17 Mayıs 2022 22:23

Çalışan kadın öğrenci̇ler anlatıyor

ODTÜ öğrencisi  M. barista olarak önceki senelere kıyasla şimdi daha fazla çalışıyor, harcamalarının değişmemesine ve daha fazla kazanmasına rağmen geçmişle aynı koşullarda yaşıyor.

Kaynak: Unsplash

Paylaş

İrem TAÇYILDIZ

ODTÜ

 

ODTÜ’de okurken çalışan kadınlara çalışırken yaşadıkları zorlukları, onları çalışmaya iten koşulları ve iş yerlerinde yaşadıkları mobbing ve şiddeti, Metalürji ve Malzeme Mühendisliği (M) ve Sosyoloji (S) bölümlerinde okuyan aynı zamanda farkı kafelerde baristalık yapan iki kadın öğrenci ve hazırlık okuyan (H), geçmişte bir mağazada yarı zamanlı personellik yapmış bir kadın öğrenci ile konuştuk.

Görüştüğümüz arkadaşlardan biri olan H. artık ailesine daha fazla yük olmadan kendi ihtiyaçlarını karşılamak için işe başvurduğunu söylerken S. ise bazı yaşıtlarının kolayca ulaşabildiği standartları zaman zaman uzaktan izler pozisyonda kalmadan özgürce elde edebilmek için okurken çalışmak zorunda kaldığını ifade ediyor.

Mağazada çalışırken bütün gün ayakta bir yerden bir yere koşturarak geçen iş günlerinde dokuz buçuk saat çalıştığını ancak mola için bir buçuk saati olduğunu söyleyen H. yorulması yetmezmiş gibi emeğinin de karşılığını hakkıyla alamadığını düşündüğünü de belirtiyor. Koşulların fiziksel ve zihinsel olarak yoruculuğunun böylece katlandığını söylüyor.

“ALAKASIZ, PATRONUN HAYATINDAKİ İŞLERİ YAPIYORDUM”

Çalıştıkları yerlerde yaşadıkları psikolojik ve cinsel şiddet hakkında da konuşan kadınlardan M., ağır bir psikolojik şiddete maruz kaldığını söylüyor, bu psikolojik şiddetin kimi zaman kadınlığı üzerinden yağdırılan “şu kız da şöyle” gibi yargılarla şekillenirken kimi zamansa barista olan iş tanımına rağmen her işi yapmaya zorlanması gibi bir şekilde ortaya çıktığını belirtiyor. Bu konudaki geçmiş bir deneyimini ise “Eskiden bir çay bahçesinde çalışıyordum. İlk girdiğimde bulaşıkçı olarak girmiştim sonra bir baktım garson olmuşum, bir baktım çalıştığım kişinin çocuğuna bakmaya başlamışım, bir baktım temizlik yapıyorum, bir baktım ev taşıyorum. Bir anda alakasız, patronun hayatındaki işlere dahil olmaya başlıyorsun.” cümleleriyle aktarıyor. Çalışmaya mecbur bir kadın olması, öğrenci olmasından ötürü tecrübesiz olarak değerlendirilmesi gibi durumlar ucuz iş gücü kaynağı olarak görülmesine neden oluyor. Kovulma korkusuyla bir şeylere “hayır” diyemediğini aktaran M., bu yolla denileni yapmaya mecbur bırakıldığından bahsediyor.

Bunun yanı sıra kurumların esnek çalışma saatleri de plansızlığa neden oluyor. Yarı zamanlı çalışan S. tam zamanlı olarak da mesaisi hakkında mesaj beklediğini söylüyor. İşten çıkanların yükünün de ona yüklendiğini, hafta boyunca aralıksız mesai yaptığı zamanlar olduğunu aktarıyor.

Birçok kez farklı insanlar tarafından cinsel şiddete maruz kaldığını belirten S. ise adının bilinmesinin de onu oldukça tedirgin ettiğini aktarıyor. Herhangi birinin sosyal bir mecradan ulaşımını kolaylaştıran bu durumun ısrarlı takibe varabilme ihtimalinin onu tetikte kıldığını da ekliyor.

“YORGUNLUKTAN UYUYAKALIP DERSLERİMİ KAÇIRDIĞIM BİLE OLDU”

Çalışmalarının eğitimlerini de negatif etkilediğini belirtirken H., fiziksel ve zihinsel yorgunluk sebebiyle derslere odaklanmakta zorlandığını, kimi zaman yorgunluktan uyanamayıp derslere katılamadığını da ekliyor. Okulu bir şekilde idare edebildiğini söyleyen M. ise okul dışında bir şeye zaman bulamadığını, öğrenci topluluğu gibi üniversite yaşamının bir parçası olan ve sosyalleşme sağlayan düzenli etkinliklere vakit ayıramadığını belirtiyor.

Tüm bunlara rağmen çalışmalarının yaşam koşullarında bir iyileşmeye sebep olmadığını, işinin manevi olarak onu çöküşe sürüklediğinden bahseden H., işten çıkması gereken saatten 1 saat geç bırakıldığından ODTÜ Kampüsü içerisinde ulaşımı sağlayan ringlere yetişemeyip taksiye bindiğini söylüyor. Zaten küçük bir meblağ olan kazandığı paranın da bu yolla ulaşıma gittiğini belirtiyor. İşi bıraktığında çalışma karşısında aldığı az bir paranın hayatında yarattığı iyileşmeyi fark ettiğini söyleyen S. ise bahsettiği iyileşmenin suni bir iyileşme olduğunu ve ekonomik kriz karşısında eridiğini de vurgulamayı ihmal etmiyor. 4 saat çalıştığında kazandığı parayla bir öğün yemek yiyemediği gerçeği de iyileşmenin yapaylığını gözler önüne serdiğini söylüyor. Maddi olarak iyileştiğini söyleyen M. ise bunun sebebinin kazandığı parayı harcayacak vakti olmaması olduğunu dile getiriyor. Ayrıca önceden de çalışan M. şimdiye göre geçmişte daha az çalıştığını, ancak harcamalarının çok değişmediğini ve daha fazla kazanmasına rağmen geçmişle aynı koşullarda yaşadığını da belirtiyor.

Bu durumun nedenlerine baktığımızda ise işçinin insanlığının göz ardı edildiği, patronun cebinin aslında sömürmeye dayanan bu sistemin devamlılığının göz önünde bulundurulduğunu görüyoruz. Temel ihtiyaçlarını karşılarken dahi dönmesi için patron tarafından gözetlendiğini ve hatta bu gözetlemeye dayanamayarak işten ayrılmak zorunda kaldığını aktaran H. bu durumun iş politikalarının patron ve kurumlar lehine, işçiyi düşünmeden düzenlenmesinden ötürü olduğuna değiniyor.

“AYNI ŞEYLERİ AYNI ANDA SÖYLERSEK BİR DEĞİŞİKLİK YARATABİLİRİZ”

Sorunlarının çözümü sorulduğunda M., her öğrenciye gelir düzeyi gözetilmeden burs verilmesi gerektiğini söylüyor. Bireylerin üniversite ile beraber ekonomik olarak da bağımsız birer birey olması gerektiğinden ötürü ailelerinin maddi durumunun gözetilmemesi gerektiğini belirtiyor. Saatlik 12 TL kazanan S. ise “Bir patron saati 12 lira veriyor diye çalışanına lütfettiğini düşünmeyip, sigortası, psikolojik sağlığı ve beslenmesinden sorumlu olduğunun farkına varmalıdır.” sözleriyle ifade ediyor olması gerekeni. Piyasaya göre yükselen fiyatlarla beraber patronun artan kazancına rağmen bu hizmeti sunan, üretimi gerçekleştiren işçilere de bir kısmının verilmesi gerektiğini savunan S.  yaşanan sorunlar karşısında bu deneyimleri iş arkadaşlarıyla paylaşmanın çok önemli olduğunu söylüyor. Küçük çapta da olsa bir değişim yaratmak için tek kişinin saatlik ücreti eleştirmesi yerine bir araya gelen beş kişinin aynı eleştiriyi vermesinin sonuca ulaşmak noktasında daha değerli olduğunu belirtiyor. Yalnızca ekonomik talepler değil çalışma koşullarının iyileştirilmesi için de çalışanların birbirine destek sağlayabileceğini de ekliyor.

 

Yeni yılda Evrensel aboneliği hediye edin
ÖNCEKİ HABER

Denizli'de 65 lise öğrencisi gıda zehirlenmesi şüphesiyle hastaneye kaldırıldı

SONRAKİ HABER

19 Mayıs Gençlik ve Spor Bayramı’nda kutlanacak neyimiz var?

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa