Yelkenler fora
"Yeniden TTB’yi kapatma tehditleri ile yıldırmaya çalışıyorlar. Yıldıramayacaklar. Çünkü hak bellediği yolda yalnız yürümeyi göze almış hekimler TTB’ye sahip çıktı, sahip çıkıyor ve sahip çıkacaklar."
![Yelkenler fora](https://www.evrensel.net/upload/dosya/208673.jpg)
Fotoğraf: Demokratik Katılımcı Hekimler
Türk Tabipleri Birliği (TTB) seçimli genel kurulunu 25-26 Haziran 2022 tarihinde gerçekleştirilecek. Dolayısıyla bu günlerde TTB’ye bağlı 65 Tabip Odası hem kendi kurullarını hem de TTB Merkez Konseyini belirleyecek delegelerini seçme telaşı içindeler. Dile kolay, TTB’nin yeni Merkez Konseyi seçilecek.
TTB’nin 23 Ocak 1953 tarihinde 6023 sayılı Kanunla kurulduğu düşünüldüğünde TTB’nin ilk Merkez Konseyi bundan tam 69 yıl önce seçilmiş. TTB kamu kurumu niteliğinde bir meslek birliğidir ve ilk Merkez Konsey Başkanı da Dr. Ahmet Rasim Onat’tır.
Her ne kadar TTB’nin kuruluş tarihi 1953 yılına tarihlense de; Türkiye'de hekimlerin ilk resmi örgütlenmeleri 19. yüzyılın ortalarından itibaren başlamıştır. İlk tıp cemiyeti 14 Şubat 1856 tarihinde Türk Tıp Cemiyeti adıyla kurulmuştur. Bu, hekimleri bir araya getiren bir örgütlülük adımıdır ve önemli etkileri olmuştur. Türkiye'de tabip odaları ilk olarak Etibba Odaları adıyla 1928 yılında kurulmuştur ancak merkezi bir yapıya kavuşması için 1953 yılının beklenmesi gerekmiştir.
1953 yılından 1980 yılına kadar aralıksız çalışan TTB, 1980 yılındaki askeri darbe ile kapatılır ve tüm evraklara el konur. O dönem ikametgâh adresi İstanbul’da bulunan Merkez Konsey, Türk Ceza Kanununun 141 ve 142. maddesine muhalefetten Diyarbakır'da yargılanır. Bu en azından benim bildiğim TTB’nin ilk yargılanışıdır ama son olmayacaktır.
Dört yıllık bir duraklama döneminde TTB Kanunu 2 kez değişikliğe uğrar. Bu değişikliklerden ilki Birliğin merkezinin Ankara'ya alınması, ikincisi de asker hekimlerin TTB’ye üye olma yasağının gelmesi ve kamuda çalışan hekimlere üye olma zorunluluğunun kaldırılmasıdır.
1984 yılında artık Ankara'da ikamet etme zorunluluğu getirilen TTB, Büyük Kongresini toplayarak yeni Merkez Konseyini seçer. Böylece Prof. Dr. Nusret Fişek, TTB örgütünün 7. başkanı olur. "Ben pek çok üst görevlerde bulundum. Ancak yaptıklarım içinde en onurlusu Türk Tabipleri Birliği Başkanı olmak görevidir" diyen Fişek,e toplum hekimliği anlayışını hayatının sonuna kadar kararlılıkla savunmuştur. Hekim hakları ile hasta haklarının ayrılmazlığının mücadelesini vermiştir. Hatta hak mücadelesini "Artık yasalar çerçevesinde iktidar sahiplerini rahatsız edecek toplu hareketlere girişmezsek bunların bir şey yapacağı yok" diyerek sokaklara taşımıştır. Böylece Nusret Fişek, Ankara’da 1988 yılında gerçekleştirilen Beyaz Yürüyüş’ün önderi olmuştur.
TTB’nin kapatılarak suskun bırakıldığı 1980-1984 yılları arasında Türkiye’de elli kişi idam edilmiştir. Hekimler de bu idam sürecinin bir parçasıydı. Çünkü hekimler “idam edilmeye uygundur” şeklinde bir değerlendirme yapmakla görevlendiriliyorlardı. Oysa hekimlik mesleğinin en temel kuralı insanları yaşatmaktır. İşte bu gerekçeyle Nusret Fişek başkanlığındaki TTB Merkez Konseyi idam cezasına karşı bir kampanya başlatmıştır ve idama karşı yaşamı savundukları için yargılanmışlardır.
TTB Merkez Konseyinin yargılandığı bir başka dava, Aralık 2000’deki açlık grevlerinde toplumu bilgilendirdiği ve 19 Aralık 2000 tarihinde gerçekleştirilen ve 32 insanın ölümüyle sonuçlanan “Hayata Dönüş Operasyonu"na karşı çıktığı içindir. Bu nedenle Türk Tabipleri Birliği, Türk Tabutları Birliği olmakla suçlanarak köşe yazıları yazılmıştır.
TTB, Gezi Direnişi sırasında da yargılanmıştır. Ankara Tabip Odası Yönetim Kurulu ve Onur Kurulunun görevlerine son verilmesi talebi ile dava açılmıştır. Gerekçe: “Hukuka aykırı yetkisiz ve kontrolsüz, revir adı altında sağlık hizmet birimler oluşturarak amaçları dışında faaliyet gösterdikleri” idi.
Tarihler 30 Ocak 2018’i gösterdiğinde dönemin TTB Merkez Konsey Başkanı Raşit Tükel ile birlikte tüm Merkez Konsey üyeleri "Savaş bir halk sağlığı sorunudur" başlıklı basın açıklaması gerekçe gösterilerek polis baskınları ile gözaltına alındılar. Günlerce gözaltında tutuldular.
Ama TTB’yi yıldıramadılar. Şimdi de yeniden TTB’yi kapatma tehditleri ile yıldırmaya çalışıyorlar. Yıldıramayacaklar. Çünkü hak bellediği yolda yalnız yürümeyi göze almış hekimler TTB’ye sahip çıktı, sahip çıkıyor ve sahip çıkacaklar.
İşte bu sahip çıkışın bir örneği de 17 Nisan 2022 günü gerçekleşen İzmir Tabip Odası seçimleriydi. Seçimlere Demokratik Katılımcı Hekimler, Çağdaş Hekimler Grubu ve Hekim Güç Birliği olmak üzere üç liste katıldı. Geniş bir katılımla gerçekleşen seçimleri Demokratik Katılımcı Hekimler kazandı. Böylece İzmir Tabip Odasını 2022-2024 yılları arasında Uzman Dr. Yüce Ayhan, Prof. Dr. Süleyman Kaynak, Prof. Dr. Hakan Kültürsay, Uzman Dr. Behiye Mungan, Uzman Dr. Haldun Öniz, Uzman Dr. Ceylan Özkan ve Dr. Serkan Şen yönetecek.
Uzun bir aradan sonra 2018-2020 döneminde İzmir Tabip Odası yönetimini kazanan Demokratik Katılımcı Hekimler grubu Funda Barlık başkanlığı ile İzmir’de yeni bir dönemin fitilini ateşledi. Funda Barlık’ın bıraktığı yerden bayrağı devralan Lütfi Çamlı başkanlığındaki Demokratik Katılımcı Hekimler Yönetim Kurulu, 2020-2022 döneminde pandeminin ağır koşulları altında ocak ocak, hastane hastane dolaşarak hekimlere değdi, dertlerini dinledi, derman olmaya çalıştı. İyi ki de öyle yaptı.
Şimdi bayrak Süleyman Kaynak ve ekibinin elinde. Yazımı 2020-2022 dönemi İzmir Tabip Odası Genel Sekreteri Nuri Seha Yüksel’in cümleleri ile bitireyim. “Emeğin itibar görmediği yerde umuda yelken açılmaz demiştim. Emek itibar gördü ve yelkenler fora.”
Rüzgârınız bol olsun…
Meraklısına not: TTB’nin tarihine daha yakından bakmak isterseniz M. Sezai Berber’in Demokratik Kitle Örgütü Olarak Türk Tabipleri Birliği yazısına bakmanızı öneririm.
Evrensel'i Takip Et