını hissetme olasılıklarının da daha düşük olduğunu bildirdiler.

Gerçekten de, bu “güven” değişkenini istatistiksel olarak kontrol ettiğimizde, etnik azınlıklar da dahil olmak üzere kovide karşı daha yüksek risk altındaki kişilerin aşı olmaya daha istekli olduklarını gördük. Örneğin, kamu çalışanlarına karşı olumlu bir tutumu olan Güney Asyalılar, kamu çalışanlarına karşı tarafsız veya olumsuz tutum sergileyen diğer etnik gruplardan kişilere göre aşı olmaya 4.5 kat daha istekliydiler.

BU DURUMU BAŞKA NE ETKİLER?

Yaş, cinsiyet, medeni durum, etnik köken, eğitim durumu, istihdam durumu, hane yaşam alanı, hastalığa yakalanma riski, öznel mali durum ve coğrafi bölge gibi diğer birçok faktörün incelenmesinden sonra, bir dizi başka şeyin de aşı olmaya istekli olmakla ilişkili olduğunu bulduk.

Diğer faktörler kontrol edildiğinde, daha düşük eğitim düzeyine sahip kişilerin, aşı yaptırmaya isteksiz olma olasılıkları daha yüksekti. Bunun aksine, klinik olarak hastalığa karşı daha riskli olan kişiler kovid aşısı olmaya daha istekliydi. Serbest meslek sahipleri, çalışanlara kıyasla aşı olmaya daha az istekliydi. Finansal refah durumlarının iyi olduğunu söyleyen katılımcıların, aşı yaptırmaya istekli olma olasılıkları, kıt kanaat geçindiklerini veya mücadele ettiklerini düşünenlere kıyasla neredeyse üç kat daha fazlaydı.

AŞIYA KARŞI GÜVEN NASIL ARTIRILIR?

Tüm bu bulgular göz önüne alındığında, özellikle kovide karşı en fazla risk altında olan gruplarda hükümete ve kamu sektörüne karşı güven oluşturmak, aşılanma oranını artırmanın bir yolu olabilir. Fakat iş güven inşa etmeye geldiğinde, bunun kolay bir yolu yoktur; zaman ve çaba gerekir. 

Bu durumla başa çıkma yöntemleri arasında, vatandaşları aşılamayla ilgili istişarelere ve odak gruplarına dahil etmek ve ayrıca bu kişilerle sık ve şeffaf iletişim kurmak yer alabilir. Ayrıca, gözetimin azaldığı pandemi gibi acil durumlarda bilim camiasının, tanınmış kişilerin ve kamu kurumlarının yüksek etik standartlarını sürdürmesi önemlidir.

Ne yazık ki Birleşik Krallık için, KKD ihalelerindeki yolsuzluk durumları ve Başbakanlık Ofisi Downing Sokağı’nda karantina döneminde yapılan partilerin skandalı, halkın yetkililere olan güvenini azaltacaktır. Artan eşitsizlik ve kurumların kendilerine karşı olduğuna giderek daha fazla inanan insanlar da güvenin önündeki bir başka engeldir.

Bu sebeple, açıkça iletişim kurmak ve şeffaflık ancak bir yere kadar gidecektir. Bu tür çabalara, ekonomik eşitsizlik ve adaletsizlik gibi daha geniş sorunları ele almayı amaçlayan politikalar ve eylemler eşlik etmelidir. Bunu yapmak, aşılanma oranını artırmaya yardımcı olarak yalnızca gelecekteki acil halk sağlığı durumlarını yönetmeyi kolaylaştırmakla kalmaz, aynı zamanda daha az kutuplaşmış ve daha dirençli bir toplum yaratmaya da yardımcı olabilir.

Başlık Evrensel’e aittir

theconversation.com’dan çeviren Berfin Tuana KORKMAZ

EVRENSEL'İNMANŞETİ

Çocukları öğüten çark

Çocukları öğüten çark

Yoksulluğun pençesindeki ailelerin çocukları tüm dünyada acımasızca emek piyasasına çekilirken, Türkiye kapitalizmi bu konuda en önde koşuyor. Çarklar köle koşullarında dönsün diye devlet gücünü seferber etmekten geri durmayan iktidar, milyon milyon işçileştirdiği çocukların da uzun ve ağır çalıştırılmasına, onlarcasının ölüme sürüklenmesine göz yumuyor.

2.3 milyon çocuk MESEM kapsamında günde 8-10 saat çalışıp ustalık belgesi aldı

15-17 yaş grubundaki neredeyse her 4 çocuktan biri çalışma hayatında

71 çocuk 2024'te çalışırken hayatını kaybetti

BİRİNCİSAYFA
SEFERSELVİ
16 Şubat 2025 - Sefer Selvi

Evrensel'i Takip Et