12 Temmuz 2022 04:10

Saat ücreti en yüksek olan işçi bile yoksul

TL'nin değer kaybetmesi dolarla iş yapan liman patronlarının TL bazında kârını artırırken, limanlarda en yüksek ücret alan işçilerin eline ise yoksulluk sınırının yarısı kadar bir miktar geçiyor.

Arşiv | Fotoğraf: Pixabay

Paylaş

Adem KORKMAZ
Kocaeli

Kocaeli’de geçen haziran ayında düzenlenen Körfez Lojistik Çalıştayında konuşan Ulaştırma Bakanı Adil Karaismailoğlu, mayıs ayında ülkemizdeki en fazla yükün elleçlendiği, ocak-mayıs aylarında elleçlenen yükün bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 3,5 artış gösterdiğini aktardı. Ardından Kocaeli’nin ticari ve sanayi büyümesine paralel olarak limanların kapasitelerini artırmaktan bahsetti. Karaismailoğlu’nun bu sözleri Kocaeli havasının daha çok kirleneceği, kıyıların işgal edileceği, vatandaşın temiz denize ulaşmasının daha da zorlaşacağı anlamına geliyor.

Madalyonun bir yüzü buyken diğer yüzü de liman işçilerinin çalışma koşulları ve ücretleri oluyor. Hayat pahalılığı karşısında düşük ücret ve esnek çalışmanın kural olduğu bir sektörde olan limanlardan biri de Evyap Limanı. Burada çalışan işçiler saati 30 ila 45 lira arası ağır koşullarda çalışıyor. Türk-İş’in açıkladığı haziran ayı yoksulluk sınırının 20 bin 808 liraya, açlık sınırının ise 6 bin 309 liraya çıktığı bu dönemde, işçilerin hemen hepsinin açıklanan yoksulluk sınırının çok altında ücret aldığı görülüyor.

LİMANLARDA DÜŞÜK ÜCRET POLİTİKASI HAKİM

Evyap Limanında yılın ilk aylarında tek seferliğe mahsus olmak üzere ücretlere zam yapılıyor. Tüketici enflasyonunu TÜİK’in yüzde 49, bağımsız iktisatçılardan oluşan ENAG’ın yüzde 115 açıkladığı dönemde işçiler ortalama yüzde 40 ile 45 dolayında zam almıştı. Verilen zammı beğenmeyen işçiler itirazda bulunmuş, liman yönetimi ise “Beğenmeyen varsa kapı oradadır” cevabı vermişti işçilere. Hayat pahalılığındaki ve enflasyondaki yükseliş gün gün artmaya devam etti, akabinde işçilerin alım gücü de gün gün düşmüş oldu. İlerleyen süreçte liman yönetimi ücretlere yüzde 22 ek zam yaptı. Ücretlere yapılan bu zam oranı, ENAG’ın haziran ayında açıkladığı yıllık enflasyon oranının (yüzde 175.5) çok çok uzağında. Kısacası düşük ücret liman patronlarının hâlâ birincil politikası durumda. Uzun yıllardır limanda çalışan Semih* Evyap Limanında çocuk, yakacak, ikramiye, evlilik ödeneği gibi 22 farklı sosyal hakları olduğundan bahsediyor. Sosyal haklardan bazıları ise sadece bir defalık ödenekler. Örneğin evliyken işe başlayan işçiye evlilik ödeneği verilmiyor, çalışırken evlenen işçi sadece iki tam altın alabiliyor. Çocuk ödeneği ise sadece 0-6 yaş arasını kapsıyor.

Limanda en düşük saat ücretinin 30 lira olduğunu söyleyen Semih, aylık gelirin 6 bin 750 liraya denk geldiğini aktarıyor. Ancak işçiler arasında saatlik ücret farkları var. “Bu miktar açlık sınırının bir tık üstüdür. En yüksek maaş ne kadar bilmiyorum ama SSG’ler (kule vinç operatörleri) en yüksek saat ücretine sahip. Yanlış bilmiyorsam saat ücretleri 45 liranın üstünde. Diyelim saat ücreti 55 lira olsa bile çıplak ücreti 12 bin 375 lira olur işçinin” diyen Semih bilinen en yüksek saat ücretinin üzerinde alan işçinin aldığı ücretin bile yoksulluk sınırının altında kaldığına işaret ediyor.

İkramiyeler ve sosyal haklarla, fazla mesailerle ücretlerin yüksek gözüktüğünü söyleyen Semih “10 yıldır çalışıyorum. Saat ücretim 38 lira. Elime geçen net ücret ise 9 bin lira civarında. Hemen hemen aldığımız ücretin 3’te biri fatura ve kiraya gidiyor. Başka limanların ücreti daha düşük. O yüzden bizim ücretler yüksek gözüküyor. Yoksulluk sınırına bakınca gerçekler daha çıplak gözüküyor” dedi.

‘PEYNİR ALIRKEN KIRK DEFA DÜŞÜNÜYORUM’

TL’nin döviz kuru karşısında değer kaybetmesinin liman patronlarının kârlarını katladığını belirten Semih, “Boş konteyner 40, dolusu 95 dolara gemiye yükleniyor. Gemi ambar kapağı 120 dolara iniyor, 120 dolara tekrar yerine konuluyor. Limanda makine kontağı döndüğü andan itibaren dolar basmaya başlar. Limanda hareket dolar demektir” diyor ve bu kâr oranı karşısında kendi durumunu ise şöyle özetliyor: “Kendimize bir şey almak zaten lüks olmuş durumda. Dışarıda yemek yemek artık hiç yapmadığımız bir şey oldu. Ben peyniri severim. Kahvaltıda olmazsa olmazım. Peynir alırken kırk defa düşünüyorum. Gramajla satın almaya başladık. Benim kira ve faturalarım birlikte 2 bin 500 lira tutuyor, maaşlar artıyor ama enflasyon daha çok artıyor. Elbette bizim alım gücümüz eskisinden daha kötü.”

*İş güvencesi sebebiyle işçinin ismi değiştirilmiştir.

ÖNCEKİ HABER

Memleketin değil tersanenin yolunu tuttular

SONRAKİ HABER

Urfa'da çalıştığı inşaatta elektrik akımına kapılan işçi yaşamını yitirdi

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa