Aile hekimleri yarın iş bırakıyor: Bir yanda ceza yönetmeliği diğer yanda yüksek enflasyon
Aile Hekimliği Kolu Başkanı Dr. Emrah Kırımlı ve Aile Hekimleri Dernekleri Federasyonu Başkanı Dr. Kemal Noyan ile yarınki iş bırakma öncesi taleplerini konuştuk.
Aile hekimleri eylem | Fotoğraf: Evrensel
Kübra KIRIMLI
Ankara
Hekimlerin ceza yönetmeliği diye tabir ettiği, “Aile Hekimliği Sözleşme ve Ödeme Yönetmeliği”nin bir yılı bugün itibariyle geride kaldı. Danıştay’ın iptal kararı verdiği yönetmeliğe karşı devlete bir yıl içinde 200’ün üzerinde dava açtıklarını ve kazandıklarını söyleyen Aile Hekimliği Kolu Başkanı Dr. Emrah Kırımlı, “Biz hem ceza yönetmeliğinin iptal edilmesi hem de birinci basamak sağlık hizmetlerine getirilmek istenen, adına performans sistemi diyebileceğimiz Hastalık Yönetim Platformu (HYP)’ye karşı mücadele ediyoruz. Ve bu yüzden bir kez daha iş bırakıp halkın sağlığını ve emeğimizi koruyabilmek istiyoruz” dedi. Aile Hekimleri Dernekleri Federasyonu Başkanı Dr. Kemal Noyan ise bir yıl boyunca iş bırakma eylemleriyle, mitinglerle sesini duyurmaya çalışan hekimlerin ve STK’lerin dikkate alınmadığını belirterek "İyileştirmeyi elde edemediğimiz için yeniden 30 Haziran ve 1 Temmuz’da iş bırakma eylemini konuşuyoruz” dedi.
"HALKIN SAĞLIĞINI VE EMEĞİMİZİ KORUYABİLMEK İSTİYORUZ"
Ceza puanlaması ve sözleşmenin yenilenmesinin birkaç sağlık memurunun insiyatifine bırakıldığını belirten Türk Tabipleri Birliği (TTB) Aile Hekimliği Kolu (AHEK) Başkanı Emrah Kırımlı, "15’e yakın arkadaşımızın sözleşmesini feshetmeye çalıştılar. Aralık ayında binlerce arkadaşımızın sözleşmesi yenilenecek. O zaman bu sayı daha fazla olacaktır diye düşünüyoruz” dedi. Feshedilen sözleşmelerin iptal edilmesi için mücadele ettiklerini ve geri adım attırdıklarını da sözlerine ekleyen Kırımlı, “2021 Aralık ayında feshedilen sözleşmeleri geri çektirdik ancak Tekirdağ’da bir arkadaşımızla uğraşmaya devam ettiler. Biz mücadele etmeye devam ediyoruz. Gündemimizi bununla doldurmaya çalışıyorlar. Oysa yapmak istediğimiz şey hem halkın sağlığını hem de emeğimizi koruyabilmek” diye belirtti.
KAMUDA SÜRGÜN, ASM’DE SÖZLEŞMENİN FESHİ
“İşten atma sebepleri komik. Meslektaşlarımız adli bir problem yaşamamış. Meslektaşlarımız hekimliğe aykırı bir eylem yapmamış. Bir arkadaşımız İstanbul’da işine geç kalmış. Bir diğeri hastanın istediği ilacı yazmadığı için şikayet edilmiş” diyen Kırımlı, hastanede çalışan hekimlerin sürgünle tehdit edildiğini, aile hekimlerinin ise sözleşmenin yenilenmemesi ile tehdit edildiğinin altını çizdi. Ceza yönetmeliğinin bir başka problemli tarafının ise Hastalık Yönetim Platformu (HYP)’yi getirmesi olduğunu belirten Dr. Kırımlı, “Bu birinci basamak sağlık hizmetine performans sisteminin getirilmesi demek. Yani diyorlar ki ‘Daha çok hasta bakarsanız, size daha çok para veririz.’ Biz hastanelerde, 15 yıla yakın döner sermayeler üzerinden bu eziyeti zaten yaşıyoruz” dedi. HYP’nin ne hastaya ne de sağlık çalışanına bir faydası olduğunu ifade eden Kırımlı, “Bu iş barışını bozan ve hasta güvenliğini tehdit eden bir uygulama. Bunu birinci basamak sağlık sistemi olan Aile Sağlığı Merkezi (ASM)’lere taşımak istiyorlar. Gerekçesi de; ‘Kronik hastaları takip edeceğiz’ diyorlar. Ama gerçek öyle değil” diye konuştu.
"ÖZEL HASTANELERE HASTA ÜRETMİŞ OLUYORUZ"
Gerçeğin ne olduğunu verdiği örnekle anlatmaya çalışan Dr. Kırımlı şunları ifade etti: “Kanser tarıyoruz. Taradığımız bir hastanın kansere yakalanma riski yüksek çıktı diyelim. Bu durumda ‘Hastayı sevk edin’ diyorlar. İyi de sevk edilecek bir adres yok! Hasta randevu bulamıyor! Ne oluyor peki bu durumda? Biz ASM’lerden özel hastanelere hasta üretmiş oluyoruz. Çünkü kamuda hekim yok. Özel hastanelere bakıyoruz sayısı 7 kat artırılmış, kamuda şiddet gören hekimleri kendine çekmiş, bünyesindeki hekim sayısını 10 kat artırmış! Hasta imkanı varsa özele gidiyor, imkanı yoksa ortada kalıyor. Bizim arzuladığımız bu iki sorunun ortadan kalkması"
"1.5 MİLYON SAĞLIK ÇALIŞANIN 50 BİNİ AİLE HEKİMİ"
Yıllardır birinci basamak sağlık hizmetinin güçlendirilmesini ve çalışan sayısının yükseltilmesi talepleri olduğunu ifade eden Kırımlı, 1,5 milyon sağlık çalışanının bünyesindeki aile hekimi sayısının ise sadece 50 bin olduğunu ve bunun çözülmeyen sorunlar sonucunda daha da azaldığına, hekimlerin Tıpta Uzamanlık Sınavı (TUS)’a yöneldiğine dikkat çekti. Tüm bunlarla birlikte enflasyonla da mücadele etmek zorunda kaldıklarını belirten Dr. Kırımlı, "İstanbul’daki ASM’lerin yüzde 30’u, Antalya’dakilerin ise yüzde 50’si özel kira binaları. Kiralara yüzde 25 kira artış kısıtlaması getirildi. Ama ticari kurumlar bunun dışında ve bizde ticarethane olarak gözüküyoruz. Elektrik faturamız ticarethane diye geliyor, o zaman mülk sahibi diyecek ki, ‘Sen şahıs değilsin, bir ticaret kurumusun. O zaman sana istediği kadar artış yapabilirim’. Kaldı ki biz devlete de kira ödüyoruz. Kira artışı olduğunda devletin de bize uygulayacağı zam oranına bakacağız. Bu oran yüzde 25 mi yoksa yüzde 75 mi olacak?” diye sordu.
Yönetmeliğin iptali için defalarca bakanlıkta yetkililerle görüştüklerini ifade eden Kırımlı, “Bu yıl aile hekimleri devlete 200’e yakın dava açtı ve kazandı. Bakın bir de bu işler için para harcanıyor. Harcanan para da bizim paramız. Kamunun parasının bürokratların, oradaki hukuk müşavirlerinin iş bilmezliği yüzünden, mahkeme de kaybedeceklerini bile bile harcamalarını anlayamıyorum” dedi.
"HEKİMLERİN DİKKATE ALINMASINI İSTERDİK"
Aile Hekimleri Dernekleri Federasyonu (AHEF) Başkanı Dr. Kemal Noyan da defalarca Sağlık Bakanlığı’nda çalışan bürokratlarla görüştüklerini belirterek, "Bizim sorunumuz yetkililerle görüşememek değil. Görüşmemize rağmen, sorunlarımızla ilgili temel raporları sunmamıza rağmen kült bir yaklaşımla geçen yıl 30 Haziran tarihinde yayımlanan yönetmelikle kırk katır mı kırk satır mı denecek, 40’a yakın ihtar içeren, demokratik olmayan bir sözleşme uygulamaya konuldu” dedi.
Dr. Noyan, taleplerini söyle sıraladı: "Sözleşme yönetmeliğinin iptal edilmesi, enflasyon karşısında eriyen hakedişlerimizin verilmesi, enflasyon karşısında eriyen ASM giderleri (kira, doğalgaz, elektrik, su) için ödenen ödeneğin yeniden düzenlenmesini istiyoruz. Personel giderlerini dahi karşılayamaz hale geldik.”
Sağlık Bakanlığı'nın popüler hekimlerle yan yana gelmesini de değerlendiren Dr. Noyan, "Bizler isterdik ki bir yıl boyunca iş bırakma eylemleriyle, mitinglerle sesini duyurmaya çalışan hekimlerin ve STK’lerin daha ciddi bir şekilde dikkate alınması ve bu STK’lerin oluşturacağı bir komisyonla en azından vatandaşın sağlık sorunlarını çözecek noktada bir iyileştirmenin gerçekleştirilmesini bekledik. Ama o iyileştirmeyi elde edemediğimiz için yeniden 30 Haziran ve 1 Temmuz’da iş bırakma eylemini konuşuyoruz” dedi.