Güvenlik soruşturması ve arşiv tarama yönetmeliğine tepki: Anayasaya da insan haklarına da aykırıdır
Öğretmenler, Resmi Gazete'de yayımlanan 'Güvenlik Soruşturması ve Arşiv Taraması Kanunu’nu düzenleyen yönetmeliğe tepkili: 'Hak edenin değil birilerine yakın olanların atandığı bir duruma geldik”
Arşiv | Fotoğraf: Evrensel
Özlem Songül ABAYOĞLU
İstanbul
Eğitim Sen Genel Mali Sekreteri Ahmet Karagöz, Resmi Gazete’de yayımlanan 'Güvenlik Soruşturması ve Arşiv Taraması Kanunu’nu düzenleyen yönetmeliğin Anayasa’ya da insan haklarına da aykırı olduğunu belirterek öğretmenlerde aranması gereken niteliklerin sadece aldığı eğitim ile ilgili olması gerektiğine vurgu yaptı.
Sendika ve meslek örgütlerinin gösterdiği tepkiye ve Anayasa Mahkemesinin hukuksuz bularak iki kez reddetmesine rağmen AKP ve MHP’nin ısrarıyla Türkiye Büyük Millet Meclisinde geçen yıl kabul edilerek yasalaşan Güvenlik Soruşturması ve Arşiv Taraması Kanunu’nu düzenleyen yönetmelik, Resmi Gazete’nin dünkü sayısında yayımlanarak yürürlüğe girdi. Güvenlik soruşturmasının neleri kapsayacağına ilişkin kanunda yer alan belirsizlik yönetmelikte de olduğu gibi duruyor.
Yayımlanan yönetmelikte yer alan en tartışmalı kısım ise kamu kurum ve kuruluşlarında görev alacak öğretmenlerin de güvenlik soruşturması ve arşiv taramasına tabi tutulacak olması. Kanunun Meclis görüşmeleri sırasında öğretmenler son dakika adımı olarak kanuna dahil edilmişlerdi. Ancak kanunda yer alan “Kurum ve kuruluşlarda, yetkili olmayan kişilerin bilgi sahibi olmaları halinde devlet güvenliğinin, ulusal varlığın ve bütünlüğün, iç ve dış menfaatlerin zarar görebileceği veya tehlikeye düşebileceği bilgi ve belgelerin bulunduğu gizlilik dereceli birimler…” ifadelerine karşın çocuk ve gençlere eğitim verilen okullarda “devlet güvenliğini”, “ulusal bütünlüğü” tehdit edebilecek ne gibi bilgi ve belgelerin bulunduğu tartışmalarına ve bu konuda gelen tepkilere yanıt verilmemişti.
Yönetmelikte öğretmenlerin yer almasını ve güvenlik soruşturmasının kapsamına ilişkin sınırların belirsizliğini Eğitim Sen Genel Mali Sekreteri Ahmet Karagöz’le konuştuk.
"ÖĞRETMENLERDE MÜLAKAT VE ARŞİV KAYIT ARAŞTIRMASI KALDIRILMALI"
Öğretmenlerde aranması gereken niteliklerin sadece aldığı eğitim ile ilgili olması gerektiğine vurgu yapan Karagöz, “KPSS’yi kazanan arkadaşlarımız mülakata ve sonrasında arşiv kayıt araştırmasına ve güvenlik soruşturmasına maruz bırakılıyor. Eğitim fakültesi mezunu her arkadaşımın, milli eğitime yaptığı başvurudan sonra atamasının yapılması gerekir. Ancak sınırlı sayıda öğretmen ataması yapılıyor. Atamalar hiç 15 bini geçmiyor. Bunların arasında siyasal iktidara yakınlığı bilinen öğretmen arkadaşlarımız seçilmek isteniyor. Bunu da arşiv kayıt araştırması ya da güvenlik soruşturmasıyla yapıyorlar. Türkiye’de mülakat da bir eleme aracı olarak kullanılıyor. Seçilen öğretmenler, siyasi iktidarın kendi siyasal ideolojik ihtiyaçlarını karşılayacak öğretmenler oluyor” dedi.
Türkiye’de KPSS’ye giren ve 90 üzeri puan alanların değil de belirli üniversitelerden mezun özellikle de ilahiyat fakültesi öğretmenlerinin atandığından bahseden Karagöz, “Bir defa atanmış olan din kültürü ve ahlak bilgisi öğretmeni sonrasında farklı bakanlıklara bürokrat olarak atanıyor. Bu yüzden neredeyse devletin tüm bürokratları din kültürü ve ahlak bilgisi öğretmenlerinden oluşmaktadır. Doğru bulmuyoruz” dedi
Şu an atanmayan öğretmenlerin KPSS’yi kazanamadığı için başarısız olduğunun düşünüldüğüne ama atanmayan öğretmenlerin okullarda ücretli öğretmenlik yaptığına değinen Karagöz, “Kadrolu bir öğretmenin mesai saatlerinde yaptığı tüm işi, danışmanlığı ücretli öğretmenler de yapıyor ama ücretli öğretmenler asgari ücretin altında maaş alıyor. Bu uygulama Anayasa’ya da insan haklarına da aykırıdır. Güvenlik soruşturmasında neyin suç olduğu açıkça belirtilmelidir” diye konuştu.
"HAK EDEN DEĞİL BİRİLERİNE YAKIN OLANLAR ATANIYOR"
Siyasi iktidarın kendi siyasi hedeflerini karşılayacak bir eğitim ağı yaratmaya çalıştığını söyleyen Karagöz, “Şahsilik ilkesi de göz önünde bulundurulmuyor. Aileden biri bir suç işlemiş veya suç kapsamına girecek bir oluşumun içine girdiyse o kişinin yakınının atamasının suç işleyen kişiden dolayı yapılmadığı olayları da görüyoruz. Mülakatın da arşiv kayıt araştırmasının da kaldırılmasını talep ediyoruz. Hak edenin değil birilerine yakın olanların atandığı bir duruma geldik” dedi.
Güvenlik soruşturmasındaki belirsizliklerin geçerli izahat bulmak için olduğundan bahseden Karagöz, “KPSS’den tam puan alan birinin elenmesinin izahatını artık yapamadıkları ve bu insanlara inandırıcı gelmediği için güvenlik soruşturmasında belirsizlikler var. Siyasi kimliklere, etnik kimliklere, doğum yerlerine bakılarak öğretmenlerin elendiği bir süreçten geçiyoruz. Bir yurttaşı diğerine tercih etmek doğru değil. Gerçekten bir suça bulaştılarsa anlaşılır ama atanmasına engel suçların ne olduğunu bilmemiz gerekir. Bu bir eleme yöntemi. Neyin suç olup olmadığını siyasi iktidar kendi ihtiyaçları sonucu belirliyor. Ülkemizde demokratik haklarımızı kullanamadığımız bir dönemdeyiz” diye anlattı.
AYM’NİN İPTAL KARARINA RAĞMEN AKP ISRARI İLE KANUNLAŞMIŞTI
Kamu görevlileri hakkındaki güvenlik soruşturması ve arşiv araştırmasına ilişkin ilk düzenleme, 15 Temmuz 2016’daki darbe girişimi sonrasında çıkarılan OHAL KHK’siyle düzenlendi. Bu düzenleme nedeniyle kamuda çalışma yeterliğine sahip binlerce üniversite mezunu genç, soruşturmaların tamamlanmaması gerekçe gösterilerek aylarca hatta bazılarının yıllarca atamaları yapılmamıştı.
Anayasa Mahkemesi ise kamu personeline güvenlik soruşturması şartını “hukuksuz” bularak iptal etmişti. Ancak AKP, 18 Ekim 2018’de TBMM Genel Kurulunda kabul edilen “torba yasa”ya soruşturma kapsamını genişleterek güvenlik soruşturmasını bir kez daha ekledi. CHP’nin başvurusu üzerine Anayasa Mahkemesi güvenlik soruşturmasını bir kez daha iptal etmişti.
Güvenlik soruşturmalarındaki keyfiyet sendika, meslek örgütü ve muhalefet partilerinin tepkisine de neden olmuştu. AYM’nin iptal kararına rağmen kanun teklifinin TBMM Komisyonunda kabul edilmesi üzerine DİSK, KESK, TTB ve TMMOB ortak açıklama ile tepki göstermişti. OHAL döneminde KHK ile getirilen ve binlerce mağdur yaratan güvenlik soruşturmasının “İktidar partisi üyeleri ve yandaşları dışında hiç kimsenin kamuda herhangi bir işe giremeyeceği, vatandaşlık haklarının yok edileceği bir ülke” yaratacağını ifade etmiş ve bu yasanın iktidar partisini desteklemeyen herkesin üzerinde “Demokles’in kılıcı” gibi sallanacağını vurgulamıştı.
Teklifin TBMM Genel Kurul görüşmeleri de tartışmalı geçmişti. Tartışmalar sırasında kanun metninde AKP ve MHP'nin önergesiyle son dakika değişikliği yapılarak güvenlik soruşturması ve arşiv araştırması birlikte yapılacaklar kapsamına, kamu kurum ve kuruluşlarında çalışacak öğretmenler de dahil edilmişti.