"Kadın Ustalar" projesi işçisi Meltem: Muhatap yok, hak yok, ücret yok, sömürü alasıyla var
CarrefourSA, Hepsiexpres, Cargo Plus gibi firmalara çalışan "Kadın Ustalar" projesi işçisi Meltem, projenin emeklerini sömürerek büyüdüğünü anlattı.
Fotoğraf: Emekçi Kadınlar Derneği
Elif Ekin SALTIK
“İşin Cinsiyeti olmaz ustası olur.” Kadın Ustalar sitesine girdiğinizde sizi bu slogan karşılıyor. “Kadın Ustalar” projesinin iddiası da son dönemlerde devlet teşviklerine konu olan “kadın istihdamını artırmak”. “Kadın dostu” iddiasında olan patronlar mesele kadın işçilerin haklarına gelince “dostluğu” rafa kaldırıyor.
Milli Eğitim Bakanlığı, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı ile Kadının Statüsü Genel Müdürlüğünün desteğiyle 2017’de başlatılan Kadın Ustalar Proje Şirketinin başında Seyhun ve Sibel Ayhan var. Projeye göre kadınlar en az 3 yıllığına işe alınıyor, yapacakları işin eğitimi veriliyor ve ardından ilgili bölümlere yerleştiriliyor. Kadın işçiler CarrefourSA, Hepsiexpres, Cargo Plus’ta paket toplayıcısı ve kurye olarak da çalışıyor. İç Anadolu bölgesinde Ankara, Eskişehir Konya’dan Antalya’ya, İstanbul'a, Kocaeli’ye kadar toplamda yaklaşık 700 kadın işçi çalışıyor. Ve pek çoğunun heyecanla işe başladığını söylüyor projede çalışan Meltem. 2020 yılında 42 yaşında işe başlamış Meltem de. Çok uzun zaman iş aramış. 50’ye yakın işe başvurmuş ancak hiçbirinden dönüş olmamış. Çalışma yaşamına uzun bir ara vermiş olmasının da etkisi olduğunu anlatıyor Meltem: “Projeye başvurdum hemen beni işe aldılar. İlk başlarda ‘Olur mu olmaz mı böyle bir iş?’ derken çalışmaya devam ettim. Bir kere biz kadınlar belli yaştan sonra gerçekten iş bulamıyoruz. Çocuklarım artık yetişkindi ve prim gün sayımı doldurmak istiyordum. Çalışma koşulları, ortamı zor olduğu için çok istifa oluyordu ama ben yeniden iş bulamam diye ve içeride alacak param olduğu için çalışmaya devam ettim. Ha bugün ha yarın diye diye bu zamana getirdik. Daha genç yaştakiler ücretlerin düşüklüğü, çalışma koşullarının kötülüğü nedeniyle çok durmuyor. Sirkülasyon çok fazlaydı.”
"DİNLENECEĞİMİZ, YEMEK YİYECEĞİMİZ, ÇAY İÇECEĞİMİZ BİR ALAN YOK"
Çalışma koşullarının zorluğundan devam ediyoruz Meltem’le. Çalıştıkları yerde dinlenecekleri, yemek yiyecekleri, çay içecekleri bir alanın olmadığını söylüyor. CarrefourSA’da müşteri sıfatıyla bulunduklarını, siparişi toplayıp mağazadan ayrılmak zorunda olduklarını söylüyor: “Mağazanın içinde bulunma hakkımız bile yoktu. Tuvaletleri kullanmaktan, mutfağa girmeye kadar her konuda problem oluyordu. Personel istemiyor, mağaza müdürü ‘Hayır girmeyeceksin’ derse giremiyorsun… Böyle sıkıntılar yaşıyorduk. Kullanmamıza izin verseler bile onların da mutfağı biz her zaman orada oturamayız, onlar da mağdur oluyordu. Oturacak yer de yoktu ve başka sorunlar derken 2020 eylül ayında başlamıştım ben 2022 başına kadar bir şekilde geldik…”
Aldıkları asgari ücreti bile zar zor aldıklarını ekliyor sözlerine Meltem: “Ücretleri ay sonuna doğru ödüyorlardı, ödeyene kadar da o parayı yemiş oluyorduk. Oturacak bir yeri yok, dışarıda bir yere gidiyorduk. Çay içiyorduk, yemek yiyorduk, yol parası zaten yok, yemek parası 325 lira, Multinet yatırıyorlardı ancak çalıştığımız hiçbir yerde geçmiyordu, zaten yetmiyordu. Yılbaşından sonra anlaşma bitti ve Hepsiexpres’in siparişlerini artık kadınlarını toplamayacağı dedikodusu yayıldı. Öyle bir şey olmadığını söylediler, ‘Çalışın’ dediler, fakat yılbaşından sonra yemek ücretini yatırmamaya başladılar. Maaşı da ikiye böldüler birinci kısmını 21’inde ikinci kısmını 28’inde yatırıyorlardı. İnsanlar haliyle yol parası, yemek parası bulamadığı için istifa etti. Mesela maaşların yatmadığı dönemde hava çok soğuk oldu ve biz o soğuk havada dışarıda durmak zorunda kaldık. Dışarıda bir bardak çay olmuş 10 lira. Bu şekilde şubat ayına geldik” diyor.
Ankara içerisinde çoğu mağazayı kapattıklarını, şirketin çalışanlara “Siz evde oturun biz size maaşınızı vereceğiz” dediğini dile getiren Meltem, “Ama öyle bir şey de olmadı. Benim mağazam aktifti ama maaş almadığım için çalışmak istemedim” diye de ekliyor.
"SİGORTALI DEDİM, EVE YAKIN DEDİM AMA…"
Meltem’in bu işi tercih etmesinin nedenlerinden biri de sigortalı bir iş olması ve çalıştığı mağazanın evine çok yakın olması. “İyi koşullarda çalışmak, maaş almak… Bunlar da önemli tabii” diyen Meltem, bir muhatap bulamamaktan şikayetçi. “Bizi mağazanın mutfağında istemiyorlardı ya da mağazada başka sorunlarla karşılaşıyorduk. Bir kişi de arayıp ‘Meltem dışarıda, niye böyle oluyor?’ demiyordu. Muhatabımız yoktu. İki tane yöneticimiz vardı ben onları hiç görmedim. Çalışmaya başladığımızı WhatsApp’tan bildiriyorduk sistemimizi açıyorlardı o şekilde işliyordu. Bize saygı duymuyorlardı.”
28 haftalık doğum yapan bir arkadaşlarından da bahsediyor Meltem: “Bayrama denk gelmişti çocuk doğum yoğun bakımda yatıyor kendinin de yaraları iltihap kaptı, o da hastaneye yattı. Doğum izni, doğum parası konusunda muhatap bulamadı. Doğum mu yapmış, ne olmuş? Hiçbirimiz umurlarında değiliz. Prosedürü takip edip hakkını vermek, hiçbir şey yoktu. Şu an bize Emekçi Kadınlar Derneğinden avukatlar yardımcı oluyorlar. Bu nasıl bir şey? Bizim tek istediğimiz proje bittiyse herkesin hakkını versinler herkes yoluna baksın. Ama onlar hâlâ insanları istifa ettirip hakkını vermemek için ellerinden geleni yapıyorlar. BES kesintisini yapıp onu ödemiyorlarmış. AGİ desen hiç haberimiz yok, hiç AGİ vermediler. Mesai ücretlerini de yatırmıyorlardı. Benim 10 bin lira alacağım var. Kendi alacakları paraya baktılar, Hepsiexpress parasını verirken bize maaş ödemesi yapmadılar, kendi menfaatlerine bizleri kullandılar… Biz şu an ortada kalmış durumdayız.”
"DEVLET NEDEN HESAP SORMUYOR?"
“Çoğu kadın çok iyi çalışıyordu. İş ahlakımız vardı. Biz gerçekten hastalık, soğuk hava, yağmur, çamur demeden çalıştık. Ama taşeronumuz bizim paralarımızı alıp kendi kullanmayı tercih etti. Hepsiexpress, CarrefourSA Kadın Ustalarla bir anlaşma yapmış ama bu iş onların işi deyip işin içinden çıktılar, bize sahip çıkmadılar. Devlet yetkililerinden de bize ulaşan olmadı. Basın açıklaması yapıyoruz, şikayet ediyoruz, televizyona çıkıyoruz bir Allah’ın kulu ‘Bu şirket ne yapıyor, bu kadınlar ne diyor?’ demiyor. Bizi soran hiç kimse yok. Bunlara hiç mi bir yaptırım yok. Devlet niye ‘Sen bu parayı aldın, bu kadınların parasını niye vermiyorsun?’ diye sormuyor. Bunu anlayamıyoruz. 170’e şikayet ettik, ‘Adres yoksa şikayetin iptal olur’ diyorlar. Devlet bulamıyorsa onların adresini biz nasıl bulacağız ki! Onların bulması gerekmiyor mu, böyle saçma bir düzen olabilir mi!”
"LÜTUF DEĞİL, HAKKIMIZI İSTİYORUZ!"
Bu kadar zor koşullara rağmen çalışmaya devam ettiğini söyleyen Meltem taleplerini de şöyle sıralıyor:
• Ücretlerimiz eksiksiz, tek parça olarak günü gününe ödensin. Geriye dönük tüm ücretlerimiz derhal yatırılsın.
• BES ödemelerimiz zamanında eksiksiz yapılsın. Geriye dönük eksiklikler tamamlansın. Primlerimiz eksiksiz ödensin.
• Fazla mesai ve bayram çalışmalarımızın ücretleri ödensin.
• Geriye dönük Multinet yemek-internet-yakıt ödemelerimiz yapılsın. Hayat pahalılığı ve her şeye gelen zamlar dikkate alınarak Multinet ücretleri artırılsın.
• İşyerlerinde sağlıklı çalışma koşulları sağlansın.
• Hiçbir arkadaşımız işten çıkarılmasın. Kendi arzusuyla işten ayrılmak isteyen arkadaşlarımıza tazminatları, geriye dönük ücretleri ve tüm yan hakları eksiksiz ödensin.
• İşyerindeki mobbing sonlansın. Mobbing uygulayan yöneticilere yaptırım uygulansın.