ETF işçileri: Yıllarca süründük, şimdi kurbanlık gibi beklemeyeceğiz!
Başta tazminat olmak üzere haklarını almak için üretimi durduran ETF Tekstil işçileri, cuma gününden bu yana fabrikadaki direnişi sürdürüyor.
Fotoğraf:Evrensel
Hilal TOK
İstanbul
Kurulduğu yıl 1994’ten bu yana İstanbul Tuzla’da faaliyet gösteren ve 2014’te DERİTEKS’in örgütlendiği ETF (European T-shirt Factory) 30 Temmuz’da fabrikayı kapatma kararı aldı. 330 işçinin çalıştığı fabrikada, temmuz başında 30 işçi işten çıkarılırken, patron işçilere kıdem tazminatlarının yalnızca yüzde 70’ini vereceğini söyledi. İhbar tazminatı, yıllık izinler, ikramiyeler ve bu ayki ücretin akıbeti ise belirsiz.
Kadınların yoğun olduğu fabrikada halen Colombia, Mavi, Golden Point, Kaft, Lara dut gibi ünlü markalara üretim yapan işçiler, ikramiyelerinin verilmemesi üzerine cuma günü iş durdurarak eyleme geçti. ETF’de direnişin başlama sebebi asıl olarak işçilerin büyük bir güvensizlik içinde oluşu. Çünkü patron, işçilere kapatmayı duyurduğunda her ne kadar “Haklarınızı vereceğim” dese de ardından tazminatların gasbedileceği ortaya çıktı. İşçiler kendi aleyhlerine anlaşmaya zorlandı. Öte yandan ETF’nin bayram öncesi makineleri sökmeye başlaması ve sevk etmesi de işçilerde “Hem mal kaçırıyor hem haklarımızı vermiyor” öfkesine neden oldu. İşçiler de sürekli oyalanmalarına karşı “Kurbanlık koyun gibi beklemeyeceğiz” diyerek direnişe başladı.
Hakları için direnen ETF Tekstil işçileri, gazeteleri Evrensel'le birlikte mücadelelerini sürdürüyorhttps://t.co/wP5zTeQxNF pic.twitter.com/aHDvi22fsT
— Evrensel Gazetesi (@evrenselgzt) July 25, 2022
‘YILLARCA FEDAKARLIK YAPTIK, MÜKAFATI BU MU?’
13 yaşında ETF’ye giren ve yıllarca çalışan Elif’in bu yıl üniversiteye başlayacak bir çocuğu var, eşi de kendisi gibi yıllardır ETF’de çalışıyor. “Hasta oldum, yine sürüne sürüne gelip çalıştım” diyen Elif, eşinin de kendisinin de bu süreçte işsiz kalacak olmasından kaygılı: “Hakkımızı da alamıyoruz. Çocuğum bu yıl üniversiteye başlayacak, neyle göndereceğim? Bunca yıllık birikimimizi, tazminatımızı, emeğimizi nasıl bırakalım? Çok fedakarlık yaptım, hep koşturdum bu işyerinde. Hep de zevkle yaptım işimi. Maaşımız yüksek olmasa bile severek çalıştım. Ben işsizlik parası alsam ne olacak, neye yarayacak?”
Yaşından dolayı yeniden iş bulmasının da zor olacağını belirten Elif, “Ben 38 yaşındayım, 35 yaş üstünü işe almıyorlar. Neden ben bir fabrikada başka bir yerde çalışamayayım? İnan ki her işi yaparım ama beni almazlar. Ben çürütmüşüm o zaman kendimi. Ne yapacağız, sigortasız kayıt dışı mı çalışacağız? Primim doldu, ama yaştan emekli de olamıyorum. Yaşamak için çalışmam gerekiyor benim. Ben bunca yıldır niye emek verdim buraya?” diye soruyor.
‘SENELERCE BOŞUNA KENDİMİZİ YIPRATMIŞIZ’
Fabrikada evli, çoluklu, bekar, tek başına ev geçindiren pek çok kadın var. 13 yıldır burada çalışan bekar bir işçi “Ailemle yaşıyorum. Burada uzun süredir çalışma sebebim evlenince tazminatımı almaktı. Şimdi o da yandı. Hak ettiğim ücretin yarısından da azını alacağım. Bana bakabilecek bir ailem var ama burada ev geçindiren, çocuklarına bakanlar var, ben onları da düşünerek mücadele ediyorum. Patronun dayatmasını hiçbir şekilde kabul etmiyoruz. Buradan ekmek yiyoruz diye çok fedakarlık yaptım ama bu süreçte çok şey öğrendim. Senelerce boşuna kendimizi yıpratmışız” diyor.
‘İŞ BULMA İMKANI DÜŞÜK’
Fabrika kapatıldıktan sonra iş bulamamaktan da kaygılı işçiler. Yıllardır burada çalışan işçiler, buradan emekli olacaklarını düşündükleri için hayal kırıklığı içinde. Yaşları ilerlediği için iş bulamayacakları konusunda endişeliler. İşçilerden Canan Bektaş, “Ben 3.5 senedir burada çalışıyorum. Girdiğim yıldan beri sadece bir yıl ikramiye aldım, onun dışında haklarımız verilmedi. Burada arkadaşlarımız 40 yaş ve üzeri. Arkadaşlarımızın buradan çıkınca iş bulma imkanları düşük. Birçok arkadaşım eşinden ayrılmış, tek başına çalışıyor, çocukları var. Benim çocuklarım var, eşim var ve buranın verdiği para hiç para. Burada benim çocuklarımın hakkı da yeniyor. Onların gelecekleri de yeniyor. Onların geleceği için bugün burada mücadele ediyorum. Haklarımızı vermeyip bizi kapının önüne koyuyor. Biz emek verdik buraya. Arkadaşım ameliyatlı geldi çalıştı. Benim 11 yaşındaki oğlum şeker hastası, onu bırakıp gelip çalıştım, izin alamadım. Bizim mükafatımız bu mu, size soruyorum. Bu kadar insan, bu kadar hayat… Yazık günah değil mi bu insanlara? İçim çok çok dolu.”
‘PATRON KADIN HAKLARI DEYİP MAĞDUR EDİYOR’
17 yıllık işçi Songül Baş da şunları söylüyor: “Daha önce sendika getirdik, haklarımız biraz iyileşti. Yakın zamanda da sözleşme sürecinde eylem yaptık ama çok iyi bir sözleşme olmamıştı. Şimdi de ekonomik krizden dolayı fabrikayı kapattığını söylüyor patron. Ama herhangi bir iflas göstermiyor. Sadece ekonomik krizden dolayı fabrikayı kapatıyorum diyor. Peki bunun karşılığında işçilere ne veriyor? Hiçbir şey! İçeride kalan izinlerimiz, ikramiyelerimiz, ihbarımız var. 100 bin lira tutan tazminatımızı 45 bin lira ile kapatmaya çalışıyor. Bizim patronumuz Giyim ve Sanayi Derneği Başkanı. Sanem hanım (Dikmen) bütün kadınlara destek çıkıyorum, kadınların yanındayım diyor. Oysa kendisi kadınları mağdur ediyor. Endişe içindeyiz. Borçlarımız var. Bu direnişi haklarımızı alana kadar sürdüreceğiz.”
‘BORÇLAR BİRİKTİ, ÖNÜMÜZÜ GÖREMEZ OLDUK’
4.5 yıldır ETF’de çalışan bir başka kadın işçi, “Psikolojik olarak ve bedenen çok yorulduk. İşe gidiyoruz, evde ayrı sorumluluklarımız var. Yıllarca böyle çalıştık. İşe niye gidiyoruz, evimizi geçindirebilmek için. Aylardır ücretlerimizi geç aldık ama. Hep geriden ödedik borçlarımızı. Benim üniversitede okuyan çocuğum var. İki kiram var yani, faturalarım var, ödemem gereken bir sürü kredim var. Ekonomi zaten almış başını gidiyor. Markete çıkarken bile düşünüyoruz. Eşim de depo işçisi. İşten çıkınca bütün ödemelerimiz geri sarkacak, zaten geriden geliyoruz, kredi kartlarıyla yaşıyoruz. Ben şimdi düşünüyorum, bu ay çıkacağız, önümüzdeki ay ne yapacağız? Haklarımız için mücadele ediyoruz. Sonuna kadar gideceğiz. Birlik olmaktan başka şansımız yok” diyor.
3.5 yıllık işçi Türkan da tek başına ev geçindiren bir kadın. “Kiram yüksek, mutfak masrafı zaten almış başını gidiyor, ama beni işe alırken öyle demediler. İşte şu hakkın var, bu hakkın var, ballandıra ballandıra anlattılar ama 3.5 senedir çalışıyorum, doğru dürüst hakkımı alamadım. Ben fabrikalara çok başvurdum, yaştan dolayı almamışlardı. Şimdi nasıl çalışacağım? Hayat şartları zor. Hakkımız yeniyor” diyor.
‘HAMİLEYKEN ERKEN ÇIKIYORDUM AMA SERVİSİ BEKLİYORDUM’
15 yıllık işçi Sultan Ezgi de yıllarca yaşadığı zorlukları hatırlatıyor: “Yıllarca asgari ücretle çalıştık. Psikolojik baskı, adet baskısı bir sürü şey yaşadık. Benim iki çocuğum var, iki üç tane kredim var. Şimdi ne yapacağımı bilemiyorum” diyor. Ezgi, aylardır geç ödenen ücretleri nedeniyle borçlarının biriktiğini, mağdur olduğunu söylüyor: “Hep açıkla devam ettik. Bir dünya fedakarlık yaptık. Çocuğum iki yaşında bile değildi, sabahın 5’inde kreşe getiriyorduk, yollarda besliyorduk. Hamileyken akşam 5’te gönderiyorlardı beni, servis olmadığı için çıkışa kadar bekliyordum. Beni cumartesi günleri zorla çalıştırdılar. Bunun gibi bir dünya şey yaşadık, karşılığı bu olmamalıydı. Alacağız haklarımızı başka yolu yok. Ne gerekiyorsa yapacağız. Eşim de asgari ücretli benim. Tazminatlarımıza güveniyorduk, onu da elimizden aldılar. Çocuğum üniversiteye başlayacak bu sene, nasıl göndereceğiz diye düşünüyoruz. Küçük çocuğumun isteklerini karşılayamıyorum, bu da benim zoruma gidiyor. Dün oğlum kanat istedi, ben onu alamayacak duruma geldim. Buradaki alacaklarımı alamadığım için. Ben hakkımı helal etmiyorum. Ellerim titriyor…”
6 yıldır çalışan bir kadın işçi ise, tek başına yaşadığını ve tek başına bir kadının ev geçindirmesinin zorluğunu anlatıyor: “Tek başıma ev geçindiren bir insanım. Buradan alacağım para benim için çok önemli. Tek başımayım çünkü. Önemli olan haklarımızı almamız şu anda. Sonra da iş bakacağım. Kadının kimseye ihtiyacı yok, tek başına da yaşayabilir ama önemli olan maaşını düzenli alabilmesi, hakkını alabilmesi. Alamadık!”
İŞÇİLERİN SENDİKAYA GÜVENİ SARSILDI
Direnişten önceki gün “Bir şey yapmamız lazım, ama işçiler gelmez, birlik olmaz” diyen, umutsuzluk ve arayış içinde olan işçiler şimdi haklarını savunmak için yan yana gelmiş durumda. “Olmaz” diye inandıklarını olduran işçiler, bu süreçte sendikacıların tutumunu da eleştiriyor. Yaşadıklarını anlatan işçiler eylem için geç kaldıklarını, sendikacıların sürekli kendilerine “İş durdurmayın, bu yasal değil, haklıyken haksız duruma düşmeyin” diyerek birlik olmada geç kaldıklarını söylüyor. Sendikacıların “beklemeyi” örgütlediğini söyleyen kadın işçiler, “Sendika bizim yanımızda olmalı, ama sürekli durun arkadaşlar şu yasal bu yasak sürekli durdurdu bizi. Ayrıca sendika sadece işi avukat ayarlamakmış gibi davrandı” diyen işçilerin güveni oldukça sarsılmış görülüyor. DERİTEKS ise, işçilerin bu söylemleri karşısında “Bize böyle bir talep gelmedi zaten. Haksız duruma düşersiniz gibi bir şey de söylemedik. Yasal değil de demedik. Kapatma kararı son bir ay içinde belli olan bir şeydi. İşverenle görüşmeler bu süreçte devam ettiğinden kaynaklı bu şekilde bir eylem söz konusu olmadı” dedi.